Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ D ] / Do what you must

Do what you must перевод на турецкий

665 параллельный перевод
If you lived with a secret and the secret meant that you must always lie or be alone and you'd always lived that way and yet you longed for change what would you do?
Eğer bir sırla yaşasaydın ve o sır da, hep yalnız olmanı ve hep yalan söylemeni gerektirseydi hayatın boyunca bu şekilde yaşamış olsaydın ve değişmek isteseydin ne yapardın?
And, if you boys want to come home, ehh, let me show you what you must do before you can come home.
Sizler eve dönmek istiyorsanız önce ne yapmanız gerektiğini, izin verin de göstereyim.
John, I know you love her, but don't forget she's my daughter, and I must do what I think is best.
John, onu sevdiğini biliyorum. Ama unutma ki o benim kızım ve iyi olduğunu düşündüğüm şeyi yapmalıyım.
Do it even blindly if you must, and I promise you, I'm so sure of it, I promise you that for the first time in your life you'll know what real happiness is.
Duygusuz olmak zorundaysanız bile yapın, sizi temin ederim ve şundan eminim ki size söz veriyorum hayatınızda ilk defa gerçek mutluluğun ne olduğunu tadacaksınız.
You must be made to understand what I can do.
Yapabileceklerimi anlamalısınız.
- What do you mean we must clean that up?
- Ne demek ortadan kaldırmalıyız?
Now see here, you. If you would share in our food, you must work. What can you do?
Bak, eğer burada yemeğimi paylaşmak istiyorsan çalışmalısın.
What do you mean? - You must arrest him.
- Onu tutuklamalısınız.
Graham... I'm not asking you to decide anything, I'm telling you what you must do.
Senden karar vermeni istemiyorum sana ne yapacağını söylüyorum.
- Then what must you do to avoid it?
O zaman bundan kaçınmak için ne yapmalısın?
I can get as far as this, then I can't remember what I do next. You must remember.
Şuraya kadar gelebiliyorum, sonrasında hangi hareketi yaptığımı hatırlayamıyorum.
What you must do - there's no need for you to go on.
Devam etmene gerek yok.
If you won't, you must do what I tell you.
Eğer gitmezsen, sana söylediklerimi yapmalısın.
If you're determined to go through with this thing, you must know beforehand exactly what you're gonna do and say at all times. Perfect naturalness at all times.
Bu gerçekle yaşamaya karar verdiysen ne yapacağını bilmelisin.
Must I tell you what to do? Out you go. Bless you.
Haydi, şimdi!
This is a beastly thing to do but you must understand what happened to us here.
Bunu yapmak hayvanca bir şey, ama burada neler yaşadığımızı anlaman gerek.
What do you know of the experience which the heads of nations must stoop?
Hangi ulusların önünüzde eğilmesi gerektiğini biliyor musunuz?
What you promised to do must be done today.
Yapmaya söz verdiğiniz şey... Bugün yapılmalı.
You know what you must do to have it exactly as you want it?
- Artık yapılacakları kendi başına bildiğin şekilde yapmalısın...
That's what you must do.
Sen de kendini kurtarmalısın.
You must tell me what to do.
Ne yapmam gerektiğini söyleyin.
What you must do is this.
Bunun için yapman gereken :
You must love that guy to do what you did for him.
Yaptıklarına bakılırsa onu çok seviyor olmalısın.
Osan... you know what someone of your rank must do now!
Senin konumundaki birinin ne yapması gerektiğini biliyorsun!
What do you mean, it's opening night, the show must go on, that routine?
- "Şov devam etmeli" mi diyorsun?
- Owen! - What do you want me to find exactly? There must be something.
O seni bulacak.
Then you must do what you have to do.
O halde ne yapman gerekiyorsa, onu yapmalısın.
Do you believe that this is what you must do?
Yapman gerekenin bu olduğuna inanıyor musun?
Eddie, I don't like to do this to you, but I must do what the priest says.
Eddie, sana bunu yapmak istemem, ama rahibin dediğini yapmalıyım.
- You know exactly what you must do.
- Yapman gerekeni her zaman biliyorsun.
Do with me what you will, but this you must believe.
Bana istediğini yapabilirsin, ama inanmak zorundasın.
I simply loath it, yet I must conform, what can you do?
Nefret ediyorum, ama onlara ayak uydurmalıyım, başka ne yapabilirsin ki?
I love you both, but you must do what I say.
İkinizi de seviyorum, ama sözümden çıkmayın.
Must I always tell you what to do?
Ne yapacağını hep ben mi söyleyeceğim?
But if you do what must be done for all Spain... that will be our best protection.
Ama İspanya için yapılması gerekeni yaparsan, bu bizim en iyi korumamız olacak.
I don't care how you do it, or what it is, we must have Vip tomorrow.
Nasıl yaparsınız bilmem ama yarın Vip'in bitmiş olması gerek.
You do what feel you must do without caring whether you alienate anyone or... whether they understand you or not.
Ne yapmanız gerektiğini düşünüyorsanız hiçkimseyi umursamadan kınanma ve anlaşılmama korkusu olmadan yapıyorsunuz.
What do you mean, "must"?
Ne demek, "gerek"?
I must remind you, Mr. Farr, that you're in no position to say what you'll do.
Ne yapacağını söyleyecek durumda olmadığınızı hatırlatırım, Bay Farr.
You must do only what I order you to do.
Sana emrettiğim şeyi yapmalısın.
But what do I say about you? There must be some kind of news.
- Babama bir haber göndermelisin.
Do not speak now. I know what you must ask of me.
Ne soracağını biliyorum.
You know what you must do.
- Ne yapman gerektiğini biliyorsun.
I couldn't care less what you do to yourself, but... must you do it in front of the children?
Sağlığınızı düşünmüyorum, çocukların önünde yapmanız şart mı? - Değil.
You understand what you must do, Locusta?
Ne yapman gerektiğini anladın mı, Locusta?
You must love that kid an awful lot to do what you did.
Yaptıklarına bakılırsa bu çocuğu çok seviyor olmalısın.
That's what you must do because you cannot change it.
Bu ne yapacağına bağlı çünkü onu değiştiremezsin.
What you do not know and must now be told is that my command orders on this subject are precise and inviolable.
Şimdi size şunu söylüyorum, tüm emirlerime kesin itaat etmelisiniz.
Dearest Duperret you're trying to test me, but I know what I must do.
Sevgili Duperret beni yoklamaya çalışıyorsunuz, ama yapmam gerekeni biliyorum ben.
Do you want someone else to tell you what you must write?
Başka birinin sana ne yazman gerektiğini söylemesini ister misin?
Tell you what work you must do?
Ne iş yapman gerektiğini?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]