Don't give in перевод на турецкий
1,161 параллельный перевод
"Give us the unhappy, the sad, the slow, the ugly people that can't drive, that they have trouble merging if they can't stay in their lane, don't signal, can't parallel park if they're sneezing, if they're stuffed up, if they're clogged if they have bad penmanship, don't return calls, if they have dandruff food between their teeth, if they have bad credit, if they have no credit missed a spot shaving." In other words any dysfunctional, defective slob that you can somehow cattle prod onto a wagon send them over, we want them.
"Mutsuz olanı, yavaşı, çirkini, araba sürmeyi bilmeyeni otobana düzgün giremeyeni, şeridinde sabit kalamayanı sinyal vermeyeni, paralel park yapamayanı hapşıranları, doldurulmuşları, tıkanmışları yazısı kötü olanları, aramalarınıza cevap vermeyenleri, kepeklileri dişlerinin arasında yemek kalıntısı olanları, az güvenilecekleri bir yeri tıraş etmeyi unutanları bize getirin." Bir diğer deyişle işlevsiz insanları, sakatları bir şekilde vagona tıkıştırabilirseniz bize yollayın, biz istiyoruz onları.
If you don't want to see me rip a hole in that... before you can get out of here. You better give me a little information.
Kaçmaya fırsat bulamadan... buna delik açmamı istemiyorsan, bana biraz bilgi versen iyi olur.
Dear God, give the little one a long life and good health and give me a long life and good health and help Maria to be a happier person and help me to be a better and happier person and don't let me have any serious illnesses and don't let there be a third world war or a nuclear disaster not in this generation or the next. And help all suffering people in the world and I thank thee for everything, dear God.
Yüce Tanrım, gençler uzun yaşasın, sağlıklı olsun ben de uzun ve sağlıklı yaşayayım Meryem de insanların en mutlusu olsun ve bana daha iyi ve mutlu olmam için yardım et ve ölümcül bir hastalık kapmayayım ve üçüncü dünya savaşı çıkmasın ya da nükleer bir felaket, bizim ve çocuklarımız zamanında olmasın ve dünyada acı çekenlere yardım et ve her şey için teşekkür ederim, amin.
I don't give a damn about this whore-ass nigger in the back.
Zencinin arkasından konuşmanız da umurumda değil.
- They don't give Oscars in prison.
- Hapiste Oscar vermiyorlar.
Don't give me talk of dreams in this time where technology rules!
Teknoloji kurallarının işlediği bir devirde bana rüyalarından bahsetme!
Master, don't give in, you must flee!
Efendim, teslim olmayın, kaçmalısınız!
Don't give in to the darkness.
Karanlığa pes etme.
My Empress, don't give in to the Nasty!
İmparatoriçem, Nasty'ye pes etmeyin!
I'm sick of falling in love with guys who don't give a fuck about me!
Beni umursamayan erkeklere aşık olmaktan midem bulanıyor.
But don't give in. Don't give up.
Ama sakın bırakmayın, pes etmeyin.
Oh, don't be silly. Just take care of it. Don't give it away in a raffle or something (!
Buradaki halk, cinsel ve dinsel... hoşgörülü bir dünyaya izin vermeyecektir.
And if I'm wrong, and Rodney conspired in on this, or Strike... or the fuckin'Medellín cartel, I don't give a fuck.
Yanılıyor olabilirim. Victor suçsuz olabilir. Strike ateş etmiş olabilir.
You don't know what it's like to carry a child and give birth and get up with a sick child in the middle of the night.
Karnında bir çocuk taşımanın, onu doğurmanın ve gecenin bir yarısı hasta çocuğunla birlikte uyanmanın anlamını bilemezsin.
That shit don't exist to me. I don't give a fuck about anything or anyone in it... because the minute I do, I'm a dead man out here, and you remember that shit.
Onun içinde olan bir şey ya da bir kimse zerre umurumda değil,... çünkü umursadığım dakika ölü bir adamım ; ve bunu sen de hatırla.
- Don't give in to him.
- Boyun eğmeyin.
Why don't you give me the money in the car?
Parayı bana neden arabada vermiyorsun?
It'd be a cold day in hell before I give up this coin, pal, so why don't you take a hike before I call security?
Bu altından ancak kırmızı kar yağarsa vazgeçerim... Neden ben güvenliği çağırmadan toz olmuyorsun?
And don't offer to give him a blow job in the first five minutes,
Sakın ona tanıştıktan 5 dakika sonra oral seks teklif etme olur mu?
If you don't like it, there's an election in November and you can take your money out in the open and give it to Wallace.
Bundan hoşlanmıyorsan, Kasım'da bir seçim var... ve sen paranı buna yatırabilirsin ve onu Wallace'a ver.
See, if you don't give my client this audition I'm gonna have to have 100 roses delivered to your wife in your girlfriend's name.
Eğer benim müşterimi seçmelerden geçirmezsen kız arkadaşının adına karına 100 tane gül göndermek zorunda kalacağım.
As in lenses? 667 01 : 06 : 21,269 - - 01 : 06 : 25,356 Don't give me that surprised look like you don't know what I'm talking about.
Lensler gibi mi?
