Sadece bir gece tradutor Português
643 parallel translation
Kızıyla konuştuk, o da sadece bir gece babasıyla Neff'in kaza sigortası hakkında konuştuğunu hatırlıyor...
A filha recorda que Neff falou com ele uma noite do seguro de acidente.
Sadece bir gece hanım için sorun olmaz ama daha fazla kalırsa,
Minha esposa concordou apenas por uma noite, mas para mais tempo...
sadece bir gece değil, sürekli olarak.
Não somente por uma noite, mas indefinidamente.
Birlikte sadece bir gece geçirmiş olamazlar.
Obviamente que não passaram apenas uma noite juntos.
Bana yazdığın doğruysa sadece bir gece mi kalacaksın?
É verdade que só ficará uma noite?
Sadece bir gece.
É só uma noite.
Sadece bir gece bundan vaz geçemez misin?
Não podes esquecer isso, apenas uma noite?
Reece bize sadece bir gece izin verdi ama ne geceydi!
O Reece só nos deu uma noite, mas que noite!
Sadece bir gece.
Apenas numa noite.
Orada sadece bir gece geçirdim ve sabaha beni bulduklarında neredeyse ölü gibiydim.
Só passei uma noite aí, e quando me encontraram de manhã estava quase morto.
John, haftada sadece bir gece avukat olmayı bırakamaz mısın?
John, podes deixar de ser advogado pelo menos uma vez na semana?
Bu otele uzun zaman önce sadece bir gece kalmak için geldim.
vim para este hotel há muito tempo, para passar uma noite.
- Justice sarayına sadece bir gece geçirmek için götürüleceksin
Será levado ao palácio da Justiça para passar a noite.
Sadece bir gece! Neler yapabileceğini göstereyim!
Eu lhe mostrarei o que ele pode ser Apenas me dê uma noite
Ama çok geç oldu. Ve her halükarda,... Bu rahatsızlık sadece bir gece sürecek.
Mas já é tarde e, em todo o caso, a inconveniência só vai durar uma noite.
Sadece bir gece ve mangamıza vereceğim parti için.
São 1.000 notas para uma noite no vosso hotel para la festa do pelotão.
- Sadece bir gece, değil mi?
- Só uma noite, certo?
Sadece bir gece yendi beni.
Venceu-me uma noite.
Yapmayın! Sadece bir gece beraber olduk.
Só saí com ele uma vez.
Burada sadece tek bir gece kalacak.
Ela só vai ficar aqui uma noite.
Sadece bir kazaydı, ama onu o gece katlettiler.
Foi apenas uma acidente, mas assassinaram-no essa noite.
Bu gece, sende daha önce sadece bir kere gördüğüm o coşkuyla dans et.
Quero que dance esta noite... com o mesmo êxtase que a vi dançar só uma vez.
İki gece sonra, sadece iki gece, bir tanesi Harlem'de bir kasabı soydu.
Duas noites depois, um deles assaltou um talhante no Harlem.
Parlak ve ateşli olarak kalacak, sadece o gece için var olan bir yer.
Leviano e fogoso. Com um pouco de prostituta que só vive pensado na noite de hoje.
Eğer neşeli bir gece istiyorsan... sadece bir cevap var : o da Ambigüe Tiyatrosu.
Agora, se querem divertir-se... Há uma alternativa : O teatro Ambigue.
Bir gece ihanete uğradı ve bazıları tereddüt edip onu terk ettiklerinde, sadece Peter yanında oldu ve ona sadık kaldı.
Na noite terrível em que foi traído, quando uns duvidaram e outros fugiram, só Pedro se manteve firme, leal até ao fim.
Seni bu gece tiyatroya girerken gördüğümde, ben... Bu ne berbat bir şey diye düşündüm. Orada yalnız olan sadece ikimiz vardık.
Quando o vi entrar no cinema, pensei que era terrível estarmos ali os dois sozinhos.
- Dave, bu gece maçını izledik. - Yani? - Bir şey yok, sadece izledik.
- Assistimos à sua luta na TV ontem.
Pekala, Bir hafta kalmıyorum, Sadece gece için bir oda istiyorum.
Não o quero por uma semana, só por um dia.
Sadece iyi bir gece uykusu.
Apenas de uma boa noite de sono.
Tamam, bir kasa var ama sadece gece vaktin var ve ev de izole edilmiş durumda.
Há uma caixa forte, mas tendes toda a noite e a casa está isolada.
