Çok ucuz tradutor Português
430 parallel translation
İnsana koyan bu zaten. Gerçekten çok ucuz bir numaraydı.
É isso que magoa : foi tão barato.
Çok ucuz kurtuldun.
Tiveste uma enorme sorte.
Kesinlikle eminim, ama çok ucuz kurtulmuş.
Absoluta. Mas teve, sem dúvida, muita sorte.
Böyle bir elmas için çok ucuz
Barata para um diamante.
Böyle bir inci için çok ucuz
Barata para uma pérola.
Çok ucuz. Üstelik yetimhane yararına.
Custa apenas meia coroa e ajudará imenso os órfãos.
Gerçek kadife için çok ucuz.
É barato para veludo verdadeiro.
Çok ucuz. Şey, eşyalarını alayım.
Bem, vou buscar as tuas coisas.
Çok ucuz.
É muito barata.
Buzda ise şarap bekliyor. Çok ucuz.
E salada na mesa, batatas e vinho no gelo.
"Hamlet" içinde şiddet olan bir oyunu şiddetli zamanlar hakkında Hayatın çok ucuz olduğu ve tutkunun ise tanrılaştırıldığı zamanlar.
"Hamlet" é uma peça violenta sobre tempos violentos, quando a vida era de pouco valor e a ambição era Deus.
Ama yine de çok ucuz.
E ainda estão baratas.
Burda elbiseler çok ucuz.
As roupas são baratas aqui, sabia?
Çocuklar için. Çok ucuz.
Para crianças com pouco dinheiro.
Fiyatları iki katıydı ama hala çok ucuz sayılırlardı.
Mesmo sendo baratos. O dobro do preço ainda é muito barato.
- Yalnız tabaklanmamış var... -... fakat çok ucuz.
Só tem couro cru mas com preço muito razoável.
Sizin için çok ucuz, çok güzel mallarım var. Size özel.
Muito barato, coisas bonitas, especialmente para si.
Evet, Janet. Öylesi çok ucuz bir yaşam tarzı.
Sim, a vida não vale muito para aquela gente.
Bir kere, çok ucuz.
Por um lado, é muito barato :
Ucuz, çok ucuz.
E muito, muito baixo.
Herşeyin çok ucuz olduğu bir yere gitti o.
Agora ela está lá, onde tudo é tão barato.
- Çok ucuz bir yer.
- Um sítio barato.
- Evet, çok ucuz.
- Sim, bastante barato.
Hayat çok ucuz Snow ve kadınların kendilerine saygısı yok.
A vida aqui vale pouco, Snow, e as mulheres não têm amor-próprio.
- Çok ucuz ve hıyarın teki.
É vulgar e barato.
Çok ucuz.
Muito barato.
Şuna bak... Gerçekten çok ucuz...
- Esta está a um bom preço, não está?
Çok ucuz.
Vendo-tas baratas.
Alır mısınız, efendim? Çok çok ucuz.
Vendo muito barato.
Burada mal çok ucuz.
- As coisas são tão baratas aqui.
Çok ucuz.
Barato.
- Çok güzel ve ucuz bir oda.
- Um quarto muito bom e barato.
Hardalı tüpte alınca çok daha ucuz olduğunu biliyor muydun?
Sabia que é mais barato comprar mostarda em bisnaga?
Ucuz değil, ama çok güzel yer.
Contas à Porto.
Burada maliyetler çok daha ucuz.
Aqui é muito mais barato.
Tek istediğin buysa eğer, çok daha ucuz bir yolu var.
Se é mesmo isto que queres, há uma solução mais económica.
Tabi bir bacağı kesmek, onu iyileştirmekten çok daha ucuz.
É mais fácil sonhar.
Herşeyden önce, bu çok sıradışı ve insan hayatının sudan ucuz olduğu bu ortamda fazlasıyla tehlikeli bir durumdu.
Primeiro que tudo, é muito raro. Depois, se é extremamente perigoso, tal como o é numa ditadura, é ainda mais complicado, porque toda a gente gosta da sua vida.
Bu bizce çok ucuz bir numaraydı.
O acusávamos de derramar petróleo nos poços, achavamos isso mau.
Aylık kirası sudan ucuz, çok para biriktirebiliriz.
O aluguer mensal é muito barato e podemos poupar muito.
Çok ucuz değil istedikleri, ne yazık ki!
o que eles desejam não é barato, é uma pena.
Anlatabildim mi? Haydutlar hakkında çok fazla ucuz ve uydurma hikayeler var.
Tem havido tanta ficção barata sobre atiradores...
Bu hafta ucuz. Çok var, değişiklik olsun diye... indirim yapıyoruz.
Temos tanta que estamos em saldos para as despachar.
Biliyor musun, bu gerzekler kasabasındaki cahil taşralılar... ucuz elbiselerinden kepek silkelemekle o kadar meşgul ki... bu sıkıcı, küçük hayatlarını güvenli ve mümkün kılanların... senin gibi adamlar olduğunu çok çabuk unuttular.
Sabes, aqui na Parvónia, onde estes pacóvios se preocupam em limpar a caspa dos seus fatos comprados por correio, esquecem-se depressa de que foram homens como você que fizeram com que fosse seguro para eles seguirem com as suas miseráveis vidas.
O zamanlar bile, Manhattan'da ucuz daire bulmak çok zordu.
Ate naquela epoca, era dificil achar apartamentos baratos em Manhattan.
İşimi çok iyi yaparım. Ucuz çalışmam, anlarsınız.
Sou muito bom naquilo que faço.
- Hemde çok uçuz.
- Também são baratas.
Alış fiyatına yüzde beş yüz fiyat koyup, yüzde elli indirim yapıyoruz. Böylece ucuz olduğu izlenimini verip çok iyi para kazanıyoruz.
Aumentámos o preço 5OOº % e vendemo-lo com 5Oº % de desconto para parecer que é uma pechincha e ganharmos uma fortuna.
Çok fakir oldukları için, Noel hindisine ucuz bir alternatif olarak çocuk yapmak zorunda kalıyorlar.
Porque são tão pobres, são obrigados a ter crianças simplesmente para terem uma alternativa barata ao peru pelo Natal.
Dünyada çok fazla ucuz para dönüyor.
Há demasiado dinheiro barato espalhado pelo mundo.
Eğer bir şeye çok pahalı dersen onun fiyatını yeterince ucuz olana kadar indiriyorlar.
Dizes que uma coisa está muito cara, eles baixam o preço até ficar barata.
ucuz 63
ucuz kurtulduk 16
ucuz atlattık 31
çok üzgünüm 1758
çok üzüldüm 280
çok uykum var 28
çok uzaklarda 16
çok uzun zaman oldu 115
çok üzgün 38
çok uzun bir süre 23
ucuz kurtulduk 16
ucuz atlattık 31
çok üzgünüm 1758
çok üzüldüm 280
çok uykum var 28
çok uzaklarda 16
çok uzun zaman oldu 115
çok üzgün 38
çok uzun bir süre 23
çok uzak 78
çok üzücü 155
çok üşüyorum 45
çok üzgünüm efendim 30
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok utanıyorum 107
çok uzun sürdü 28
çok uzun zamandır 30
çok uzun zaman önce 42
çok üzücü 155
çok üşüyorum 45
çok üzgünüm efendim 30
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok utanıyorum 107
çok uzun sürdü 28
çok uzun zamandır 30
çok uzun zaman önce 42