English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ I ] / Işe

Işe tradutor Português

108,730 parallel translation
Seni işe almayacak şirket salaklardan kuruludur.
E seriam uns idiotas se não te contratassem.
Bu işe girmeyi düşünmüyorsun, değil mi?
Não estás a ponderar aceitar, certo?
Bu işe girmiş olsaydık bile hırsızlık yapıyor olmazdın.
Mesmo que fizéssemos isto, não seria como se estivesses a roubar.
- Yani bu işe gerçekten gireceğiz.
- Então, acho que vamos mesmo fazê-lo.
Sadece hafta sonuna kadar tekrar işe döneyim.
Deixe-me voltar só até ao fim da semana.
Benim de sabah işe gitmem lazım, tamam mı?
Tenho de ir trabalhar de manhã.
- Bu kız bir işe yaramaz.
- Meu Deus, ela é inútil.
- Başlarım böyle işe.
- Não vou responder.
- Ama işe yaramadı.
- Não resultou.
Dikkatini bana ver, seni sefil işe yaramaz şey!
Dá-me atenção, seu miserável!
Bazen yaptığım işe kendimi kaptırıyorum Hans, biliyorsun.
Sabes que por vezes me envolvo demasiado no que faço, Hans.
Duruşmasından sonra kimse onu işe almıyor. Kendisi şimdi ishal ve güneş yanığı olmuş hâlde Rio'da.
Ninguém o contratou depois da audiência e agora está no Rio, com diarreia e bronzeado.
Saçma matematik ne işe yarar ki?
De que serve a matemática?
Ne işe yararsa yarasın.
Não importa qual é o seu uso.
Daha önce yaptığın işe benzemez.
Não tens de te prostituir como antes. É como ter um acordo.
Şimdi Gabrielle'i işe aldığıma memnunsun, değil mi?
Não estás contente por ter contratado a Gabrielle?
Anneciğini aradı ardından işe doğru yola çıktı.
Ligou para a sua adorável mãe e depois foi trabalhar.
Kendimi işe yaramaz hissediyorum.
Sinto-me, inútil.
Aslında, bu işe yarayabilir.
Na verdade, talvez resulte.
Pike süpriz saldırının işe yaradığını gösterdi.
O Pike mostrou-nos como pode ser valioso.
- Senin bu işe bulaşmanı istemiyoruz.
Não te queremos envolver nisto.
Onlarla beraber büyük bir işe giriştim.
Estou envolvido em algo grande com eles.
- Bende işe yaramaz bilesin.
- Só quero que saibas que não resultará.
- Bak sen şu işe.
- Imagina só.
Benim işe gitmem lazım.
Tenho de trabalhar.
Benim işe gitmem gerek.
Vai-te foder. Tenho de ir trabalhar.
Ama işe gitmiyor.
Mas não são negócios
Eskiden olduğum adam işe yaramazdı.
Eu era um homem inútil.
Bunu engellemek için duvar örmeye çalıştım ama işe yaramıyor.
Erguer uma barreira para não o deixar entrar. Mas não resultou.
İkinci konu ise, ki bence birinciden de önemli, emniyet ve güven meselesi.
A segunda coisa, e esta é mais importante do que a primeira, é a questão da segurança e da confiança.
Seninkisi ise kara talih Louis.
No teu caso foi azar, Louis.
Bir kez denedin. İşe yaramadı.
Tentaste uma vez e não funcionou.
İşe yaradı mı?
Funcionou?
İşe aldığınız biri mi?
Alguém que contratou?
Şimdi işe.
- Está bem.
Vurulanlardan biri Dedektif Diaz, ölmüş. Diğeri ise kardeşin, ağır yaralı.
Um morto, o detetive Diaz, e um ferido, que é o teu irmão.
- İşe. Öğlen gelip sana bakacağımı söylemiştim, unuttun mu?
Disse que voltava ao almoço para ver como estavas, lembras-te?
Bulması çok zor, kaybetmesi ise çok kolaydır.
É difícil de arranjar e fácil de perder.
İşe yaradı mı?
Resultou?
İkinci bölümde ise sanığın idam cezasını hak edip etmediğine karar vermeniz istenecek.
E na segunda, ser-vos-á pedido que decidam se o arguido é ou não elegível para a pena de morte.
Bir başkası ise vuruldu.
Outro homem foi alvejado.
Bu işe bir son vermeliyiz.
Devíamos desistir agora.
İşe yarayacak.
Resultaria.
Bilmiyoruz, Eğer felç ise.
Ainda não sabemos se é uma trombose.
Valla bahsettiğin her ne ise Roy basit değildi.
Bem o que quer que tenha sido não foi simples.
İşe gitmem lazım.
Tenho de ir trabalhar.
- İşe yarayabilir.
- Isso deve ser útil.
Jack'e göre ise Grayson 3 gün öncesine dek Tayland'daymış.
E o Jack descobriu que o tal Grayson estava na Tailândia até há três dias atrás.
Bu oda ise dağınık birini gösteriyor.
E esta sala diz-nos que é alguém desorganizado.
İşe.
Negócios.
İşe gidiyor.
São negócios sim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]