Endişe etmeyin tradutor Português
238 parallel translation
Endişe etmeyin.
Não se rale.
Endişe etmeyin.
Não se preocupe.
Pekala, endişe etmeyin Doktor, kanepede uyuyacağım.
Bem, escusa de se preocupar, Dra., vou dormir no sofá.
Onun için endişe etmeyin. o sadece bana yardım eden bir şahıs.
Não se preocupe com ele, ele é o único homem com suficiente coragem para me ajudar.
Endişe etmeyin Bay Walters.
Não se preocupe, Sr. Walters.
Endişe etmeyin.
Bem, não se preocupe com isso.
- Bir de, endişe etmeyin.
- E não se preocupe.
Buradayız. Endişe etmeyin.
- Temos de fugir através das caves!
Evet, efendim sınıra gidip tüm işin icabına bakacakmış, hiç endişe etmeyin.
Sim, Senhor. Vá para a fronteira. Trato de tudo, xerife.
Endişe etmeyin. Alış verişe çıkıyordunuz değil mi?
Não tem nada com que se preocupar.
Ama endişe etmeyin, onu yakalayacağız!
Mas não se preocupe, nós o apanharemos!
Dostlarım, endişe etmeyin.
Amigos, não se preocupem.
Evet, efendim. Endişe etmeyin.
Sim, Ex.ª. Não se preocupe.
Sevgili madam. Endişe etmeyin. Genç bayana da söyledim.
Minha querida senhora... não se preocupe, não é nada, como eu já disse à menina.
Endişe etmeyin.
Não te preocupes.
Bay Treves, benim için endişe etmeyin.
Sr. Treves, não se preocupe comigo.
Endişe etmeyin bayanlar ve baylar. Rock Island demiryollarından rutin vergimizi alıyoruz.
Não se preocupem, senhoras e senhores... só vamos abrir o cofre e agarrar o dinheiro.
Endişe etmeyin sorun yok, korkmayın.
- Não, está tudo bem. Não tenhas medo.
Endişe etmeyin.
Não se preocupe
- Endişe etmeyin bayan.
- Não se preocupe, senhora.
Bu konuda endişe etmeyin.
Não têm que se preocupar com isso.
Endişe etmeyin, Fiorenzo size yardımcı olur.
- Y quem é esse Fiorenzo?
Endişe etmeyin.
Não se preocupem.
Endişe etmeyin çocuklar, anneniz bir yere gitmiyor.
Meninos, parem de se preocupar. A mãe não vai a lado nenhum.
Endişe etmeyin.
Esteve lá e foi-se embora.
Hallederiz. Endişe etmeyin, olur?
Não tem de se preocupar com isso.
Endişe etmeyin, aşkım.
Não se inquiete, meu amor.
Endişe etmeyin Danışman.
Não tem por que se preocupar.
Endişe etmeyin lütfen, Bayan Anderson.
Por favor não esteja preocupada Mrs. Anderson.
Endişe etmeyin. Ana-Kucağı!
- Não se preocupem!
Endişe etmeyin.
- Boa noite. - Não se preocupem.
Endişe etmeyin dememiş miydim?
Não vos disse para não se preocuparem?
Endişe etmeyin, Bay Poirot.
Não se preocupe, M. Poirot.
- Endişe etmeyin, Monsieur Carter.
- Não se preocupe.
O yüzden endişe etmeyin.
Não se preocupe com isso.
Merak etmeyin efendim. - Baldızınızın güvenliğinden endişe etmeyin. - Teşekkür ederim.
Não se preocupe, garanto a segurança da sua cunhada.
Lütfen, bu kadar endişe etmeyin.
Por favor, não se preocupem tanto.
Siz gidin şu Doyle'la yemeğinizi yiyin. Endişe etmeyin.
Entre e coma com aquele Doyle... e não se preocupe com nada.
Endişe etmeyin, Komutan.
Não se preocupe, Comandante.
Ve endişe etmeyin : bu programın sonuna kadar sizin için çözümleyeceğiz.
Meu Deus... Está cá a Sarah.
Endişe etmeyin bayan.
Não se preocupe, menina.
Kayalardan sızan su için endişe etmeyin Son derece normal bir şey.
Não se preocupem com a água a cair das rochas. É normal.
Endişe etmeyin.
Não fique alarmada.
Umarım maymun terbiye edilmiştir. Endişe etmeyin.
Espero que o macaco seja manso.
Daha fazla endişe etmeyin.
Podes parar de suar.
Endişe etmeyin diye.
- Não quis preocupá-los.
Siz endişe etmeyin.
Não se preocupe.
Endise etmeyin.
Não se preocupe.
Endise etmeyin zaten onu izliyoruz.
Estamos atrás dele.
- Tabii, tabii. Endise etmeyin hanimefendi.
Claro, claro, não se preocupe, minha senhora.
- Dalgalardan endise etmeyin.
- Não se preocupe com isso.
endişelenme 2019
endiselenme 17
endişeleniyorum 63
endişe 26
endişelenmeyin 418
endişelendim 49
endişeliyim 71
endişeli 16
endişelenmiyorum 40
endişelendirmiyor beni 38
endiselenme 17
endişeleniyorum 63
endişe 26
endişelenmeyin 418
endişelendim 49
endişeliyim 71
endişeli 16
endişelenmiyorum 40
endişelendirmiyor beni 38