English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ E ] / Ev

Ev tradutor Português

28,645 parallel translation
Vatikan Joseph Tudor'u Sant-Veran'dan getirip köyde ona bir ev kiralamış.
O Vaticano trouxe o Joseph Tudor de Saint-Véran e arrendou uma casa para ele na aldeia.
Sanırım ev yapımı yemeklerden fazla yiyemiyorsun.
Acho que não comes muita comida caseira.
Bu ev adresi.
É a morada dela.
Yemek yemesi gereken bir ev dolusu kurdumuz var.
Temos uma casa cheia de lobos que precisam de comer.
Senin ev sahipliğine iştirak etmek büyük zevk.
É sempre um prazer gozar da sua hospitalidade.
Sonra koruyucu sisteme verilmiş, ama kaldığı ev taciz suçlamalarından basılmış.
Depois disso, ele foi para um orfanato e depois a casa foi encerrada por acusações de abusos.
İnsanlara ucuz ev buluyorlar. Adam abartılmış bir emlakçıdan ötesi değil.
Encontrava casas para os pobres, o que faz dele um bom agente imobiliário.
Bölüm "Ev Gibisi Yok"
- S04E07 "There's No Place Like Home"
Bu ev muhteşem Şuna baksana.
Esta casa é fantástica. Quero dizer, olha para isto.
Muhteşem bir ev ve biraz kendisini boşladım ama adam etmek istiyorum.
É uma casa incrível, e acabei por desistir dela de uma forma, mas... Sinto que deveria tentar novamente.
Ev ortamına güvenle girebilmen için birlikte çalışıyoruz.
Nós trabalhamos juntos, para que possas voltar em segurança para a tua casa.
Ev sahibini bulup onunla konuştum ve annenden haber alamadığını ve annenin dört aylık kira borcu olduğunu söyledi.
Localizei o senhorio dela, e... Ela disse que não teve notícias da tua mãe, e que a tua mãe lhe devia uns quatro meses de renda,
Ev ortamında olarak daha iyi tedavi alacağımı düşünüyorum.
Apenas... acho que ficarei melhor beneficiado ficando no meu ambiente familiar.
- Ev çok soğuk anne.
Está um gelo aqui, mãe.
- Ev buz gibidir. İyi misiniz bari?
A casa deve estar um gelo, estás bem?
Seattle'daki ev için ağaç alacağız.
Vamos comprar uma árvore para a nossa casa em Seattle.
Ev uyumak için çok soğuk.
Está muito frio para dormir aqui em casa.
Benim hızlıca ev sahibine bir selam vermem lazım.
Só vou cumprimentar o anfitrão.
Art, ev sahibinin seçimi. İlk mi son mu seçmek istersin?
Agora, Art... queres ser o primeiro ou o último a escolher o casaco?
Pekâlâ, burada yaşamana izin veremem ama Betty'den kiralık ev bulman için ilk maaş avansını vermesini isterim.
Está bem. Eu... Naõ posso deixar-te ficar aqui a morar, mas... vou perguntar à Betty se te pode adiantar dinheiro do teu ordenado para que possas pagar um aluguer.
Bu şey atalarınızın buraya neden bir ev inşa ettiğini açıklayabilir. Güvenli bir yer istiyorsun.
- Querem um local seguro?
Çünkü bir banka yöneticisi ve ev hanımında pek görülen bir şey değil...
Porque é altamente incomum para um bancário e uma dona de casa...
- Köpek. Biliyorum. Ev hanımı olmaktan çok korkan bir kadınım ben.
- Um cão, eu sei, de uma mulher aterrorizada em ser dona de casa.
Büyüdüğü ev ondan sonra iki kez el değiştirmiş. - Antonia için de bir şey yok.
A casa onde ele cresceu mudou de dono duas vezes desde que ele foi embora, e também não tenho nada sobre a Antonia.
Hayaletli bir ev gibi. Ama tehlikeleri gerçek.
É como numa casa assombrada, só que os perigos são reais.
Randy ev sahibimizi arayıp Nail Patrick Harris'i şikâyet etmiş!
O Randy chamou o condomínio para reclamar do Prego Harris!
Randy ev sahibini mi aramış?
O Randy chamou o condomínio?
Hadi Caroline, ev sahibi gelmeden önce eve gitmeliyiz.
Anda, Caroline, temos que chegar antes do condomínio.
Çivi için ev sahibini aradım pasaportun için FBI'ı aramadım Frank Delaport.
Chamei o condomínio sobre o prego, não o FBI sobre seu passaporte. Frank Delaport.
Ev çok hoş görünüyor.
A casa está gira.
Güvenli ev mi?
Um refúgio? O quê?
Ev ziyaretine ihtiyacım yok Doktor.
Isso não justifica uma visita domiciliária, Doutor.
Bu ev değil.
Não está nesta casa!
Çok iyi bir ev arkadaşı.
Ele é um óptimo colega de casa.
Çok iyi bir ev arkadaşı olduğunu söylemiştim.
- Melhor colega de casa.
Merfolk Sarayı benim ev sahibim.
O palácio Merfolk é minha propriedade.
Ve bir şey ev olduğunu söylüyor. O yaşaması veya ölmesi bir çıkarı.
E algo me diz que a dona da casa quer saber se ele vive ou morre.
Bir kardeşlik ev.
Uma fraternidade!
Ev gibisi yok var.
Não há lugar como o lar.
Olursa olsun biz gitti nerede, Her zaman üzerine gidiyor ve bulundu. Ne kadar sen bu küf eski ev kaçırdı.
Não importa onde viajamos, você estava sempre em curso e sobre sobre o quanto você perdeu esta antiga casa de mofo.
Ev.
Casa.
"Tıp okuluna teşekkür ederim, ancak ben ev arkadaşımla beraber... suçla savaşmaya gidiyorum."
Obrigada pela faculdade, mas vou combater o crime com o meu parceiro?
Ev biraz yıpranmış, ama hangimiz değiliz ki? Ne zaman inşa edilmiş?
Bem, precisa de algum amor e carinho, mas quem não precisa?
Veya şimdilik hobi odanız. Aslında ev ofise ihtiyacım var.
Ou um quarto de manualidades, nos entretantos.
Burası satılık bir ev, oyun bahçesi değil.
Os rapazes só estão a recolher insetos. Isto é uma open house, não um pátio de recreio.
Planın beni ev kadını yapmak mı yoksa? Hayır.
É esse o teu grande plano, tornar-me uma fada do lar?
Büyük ev.
Casa grande.
Ev sahibini hallettim.
Tratei do tipo do condomínio.
Sana yani. Dürüst olayım ev çok dağınık.
A minha casa está uma confusão.
Ama ev gibisi yok.
Mas não é a minha casa.
Bıraktığım jileti kullanmaman yazık, ama ev, sizin kokunuz olmadan da güzel. "
Era a única forma de eu voltar para casa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]