Sadece bir saniye tradutor Português
560 parallel translation
Sadece bir saniye.
Só um momento.
Majestelerini sadece bir saniye için rahatsız edeceğim.
Apenas incomodarei Sua Alteza Real um momento.
Sadece bir saniye!
A mesma de sempre.
Sadece bir saniye sürecek.
- É só um segundinho.
Sadece bir saniye mi?
- Um segundinho?
Sadece bir saniye sürecek.
Leva só um momento.
- Sadece bir saniye Tony, lütfen?
- Um momento, Tony, por favor.
Sadece bir saniye.
Espere um pouco.
- Sadece bir saniye sürecek.
- Só vai demorar um segundo.
Sadece bir saniye tereddüt ettim, efendim.
Só hesitei por um momento, Capitão.
- Sadece bir saniye sürer.
- Só vai lever um segundo.
Tatlım, lütfen. Sadece bir saniye.
Querida, por favor, só um segundo.
Bu sadece bir saniye almalı.
É só um segundo.
Sadece bir saniye, tamam mı? Tamam.
Só por um segundo, está bem?
Ve sadece bir saniye gerek bana.
E eu só preciso um segundo.
Sadece bir saniye sürer.
Voltará em seguida.
Bekle, sadece bir saniye!
Alto!
- Sadece bir saniye.
- Só um segundo.
Evet, sadece bir saniye göz atmak istiyorum!
Sim, só quero dar uma olhada aqui, um segundo!
- Bu sadece bir saniye canını yakacak.
- Só custa um minuto.
Sam, bekle. Sadece bir saniye bekle.
- Espera um pouco.
Anladım, bana sadece bir saniye verin.
OK, entendi. Dê-me só um segundo.
- Sadece bir saniye sürer.
- Não me demoro.
Sadece bir saniye, Simpson.
- Espera um segundo, Simpson.
Sadece bir saniye için düşünelim.
Vamos pensar por um segundo.
Sadece bir saniye için.
Só por pouco tempo.
Sadece bir saniye, hayır acele etme.
E você vai!
- Sadece bir saniye.
- Segura-a um segundo.
Sadece bir saniye.
É só um segundo.
O kadar küçükler ki sadece bir saniye sürdüler.
Tão pequenas que elas duram só um segundo.
Sadece bir saniye.
Só um segundo.
Sadece bir saniye sürer.
Só vai demorar um segundo.
- Sadece bir saniye.
- Eu--só um segundo.
Smith, hayatım, sadece bir saniye.
Smith, meu querido, eu não me demoro nada.
Sana sadece şu kadarını söyleyeyim genç adam, ne Boer Savaşında ne de Somaliland'de bu tür acizliklere bir saniye bile müsamaha gösterilmezdi.
Na guerra dos Boers ou na Somália... isso não seria tolerável. Nem por um segundo.
Onu sadece bir kaç saniye görebilmiş.
Mas claro que ele só o viu de relance.
Ama nereye gizlendiğini biliyorsanız sadece bir kaç saniye sürer.
Vamos para a esquadra.
Kendinde olmama durumu yoktu, sadece birkaç saniye sürdü, bu nedenle, bir biçimde yerimiz değişti ki bunu çözebilmiş değilim.
O planeta está protegido. Não o podemos sondar. Não podemos seleccionar as coordenadas.
Ah, evet, o listeyi gördü, fakat ona sadece bir ya da iki saniye göz attı.
Sim, ele viu a lista. Mas só olhou para ela durante um ou dois segundos.
Orada birinci cümleyle ikinci cümle arasında tamamen bir çelişki var ve aralarında sadece beş saniye var.
Entre as duas citações há uma contradição completa... no espaço de 5 segundos. - Acho que...
Birini vurmak sadece bir kaç saniye alır.
Só demora uns segundos matar alguém.
Fakat bu kuvvetli ve etkili yıkım altı yıl değil sadece birkaç saatte olacak şekilde.. Dünyadaki her aile için bir uçak bombası her saniye için bir II. Dünya Savaşı Tembel bir öğleden sonra süresi içinde
Mas se a destruição for eficazmente concentrada, no espaço de algumas horas e não distribuída por seis anos, é um rebenta quarteirões por cada família no planeta, uma nova Guerra Mundial em cada segundo, no decorrer de uma tarde de descanso.
Bir saniye, sadece bir saniye.
Só um segundo.
Sadece bir kaç saniye sürecek.
Só demora uns segundos.
Sadece bir kaç saniye havada kalıyor.
Só foram para o ar uns segundos.
- Sadece bir iki saniye sürer.
- Levará só um segundo.
Sadece bir saniye, bu benim ilk dalışım.
Só um... só um segundo, sem pressa, é minha primeira vez.
aksine, onunla her saniye benim için büyük bir değer gibi her sabah meyve suyunu ben sıkarım ve yatağa ben yatırırım her gece o sadece benim patronum değil, aynı zamanda en iyi arkadaşım
Para falar a verdade, dou valor a cada segundo que passamos juntos. Desde que lhe faço o sumo de manhã, até à noite, quando o aconchego. Ele não é apenas o meu patrão.
Dur biraz, sadece bir saniye bekle.
Esperem um momento!
- Beni yakaladın. Bu tip bir akımı yayacak tek şey bir ışınlayıcı olmalı, ama bir ışınlayıcı sadece bir kaç saniye boyunca yoğunlaşır.
A única coisa que causaria aquele tipo de corrente seria um transportador, mas a descarga de um transportador só duraria alguns segundos.
Bak koçum, bir bardak sütün kağıt tabağa yapabileceklerini sana yapmanın sadece iki saniye uzağındayım!
Rapaz, é certinho e direitinho que estou quase a dar cabo de ti tal como a neve é branca, bem branca e branquíssima.
sadece bir adam 18
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir gece 27
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane 124
sadece bir tane mi 18
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24