Endiselenme tradutor Português
9,879 parallel translation
Endişelenme. "
Não te preocupes. "
Endişelenme. Soğuk Savaş bekleyebilir.
Não te preocupes, a Guerra Fria pode esperar.
Hükümetin üç anadalından daha az emin gibi duruyorsun ama yine de endişelenme.
Parece-me que tens menos a certeza disso, do que dos homens do governo. Mas não te preocupes.
Emin olmak için bir MR ayarlayalım o zaman. Ama endişelenme tabii.
Podemos agendar a ressonância só para garantir, mas se fosse a si não me preocupava.
Endişelenme onlar için.
Não te preocupes com eles.
Endişelenme, bebeğim.
Não te preocupes, querida.
Endişelenme, silah sesim duyunca kaçmışlardır.
Não te preocupes, provavelmente fugiram quando ouviram os tiros.
- Sorun değil. Bu konuda endişelenme.
Já há autocarros tão cedo?
A. J. konusunda endişelenme, tamam mı?
Não te preocupes com a A.J., está bem?
Hayır, benim için endişelenme.
Não, não. Não te preocupes comigo.
- Endişelenme, ben hallederim.
Não te preocupes, eu trato disto. Está bem.
Endişelenme, en kısa zamanda seni ayağa kaldıracağız, tamam mı?
Não te preocupes. Vamos reparar-te, está bem?
Endişelenme, hemen döneceğim.
- Não te preocupe, eu volto.
Yani, endişelenme.
Não te preocupes.
- Endişelenme.
Não te preocupes.
Hayır, Ethan hakkında endişelenme.
Não te preocupes.
Hey, endişelenme oğlum ben orada olacağım.
Ouve, não te preocupes, filho. Eu estarei lá. Obrigado, pai.
Endişelenme.
Não te preocupes.
Endişelenme.
Não, não te preocupes.
Endişelenme.
Não receies.
Endişelenme. O da burada.
- Também cá está, descansa.
- O zaman endişelenme.
- Então não te preocupes.
Endişelenme. Nerden daha fazlasını bulacağımı biliyorum.
Não te preocupes, sei onde conseguir mais.
ama endişelenme. İyi olacak.
Mas não te preocupes, ela ficará bem.
Endişelenme çünkü şehrin yardım masasını aradım ve ayrıca bilgi @ losangeles.gov'a e-posta yolladım, harekete geçildi.
Não te preocupes. Eu liguei para o piquete da Câmara e também enviei um e-mail para o governo. Alguma coisa foi feita.
- Hayır sorun değil, endişelenme.
- Não, está tudo bem.
Endişelenme. Hayatım boyunca apartman yöneticisinden sır sakladım ben.
Não te preocupes, tenho escondido coisas à supervisora a minha vida toda.
- Endişelenme.
Não se preocupe.
Endişelenme.
Não se preocupe.
- Endişelenme, kırarız onu.
Não te preocupes. Ele vai ceder.
Cat için endişelenme.
Não te preocupes com a Cat.
Endişelenme.
- Não te preocupes comigo.
- Endişelenme, güzel hizmet alacaksın.
Não se preocupe. Trataremos muito bem de si.
Endişelenme, çok kalmayacağız zaten.
Não me preocupava. Não vamos ficar muito tempo.
Endişelenme, iyi olacaksın.
Não se preocupe, ficará bem.
Beni bir kere kandırırsan falan işte ama endişelenme, tekrar kandıramayacaksın çünkü seni bulacağım!
Quer dizer, engana-me uma vez e isso tudo, mas não se preocupem, não vais ser capaz de me enganar duas vezes, porque eu vou apanhar-te!
Endişelenme.
- Não te preocupes.
Ne var biliyor musun? Bunun için endişelenme.
- Sabes uma coisa, não... não te preocupes.
Hayır, bunun için endişelenme.
Não, não te preocupes com isso.
Gerek yok, şu an bunun için endişelenme.
Não te preocupes com isso agora.
Endişelenme sakın.
- Não se preocupe com nada.
Üç için endişelenme, Dörde nişan al.
Não se preocupem com o "Três", apontem ao "Quatro".
- Endişelenme, her şey kontrolüm altında.
Não te preocupes. Tenho tudo controlado.
Endişelenme, iyi bahşiş verdim.
Não se preocupe. Dei uma boa gorjeta.
Endişelenme, iyi bir sürpriz.
Não te preocupes, é boa.
Endişelenme. Daha önce kimse akıl oyunlarına kandığımı görmemiştir.
Calma, nunca me acusaram de me deixar levar por jogos psicológicos.
Tamam, Sharon için endişelenme. Onunla ilgileneceğim. İhtiyacı olan her şey bende mevcut.
Não te preocupes com a Sharon, eu tenho tudo o que ela precisa.
Bak, şu anda Başkomiser Holt'un eski sevgilisiyle içeride ama endişelenme, ördek mevzunu kapatacağına dair söz verdirdim.
Ela está lá dentro com o ex-namorado do Capitão Holt. Não te preocupes, fi-lo prometer não falar mais no pato.
- Sadece hastane sinyali. - Ama eğer ilişki gerçekten bu demekse eğer... Endişelenme.
- É, apenas, do hospital.
Tabii ki cinsel tercihlerime hakaret etmek için öyle diyordu ama endişelenme. Duygulandırmak benim işim.
Era um insulto à minha sexualidade, mas não se preocupe, sou bom com emoções.
- Kimse zarar görmedi, endişelenme.
Ninguém se magoou, se é isso que te preocupa.
endişelenme 2019
endişelenmeyin 418
endişelenmene gerek yok 116
endişelenmenize gerek yok 42
endişelenmeye gerek yok 31
endişelenme tatlım 16
endişelenmeyi bırak 24
endişelenmeye başlamıştım 19
endişeleniyorum 63
endişe 26
endişelenmeyin 418
endişelenmene gerek yok 116
endişelenmenize gerek yok 42
endişelenmeye gerek yok 31
endişelenme tatlım 16
endişelenmeyi bırak 24
endişelenmeye başlamıştım 19
endişeleniyorum 63
endişe 26