Listen, if we don't die in here... I was wondering if maybe I could give you a call?
Bak, eğer burada ölmezsek... acaba seni arayabilir miyim?
They don't even know the meaning of the word "barter." You wanna stay in El Rey, you give them 30 % of your loot ;
Takas kelimesinin anlamını bile bilmezler! El Rey'de kalmak istiyorsan paranın yüzde otuzunu verirsin.
I'm touched you... you confided in me, but I really don't give a shit about your upcoming litter.
Bana açıldığın için duygulandım, ama doğacak pisliğiniz umurumda bile değil.
I don't care how wicked, sly you were in the past, if you improve yourself, we'll surely give you another chance,
Geçmişte ne kadar sinsi ve kötü olduğun önemli değil. Kendini geliştirirsen, sana bir şans veririm.
- Cool. - A-And they don't give you no trouble in buying one?
- V-Ve alırken başına hiç bela gelmiyor öyle mi?
I don't think you're in any position to give orders.
Emir verecek durumda olduğunu sanmıyorum.
Why don't you give me their home number, Mom, and I'll call them later and fill them in?
Sen nasılsın? İyi misin?
- Don't give in to the bitterness.
- Acıya yenilme.
If I don't give him the money, he's gonna tell the cops that I was in on it.
Çünkü ona parayı vermezsem polislere bu işte benim de olduğumu söyleyecek.
why don't you give me about 10 minutes, and then send the first patient in.
Bana on dakika ver sonra ilk hastayı içeri gönder.
'Cause I put in for it, and they don't give it.
Başvuru yapmıştım, ama kabul etmiyorlar.
They don't give you time to sleep in this new job of yours?
Yeni işin uyumana fırsat vermiyor mu?
If you don't give my wife that cash I'll see to it everybody in this town knows you're a lying crook.
Eğer o parayı... karıma vermezseniz... bu şehirdeki herkesin sizin dolandırıcı olduğunuzu öğrenmesini sağlayacağım.
Listen, you're going to fight judges that don't give a shit, cops in court only to see how much overtime they can rack up... rapists, gonifs, teenagers who shot a guy over a pair of sneakers... scam artists, pimps, lunatics who think they should be outside... walking around Central Park trying to diddle seven-year-old kids.
Doğru düzgün bir teklif gelir gelmez buradan kaçacaksınız. Yoksa ambülans peşinde koşmak daha çok mu işinize geliyor? Umursamaz yargıçlarla savaşacaksınız.
- Come off it, Harry. - Harry, you know what? I'll give you your promotion if you don't say "really" in the next two minutes.
Harry, eğer önümüzdeki iki saniye boyunca "gerçekten mi" demezsen istediğin terfiyi vereceğim.
Don't give it away in a raffle or something (!
Yalnızca ona iyi bakın. Çekilişte falan hediye etmeyin!
You don't want to give in to The Fear.
"Korku" ya yenik düşmemelisin.
So why don't you give me my drink or I break every bone in your worthless little body.
Neden şimdi bana içkimi vermiyorsun yoksa o değersiz küçük vücudundaki bütün kemikleri kırarım.
Don't give in.
Teslim olma.
Why don't you go in there and give her a little nudge?
Neden gidip, gelmesine yardımcı olmuyorsun?
I don't give a shit what they say about me on the radio or TV or what they write about me in the paper.
Televizyon, radyo veya gazetede hakkımda ne dedikleri sikimde değil.
Don't give in to it, sir.
Kendinizi salmayın, efendim.
I don't give a fuck what Lou Reed says!
Lou Reed'in söylediklerini iplemiyorum!
He don't give a shit about country folk. He'II put me in jail.
Bir boşluğun ortasında kasaba insanı umurunda değil, beni hapse attıracak.
Gangsters don't give a fuck, but your average citizen, a couple of nights in County get to fuckin'with their mind.
Gangsterlerin umurunda olmaz ama sıradan bir vatandaş geceyi hapiste geçirirse kafayı yer.
Don't let the fact I haven't put a bullet in your ass... give you a false sense of security. The reason you still breathe is you have information I need.
Bu kadar yanlış güvenlik önleminden sonra aslında kıçınıza... bir kurşun sokmadığım için sanşlısınız şuan nefes almanızın tek sebebi bir bilgiye ihtiyacım olması
- I don't give a shit about those girls in Paris.
- Paris'teki o kızların umurumda bile değil.
Don't give in!
Teslim olma!
Don't give in Let's give out
Teslim olma Çıkalım dışarıya
don't give up 319
don't give up on me 43
don't give up hope 34
don't give me that bullshit 20
don't give me that 183
don't give me that shit 38
don't give me that crap 29
don't give up now 26
don't give me that look 112
don't give it to him 24
don't give up on me 43
don't give up hope 34
don't give me that bullshit 20
don't give me that 183
don't give me that shit 38
don't give me that crap 29
don't give up now 26
don't give me that look 112
don't give it to him 24
don't give it another thought 20
give in 42
ines 33
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
give in 42
ines 33
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
indiana 185
intelligent 217
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
inside 950
indian 84
indiana 185
intelligent 217
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
interview 123
inch 105
inferno 25
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
interview 123
inch 105
inferno 25