Evet dedim tradutor Português
1,199 parallel translation
"Neden bizim kanalda çalışmıyorsun?" Evet dedim ve işte buradayım.
Perguntou-me : "Que tal trabalhar na nossa estação de TV"? Aceitei e aqui estou.
Evet dedim.
Fui, sim.
Ben evet dedim.
Eu votei sim.
- Erkek arkadaşın var mı diye sordu ve evet dedim, hepsi bu.
Perguntou-me se eu tinha namorado e eu disse que sim, só isso.
- Evet dedim. - GüzeI.
- Disse que sim.
Beni içeri aldı ve bir şey içer miyim diye sordu. Evet dedim.
Abriu-me a porta, perguntou-me se queria uma bebida, e respondi : "Está bem."
Bana evlenme teklif etti. Ben de evet dedim.
Pediu-me em casamento e aceitei.
- Jack, bu akşama evet dedim.
- Jack, disse sim a esta noite.
Kızımı kollarına aldı ve Paro benimde kızımdır dedi. Gülümsemeyle evet dedim bende.
Com um sorriso, eu até disse que sim.
Evet dedim.
Disse que sim.
Sana ibne dedim. Evet! İbne!
Eu disse puto Gallego, só isso.
Evet, dedim.
Eu sei que disse que ia...
- Ve ben, "Evet!" dedim. Jane!
Pareces deslumbrado.
Ben ise "Kesinlikle evet!" dedim.
- Só falta escolher o vestido.
Evet demek istiyordum ama hayır dedim.
Quis dizer sim, mas disse não.
"Evet, ben de" dedim.
Você Sabe?
Kız kardeşim, "Hayır!" dedi. Ben, "Evet!" dedim.
Então a minha irmã disse "não" e eu disse que "sim"
Sonra o tekrar "Hayır!" dedi. Ben, "Evet!" dedim. Sonra o tekrar "Hayır" dedi.
e ela voltou a dizer "não" e eu disse "sim" e ela disse "não"
Ben de "Evet! Evet! Evet!" dedim.
e eu disse "sim, sim, sim."
- Ve ben, "Evet!" dedim.
- E eu disse que sim!
Sonra kız kardeşim, "Kesinlikle hayır!"'dedi. Ben ise "Kesinlikle evet!" dedim.
E a minha irmã disse "nem pensar" e eu disse "sim senhora!".
Evet, ben de öyle dedim.
Sim, foi o que eu disse.
Neye bakıyorsun sen, çocuksu aptal bebek? Evet öyle dedim.
Para onde é que estás a olhar, seu... seu infantil, estupido... é mesmo isso.
- Öyle mi dedim? - Evet.
Eu disse isso?
Evet, "Tahmin edin kim girdi içeri." dedim ve hikaye bitti.
"Imaginem quem entra no meu gabinete" é a história.
Evet ama bir haftadan sonra dayanamadım. Yeter dedim.
Sim, mas uma semana depois, não aguentei mais e bati o pé.
Evet, öyle dedim.
Foi isso que eu disse.
Evet, ben ne dedim?
- Sim, foi isso que disse!
Evet ben de öyle dedim.
É o que estou a dizer.
Ama sonra evet ailesiyle tanışmak istiyorum, dedim. Bu sefer de senin hâlâ bunu istediğinden emin olamadım.
Concluí que queria conhecer os pais, mas não sabia se ainda querias.
"Evet" dedi. "Adamın boşalması ne kadar sürdü?" dedim.
"Sim." "Quanto tempo é que o gajo demorou a vir-se?"
- Julia mı dedim? - Evet, öyle dedim.
Disseste Julia?
- Evet, onlara zahmet etmeyin dedim.
- Disse-lhes para não se preocuparem.
- Evet, öyle dedim.
- Isso mesmo.
- Ciddiyim demiştin! - Evet öyle dedim.
- Disseste que estavas a falar a sério.
Evet... Pixy Koyu'nun etrafını bir dolaşayım dedim.
Sim, pensei em dar um passeio até Pixy Cove.
"Ya, evet." dedim.
"Sim, claro."
"Kaç derece?" "Normalin biraz üstü." "Ben yürüyünce ateşim o kadar oluyor" dedim. "Evet, ama sen kameraların önüne çıkmıyorsun" dedi.
No domingo, 22 de abril, o médico do estúdio, Lee Segal... informou que Marilyn estava muito gripada para trabalhar.
- Aramızda kalsın ama onu içeri atmalıydım ama belki dedim bir şeyler yaparız. - Şimdi başı sıkışınca benim adımı veriyor. - Evet.
Aqui entre nós, achei que teria sorte com ela, por isso não a prendi.
Evet, nasıl olduğumu sordu. Ben de "iyi" dedim.
Ela perguntou-me como me sentia e eu disse : " "Melhor" ".
Evet. Sana tombul dedim.
Sim, chamei-te gordalhufa.
Alet kutumu burada unutmuşum. Gelip alayım dedim. - Evet.
Esqueci-me da caixa de ferramentas, vim buscá-la.
- Evet. çünkü Miranda senin de geleceğini bilirse daha rahat gelir dedim.
- Foste tu? Achei que a Miranda se sentiria mais à vontade contigo aqui.
Evet, dedim ya.
Já vos disse que sim.
Evet, hangi mantıkIı insan dedim.
Eu disse, alguém no seu juízo perfeito.
"Trenlerimi buraya koyabilir miyim?" dedim, sen de "Evet." dedin.
Perguntei se podia guardar os lápis de cera lá, e disseste que sim.
Evet, yerimi ve ayrıcalıklarımı kaybettim. Ama daha iyi birşey buldum, dedim kendime.
Tinha perdido minha posição privilegiada, mas eu tinha encontrado algo melhor.
Evet, seni duyabiliyorum dedim.
- Tu disseste "Sim".
Evet, "Post" dedim. Sizinle ve ailenizle bir röportaj yapmak istiyorum... belki, a, birkaç fotoğraf, eğer sizce sakıncası yoksa?
Esperava obter uma entrevista consigo e com a sua família... talvez, algumas fotos se não se importa?
- Ben de, evet bebek, buraya gel, dedim.
E eu digo que sim ; vem cá.
- Evet ve ben ne dedim hatırlıyor musun?
- Sim, e lembras-te do que eu disse?
dedim 2548
dedim ki 533
dedim sana 45
dedim ya 211
dedim mi 23
evet doğru 355
evet canım 124
evet biliyorum 304
evet var 222
evet öyle 811
dedim ki 533
dedim sana 45
dedim ya 211
dedim mi 23
evet doğru 355
evet canım 124
evet biliyorum 304
evet var 222
evet öyle 811
evet benim 134
evet dedi 25
evet sen 71
evet ya 191
evet efendim 4215
evet de 83
evet mi hayır mı 99
evet elbette 66
evet mi 290
evet tabii 90
evet dedi 25
evet sen 71
evet ya 191
evet efendim 4215
evet de 83
evet mi hayır mı 99
evet elbette 66
evet mi 290
evet tabii 90
evet bu o 18
evet iyiyim 87
evet anne 162
evet dostum 66
evet bayan 183
evet ama 345
evet burada 46
evet bu 43
evet ya da hayır 65
evet o 181
evet iyiyim 87
evet anne 162
evet dostum 66
evet bayan 183
evet ama 345
evet burada 46
evet bu 43
evet ya da hayır 65
evet o 181