Çok uzun bir zaman tradutor Português
584 parallel translation
- Bu çok uzun bir zaman.
- Isso é muito tempo.
- Çok uzun bir zaman.
- É muito tempo.
- Çok uzun bir zaman yoktun.
- Estiveste ausente tanto tempo.
Bir daha çok uzun bir zaman, Marian.
Nunca, é muito tempo, Marian.
Oh, Larry, beş yıl çok uzun bir zaman.
Oh, Larry, cinco anos é muito tempo.
- Yedi yıl çok uzun bir zaman.
Sete anos é muito tempo.
Çok uzun bir zaman.
Há tanto tempo...
Çok uzun bir zaman!
É muito tempo!
- 4 yıl çok uzun bir zaman.
- Quatro belos anos para perus.
Çok uzun bir zaman önce gördüğün en güzel şeyler olduğunu söylemiştin.
Chamaste-lhes os mais belos, que já tinhas visto, há muito tempo atrás.
Çok uzun bir zaman geçti.
Faz muito tempo.
Sausalito'da dört ay çok uzun bir zaman.
Quatro meses em Sausalito é muito tempo.
Bu çok uzun bir zaman önceydi, fakat hatırlayabiliyorum.
Já foi há muito tempo, mas parece que estou a ver.
Altı ay çok uzun bir zaman değil.
Seis meses não é assim tanto tempo.
Fakat halka bu hakları verecek yasa, oldukça karmaşık olacak. Tasarlanması, yürürlüğe konması ve uygulanması çok uzun bir zaman alacak.
Mas a legislação que permite que o público tome medidas legais é extremamente complicada e levará imenso tempo a ser redigida, promulgada e posta em vigor.
Bu çok... çok uzun bir zaman, değil mi?
Bem, i-i-i-isso é um longo tempo, não é?
Buralar çok ıssız ve bu kulübeye bir insan geleli çok uzun zaman oluyor.
Isto aqui é muito isolado, e já passou muito tempo desde que um ser humano entrou nesta cabana.
Çok uzun zaman önce gerçekleşen bir şeymiş gibi.
Foi como se fosse qualquer coisa que se passou há muito tempo.
Sanki bu gemiyi daha önce görmüşüm gibi garip bir hisse kapıldım. Uzun zaman önce çok küçükken.
Tenho o estranho pressentimento que já vi aquele barco há muito tempo quando eu era muito novo.
çok uzun zaman önce bu gezegende güçlü ve asil bir ırk yaşıyormuş. Kendilerine Krell diyen bir irk.
Em tempos antigos, este planeta foi o lar duma raça de seres nobres e poderosos que se chamavam os Krell.
Çok uzun zaman önce okuduğum ya da dinlediğim bir şeyi.
De algo que li ou... ouvi a muito tempo atrás.
Uzun zaman önce, çok uzak bir ülkede bir kral ile, iyi yürekli bir kraliçe yaşardı.
Numa terra distante há muito tempo atrás... Vivia um rei e a sua bela rainha.
Çok uzun zaman önce burada bir köprü olabileceğini sanıyorum.
Suponho que podia ter existido uma. Há muitos anos.
Gişelerde falan. Ama o zaman da çok uzun bir yolculuk olur.
Talvez numa portagem ou algo assim, mas mesmo assim seria uma viagem muito longa.
Çok uzun zaman önce yapmam gereken bir şeyi.
Algo que já devia ter feito há muito tempo.
Onu eğitmek için önünüzde çok daha uzun bir zaman var.
Ela faz isso tanto... não podemos bater nela sempre.
Bayan Wright, aramıza bir hanımefendi katılmayalı çok uzun zaman oldu.
Senhorita Wright, há muito tempo... que não desfrutamos da presença de uma dama.
Yeni bir elbise almayalı çok uzun zaman oldu.
Não tenho um vestido novo desde... Bem, já foi há muito tempo.
Çok, çok uzun zaman önce yaşadığım bir geceyi ve senin bana hatırlattığın bir kızı anımsadım.
Não consegui deixar de me lembrar de uma noite, há muito tempo, com uma rapariga parecida consigo.
Bir bebeği tutmayalı çok uzun zaman oldu, Martha.
Há muito tempo Martha, que não pego num bebé.
O zaman birden çok yaratıkla uğraşıyoruz. Ya da son derece uzun yaşayan tek bir yaratıkla.
Então, lidamos com mais do que uma criatura, ou uma criatura com uma esperança de vida enorme.
Bir bakıma, çok uzun zaman önce gitmişti zaten.
De certa forma, já se foi há muito tempo.
Çok, çok uzun zaman önce,.. ... fazla uzakta değil, bir Carmelite manastırında,..
Aconteceu há muito tempo, não muito longe daqui, num convento de carmelitas.
Böyle güzel bir Bayan tarafından bekletilmeyeli çok uzun zaman oldu.
Há muito que não tinha de esperar por uma senhora tão bonita.
