Sadece bir dakika tradutor Português
1,214 parallel translation
Sadece bir dakika alacak.
Isto só vai demorar um minuto.
- Sirah, sadece bir dakika!
- Sirah, só um minuto!
Yok bir şey. Sadece bir dakika ara vermem gerekiyor.
Nada, façamos só uma pequena pausa.
Sadece bir dakika kalacağım.
Vou só demorar-me um minuto.
Sadece bir dakika... daha alabilir miyim?
Você me permite... um minuto mais?
Dinle, Heather, sadece bir dakika.
Ouve, Heather, Não leva mais de um minuto.
- Sadece bir dakika.
- Só leva um minuto.
Sadece bir dakika, sevgili öğrencilerim.
Só um minuto, alunas.
- Hatta hiçbir fikrin yok. - Tek istediğim sadece bir dakika.
Eu só peço um minuto.
Sadece bir dakika uzanmak için.
Deitar-me um pouco.
Sadece bir dakika.
É só por um momento.
- Sadece bir dakika.
Um minuto!
Sadece bir dakika.
Só por um momento...
Senden sadece bir dakika daha kalmanı istiyoruz.
Tudo o que te pedimos é que nos ouças mais um minuto.
Sadece bir dakika.
Me dê um minuto.
Sadece bir dakika sürecek.
Isto só leva um minuto. O seu braço, por favor.
Sadece bir dakika, Paolo geliyor da.
Mas só um segundo, porque o Paolo vem a caminho.
Sadece bir dakika.
- Um segundo.
Bu sadece bir dakika alır. Şu anda yapmak zorunda mısın?
É tempo de se retirar.
Sadece bir dakika, Komutan.
Só um minuto, Comandante.
Lütfen sadece bir dakika [br] beni dinlerseniz, açıklamaya çalışacağım.
Por favor, se vocês apenas escutarem por um momento, tentarei explicar.
Sadece bir dakika.
Dás-me um minuto?
Shh! Sadece bir dakika.
É só por um pouquinho.
Sadece bir dakika.
Só por um bocadinho.
Sadece bir dakika sürdü, ama o bir dakika içinde her şey değişti.
Foi só um minuto, mas nesse minuto, tudo se modificou.
- Sadece bir dakika.
- Só por uns instantes.
- Sadece bir dakika.
É só um minuto.
- Ne arıyorsun? - Bana sadece bir dakika ver, tamam mı?
Dá-me só um minuto, está bem?
Sadece bir dakika sürecek, yerinden çıkmış.
Isto não demora nada! Está apenas deslocado.
Hey dostum, sadece bir kaç dakika bekle. Tamam mı?
- Espera mais um minuto.
Sadece bir kaç dakika.
Se me pudesse dispensar um pouco do seu tempo.
- Sadece Tony ile bir dakika konuşmak istiyorum.
Queria só dar uma palavrinha ao Tony.
İlk zamanlar günde sadece birkaç dakika kullandım,... fakat gün geçtikçe daha fazla bağımlılık yaptı sonunda bir daha kapatmamak üzere açtım.
No início, só usava uns minutos por dia, mas depois comecei a depender cada vez mais, até que finalmente liguei-o e nunca mais o desliguei.
Eğer sadece bir hata yapsalar... Bize sadece 30 dakika verin!
Se se descaíssem uma vez e nos dessem 30 minutos.
Allah korusun, babanla bir dakika bile geçirmessin, sadece gerekli olursa.
Deus nos livre que passes mais tempo que o necessário com o teu pai.
Bir kaç dakika rahat bırakın kızı, onun sadece uykuya ihtiyacı var.
Vamos deixá-la. Precisa de dormir.
Başkan'ın ulusa seslenişine sadece bir kaç dakika kaldı sevgili seyirciler.
O Presidente está a chegar para a sua reunião de Conselho de Estado.
Sadece bir kaç dakika uzaklıkta.
É só um pulinho...
Sadece bu sandalyede bir dakika daha otur.
Senta-te só naquela cadeira mais um minuto.
- Sadece bir kaç dakika daha.
Dentro de minutos. Vamos, Toxius.
Eğer Eva bir acil durumda içindeki aküyü kullanırsa sadece 1 yada en fazla 5 dakika tam güç çalışır.
A partir do momento que, em caso de emergência, usa a sua energia interna, só pode funcionar um minuto na potência total. Ou 5 minutos Se economizar energia.
Gözlemlerimize göre, her otuz saatte bir oluyor ama sadece bir kaç dakika sürüyor.
Podemos verificar uma a cada 30 horas aproximadamente, mas permanecem por apenas alguns minutos.
O pencere sadece bir kaç dakika açık kalabilirmiş.
Estas janelas podem abrir-se por apenas alguns minutos.
Sadece bir iki dakika ama.
Mas só por uns minutos.
Mini nükleer piller 8 dakika gidiyor ama sadece bir kez çalısıyor.
A pilha nuclear dura 8 minutos. Só o podes usar uma vez.
- Hey bir dakika, çirkinleşmek için bir sebep yok. Sadece bir yanlış anlama var burada.
Esperem lá, não se peguem, aqui só se passa um mal-entendido.
Bir dakika içinde bitecek. Sadece limitim ne kadar onu görmek istiyorum.
Está quase, só quero ver qual o limite.
Ben alırım. Sadece bir kriko. Beş dakika içinde yolundan çekileceğim.
Daqui a cinco minutos já cá não estou.
Tamam... ama sadece bir kaç dakika için.
Está bem. Mas só alguns minutos.
Sadece bana bir dakika ver.
Dá-me só um minuto.
Göreceğiz, sadece beş dakika kadar çalışabildik, bu yüzden ilerleme hakkında, herhangi bir rapor yok.
Bem, vamos ver... estamos a trabalhar por cerca de 5 minutos, então eu acho que não temos muito a relatar.
sadece bir dakika sürecek 16
sadece bir dakika sürer 34
sadece bir dakikalığına 29
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir dakika sürer 34
sadece bir dakikalığına 29
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18