Bu adam bir hırsız, geçen gece elinde kılıçla bir konağı bastı sadece tek o değil, üç kişi daha vardı.
Este homem é um ladrão que entrou esta noite na estalagem com uma adaga. E não foi só ele, havia mais três.
Tabi, bu sadece bir metal parçası,... ama ben her gece onu biliyorum ; onunla birini öldürebilirsin.
Claro, é só um pedaço de sucata, mas amolo-a todas a noites para se tornar uma lâmina afiada.
Bu küçük araba bu gece sadece bir şey yapmadı... açıklanamayan kısa devreler, yaylı kapılar, kapma direksiyon, aşınmış eklemler, belki biraz reklam hilesi.
Este carro não fez nada, esta noite, que não possa ser explicado... nos termos dos circuitos, portas perras direcção solta e juntas lixadas... talvez um brinquedo publicitário.
- Sadece gece için bir oda. - Tamam.
- Não, só um quarto para dormir.
Sadece radyo programımın müdavimi, bir gece de buluştuk, hepsi bu.
Ela apenas ouve o meu programa e conhecemo-nos uma noite. É tudo.
Sadece merak ediyordum, acaba gece bir şey istediyse, niçin sadece zili çalmadı?
Se ele queria alguma coisa, porque não o chamou?
Sadece bir tek gece için düşün.
Uma noite de borga.
Belki, sadece bu gece formaliteleri bir tarafa bırakabiliriz ve sen bana Adrian diyebilirsin.
Apenas por esta noite, talvez possamos esquecer as formalidades e pode tratar-me por Adrian.
Büroya sadece bir ya da iki kez gelmiş olan... olan bir adamın adı, gece geç saatlerde kimse yokken gelmişti.
É o nome de um homem que só foi ao escritório uma ou duas vezes, a altas horas da noite quando não está lá mais ninguém.
Hızlı bir dönüş, kanatları topla, havada sadece uçlarını aç dün gece olduğu gibi onu yere yatır ve böylece bir martının ne kadar hızlı uçabileceğini göreceğiz.
Subo rápido, encolho as asas, apenas com as pontas de fora, aponto direto prá baixo como na noite passada, e veremos quão rápido uma gaivota pode voar.
Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim ama sadece tek bir gece için.
DescuIpe-me se o incomodo. É só por uma noite.
Sadece ölümünden bir gece önce bunu açıkladı ama diğeri fidyeyi de alarak kaybolmuştu.
Na véspera de sua execução deu o nome do que fugiu com o dinheiro do resgate.
Sadece düşünüyordum. Buraya not bırakmaktansa bu gece bir telgraf yollamam daha iyi olabilir.
Estava a pensar que em vez de deixar este bilhete, podia mandar um telegrama esta noite a Mr.
Sadece bir gece için seni özlüyorum.
E desejo te amar sozinho por uma noite.
Kulübemde benimle bir gece kalmanı isterim, sadece bir kere.
Eu gostaria que passasses a noite em minha casa, apenas uma vez.
Çünkü çıktığım erkeklerden daha yaşlısınız ve sarhoşsunuz ve de sadece bir Amerikan astronotunun dersini izlemeye gittim, tüm gece boyunca peşimize takılacağını ise tahmin edemezdim.
Porque você é bem mais velho que os tipos com quem eu saio, porque você está bêbado, e porque eu fui ver um astronauta dar uma palestra, não esperava que ele nos cercasse a noite toda.
Pekâlâ. Burada sadece bir ya da iki gece geçireceksin Daryl.
Bem, vais passar aqui uma ou duas noites.
Sadece bin ve pedalı çevir. Ve gece üstüne beyaz bir şeyler giy.
Atira-te para a frente e pedala.
Ama bu gece, İnsanları kendisinden uzak tutan küçük radyosu, sadece ALACAKARANLIK KUŞAĞI'nda bulunan çok özel bir frekansta onları kendine çekmeye başlayacaktı.
Mas esta noite... o pequeno rádio de que ele depende... para manter as pessoas de fora, está prestes a começar a trazê-lo para dentro, graças a uma frequência muito especial... que só pode ser escutada...
Üzülme, sadece çamaşırlarını değiştir. Bu gece bir daha çağırma dostum. Artık başka çağrına bakmayacağız.
Chega de chamadas por esta noite, amigo, porque não responderemos a mais nenhuma chamada daqui esta noite.
sadece bir adam 18
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir dakika 169
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir dakika 169