Bir hastam olmayalı çok uzun zaman oldu.
Há muito tempo que não tenho um doente.
Paul hayatında başını bir çok derde soktu, fakat o günden beri uzun zaman geçti.
O Paul já teve muitos problemas na vida, mas já lá vai muito tempo.
Yakışıklı bir sarışın benimle sevişmeyeli çok uzun zaman oldu.
Passou muito tempo desde que eu fiz amor... com um belo homem louro. @ @ @ @ @ @ @ @ @ @ @ @ @ @ @ @ @ @ @ @ @ @
Gönüllü askerleri eğlendirirdik çünkü çatışmaların arasında bir iki gün eğlenebiliyordunuz ve ertesi gün ölebilirdiniz, uzun eğlencelere çok zamanımız olmuyordu direkt olarak rahatlatıcı kızlara gidiyorduk.
Para os soldados, o divertimento... só nos divertíamos entre as batalhas ou num dia de licença. Podíamos morrer no dia seguinte. Não tínhamos tempo para grandes diversões, íamos logo às raparigas.
Uzun bir süre önceydi ama zamanı için çok büyük bir olaydı.
Foi há bastante tempo mas, na altura, deu muito que falar.
O gece çok uzun zaman hatırlayacakları bir gece olacaktı.
Uma noite da qual eles se lembrariam... durante muito tempo.
Çok uzun zaman önce, birkaç yüzyıl önce, bir dövüşçü varmış. Sanırım Philadelphia civarında. Adam solakmış.
Houve um tipo, para aí há 200 anos, acho que era aqui de FiIadéIfia.
Seni bir divana uzanmış görmeyeli çok uzun zaman oluyor.
Meu filho, há muito tempo que não te tinha no divã...
Çok uzun bir şiir... uzun zaman önce yazılmış, ve eminim birçoğunuz Milton'un ne demeye çalıştığını anlamak konusunda güçlük çekmişsinizdir.
O Paraíso Perdido? É uma longa poesia, escrita... há muito tempo e estou certo... que muitos de vocês têm dificuldade em entender... o que Milton queria dizer.
Bir başbakanla karşılaşmayalı çok uzun zaman oldu.
Não tenho a sorte de conhecer Primeiros Ministros.
Bizi oluşturan madde çok uzun zaman önce çok uzaklarda bir kırmızı dev tarafından üretildi.
A matéria que nos forma, foi gerada há muito, e muito longe nas estrelas gigantes vermelhas.
Striker uzun zaman önce çok iyi bir filo lideriydi.
Há muito tempo atrás, o Striker era um óptimo líder de esquadrão.
Uzun zaman önce çok, çok uzak bir galakside...
Há muito tempo atrás, em uma galáxia muito, muito distante...
Çok uzun zaman önce yendiğin yaşlı bir adamdan korkmana gerek yok.
Nada tens a recear de um velho que venceste há tantos anos.
Hayatım, sonsuzluk çok uzun bir süre ve zaman dediğin bazı şeyleri değiştirir.
Querido, "para sempre" é muito tempo e o tempo muda as coisas.
Kendimizi dünyaca ünlü bir futbolcu gibi hissetmeyeli ya da öyle gözükmeyeli... çok uzun zaman oldu.
Já passou algum tempo e nenhum de nós se sente... ou parece um jogador de classe mundial.
Çok uzun zaman önceydi ama bu unutulacak bir şey değil.
Sei que é um longo tempo... mas não é o tipo de coisa que você esquece.
çok uzun zaman oldu 115
çok uzun bir süre 23
çok uzun sürdü 28
çok uzun zamandır 30
çok uzun zaman önce 42
çok uzun sürmez 60
çok uzun 117
çok uzun zaman 27
çok uzun sürmeyecek 22
çok uzun zaman önceydi 42
çok uzun bir süre 23
çok uzun sürdü 28
çok uzun zamandır 30
çok uzun zaman önce 42
çok uzun sürmez 60
çok uzun 117
çok uzun zaman 27
çok uzun sürmeyecek 22
çok uzun zaman önceydi 42
çok uzun değil 30
uzun bir zaman 22
bir zamanlar 253
çok üzgünüm 1758
çok üzüldüm 280
çok uykum var 28
çok uzaklarda 16
çok üzgün 38
çok uzak 78
çok üzücü 155
uzun bir zaman 22
bir zamanlar 253
çok üzgünüm 1758
çok üzüldüm 280
çok uykum var 28
çok uzaklarda 16
çok üzgün 38
çok uzak 78
çok üzücü 155
çok üşüyorum 45
çok üzgünüm efendim 30
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok utanıyorum 107
çok uzak değil 39
çok uzaklara 31
çok utandım 66
çok üzgünüz 53
çok uygun 30
çok üzgünüm efendim 30
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok utanıyorum 107
çok uzak değil 39
çok uzaklara 31
çok utandım 66
çok üzgünüz 53
çok uygun 30