Ne zaman istersen tradutor Português
1,144 parallel translation
- Ne zaman istersen.
- Às ordens.
Ne zaman istersen.
Quando quiser, Nick!
Ne zaman istersen.
Liga quando puderes.
Ne zaman istersen.
Nesse caso, podes pagar-nos o dinheiro que nos deves.
Ne zaman istersen, şişko herif!
A qualquer hora, gorducho!
Ne zaman istersen beni ara, saatin kaç olduğunu söylerim.
Telefona-me quando quiseres e eu digo-te que horas são.
- Öyle! - Ne zaman istersen!
Quando queiras.
Ne zaman istersen.
De nada.
Ne zaman istersen, tatlım.
Sempre ao teu dispor!
ne zaman istersen.
Sim. Durante o verão.
Ne zaman istersen gidebilirsin.
Tu podes ir quando quiseres.
Canın isterse, ne zaman istersen beni ara. Daha sonra.
Ligue-me quando quiser, ok?
Sorun değil. Ne zaman istersen.
De nada.
- Ne zaman istersen söyle.
- Sempre ás ordens.
Ne zaman istersen bırakırız.
Paramos quando quiseres.
- Ne zaman istersen ara.
- Telefona quando quiseres.
Kocam seni Mussolini'ye ne zaman istersen ulaştırabilir.
O meu marido pode aproximá-lo do Mussolini as vezes que quiser.
Ne zaman istersen!
- Quando quiser.
Ne zaman istersen, Maggie.
Quando quiseres, Maggie.
Telefonu ne zaman istersen kullanabilirsin.
Pode usar o telefone quando quiser.
- Ne zaman istersen Barry.
Sempre a ajudar, Barry.
- Evet, ne zaman istersen.
- Sempre às ordens.
Ne zaman istersen.
Quando quiseres.
Ne zaman istersen. Şefi tanırım.
Num restaurante.
- Ne zaman istersen çıplak git.
- Podes andar nu quando quiseres.
- Ne zaman istersen.
- Quando quiseres, quando quiseres...
- Ne zaman istersen.
- Quando quiseres.
Ne zaman istersen çekebilirsin.
Podes tê-lo quando quiseres.
Ne zaman istersen ara.
Liga-me quando quiseres.
Her neyse. Ara beni. Ne zaman istersen.
Ligue-me, a qualquer hora.
Ne zaman istersen beni öpebileceğini mi zannediyorsun?
Achas que podes simplesmente beijar-me quando te apetece?
Tabiki ne zaman istersen
Claro, quando quiseres.
Sadece söylemen yeterli ne zaman istersen
Em qualquer altura. Basta avisar-me antes.
- Ne zaman istersen.
Quando quiseres.
- Ne zaman istersen.
- É para já.
İstediğin kadar kalabilir,... ya da ne zaman istersen gidebilirsin.
Podes ficar o tempo que quiseres. Ou ir embora quando quiseres.
Ne zaman istersen atlayabilirsin.
Podes saltar quando quiseres.
Ne zaman istersen, mankafa.
Ao teu dispor, parceiro.
Ne zaman istersen biraz iç.
Tome um pouco sempre que quiser.
Ne zaman evine gitmek istersen, kendini izinli sayabilirsin.
Quando quiseres ir para casa, considera-te dispensado.
Tamam, tamam. Ne zaman ne istersen yapacağım. Sadece bana zarar verme lütfen.
Eu faço o que quiser, mas, por favor, não me faça mal.
Ely ne istersen, ne zaman dersen.
Ely o que tu quiseres sempre que quiseres.
- Sarki soyledim yahu. - Ne zaman istersen.
Não sei o que está passando, mas tenho amigos no departamento de polícia.
Ve şehre ne zaman gelirsen bir komedi kulubüne uğramak istersen, ya da başka bir şey.
Se estiveres na cidade e quiseres ir a um clube de comédia.
Ne zaman benimle konuşmak istersen... telefon aç... ve telsizimi açmamı söyle.
Quando quiseres falar comigo... telefona-me... e diz-me para ligar o meu walkie-talkie.
Ne zaman istersen.
"Allez"! Mostra-me o caminho.
Sana numaramı vereyim ve ne zaman gelmek istersen, haber ver.
Dou-lhe o meu número e... você avisa-me quando quiser ir.
Ne zaman istersen.
- Quando quiseres.
Ne zaman istersen o zaman gel.
Venha quando quiser.
Ne zaman istersen.
Quando estiveres.
Sen ne istersen o zaman yapıyorsun, ve Rachel ile benden vaktin olunca seninle olmamızı istiyorsun.
Tu fazes o que queres quando queres, e esperas que eu e a Rachel... estejamos lá para ti quando tu tens tempo para nós.
ne zaman isterseniz 64
ne zaman oldu 58
ne zaman öldü 28
ne zaman geliyorsun 16
ne zaman 1956
ne zamandı bu 24
ne zaman gidiyorsun 81
ne zamandan beri 195
ne zaman olursa 26
ne zaman geldin 79
ne zaman oldu 58
ne zaman öldü 28
ne zaman geliyorsun 16
ne zaman 1956
ne zamandı bu 24
ne zaman gidiyorsun 81
ne zamandan beri 195
ne zaman olursa 26
ne zaman geldin 79