Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ J ] / Just one problem

Just one problem перевод на турецкий

367 параллельный перевод
I think it's just one problem piling on top of a Mountain of other problems.
Dağ gibi birikmiş problemlerin üstüne eklenen bir problemdi.
There's just one problem, sir :
Yalnız bir sorun var, efendim :
There was just one problem :
Tek bir sorun vardı :
Then I guess there's just one problem left.
O halde sanırım geriye tek bir sorun kalıyor.
- There's just one problem.
- Sadece ufak bir sorun var.
There's just one problem.
Bir problemimiz var yalnız.
That sounds like a great plan. There's just one problem.
Planın kulağa hoş geliyor ama bir problemimiz var.
Just one problem.
Ama ufak bir sorun var.
Just one problem, how do you define a pure Ikarran?
Ama bir sorun var : Saf İkarralının tanımı ne?
Just one problem.
Bir sorunumuz var.
Huh? Now they're yours... if you help me with just one problem, all right?
Şimdi, bunlar senin eğer bana bir konuda yardım edersen, tamam mı?
There's just one problem, Pallaeus.
Sadece bir sorun var, Pallaeus.
There's just one problem.
Sadece bir sorun var.
You have just one problem there, fellah.
Orada dur bakalım, fellah.
Just one problem.
Bir şey yok.
There's just one problem.
Yalnızca bir problem var.
Just one problem. - I'm a guy. - Really?
De, minik bir sorun var ben bir erkeğim.
Sir there is just one problem.
Bayım, yalnız bir sorun var. — Sorun nedir?
There's just one problem, Portia.
Tek bir şey var Portia.
Just one problem :
Tek bir sorun var :
There's just one drawback
Yalnız bir problem var.
There's just one little problem.
Sadece ufak bir sorunumuz var.
Well, gentlemen, in my opinion, if we send him back to Pendleton or... we send him up to Disturbed, it's just one more way of passing on our problem to somebody else.
Evet beyler, benim fikrimce, onu Pendleton'a geri yollamak ya da başka bir hastaneye göndermek alt tarafı sorunumuzu bir başkasına aktarmak olur.
The problem of keeping warm was one that didn't just face adults, it also faced eggs and embryos.
Sıcak kalma sorunu sadece yetişkinlerin değil yumurta ve embriyoların da karşı karşıya kaldığı bir sorundu.
Peggy, things just aren't so simple anymore, so problem-free, and I find... that one should be content if one has a small piece of happiness at home.
Peggy, eskisi gibi kolay değil artık. Memnun olmalısın, yeter ki evde biraz mutluluk olsun. Böylesi güzel.
There was only one problem... the groundskeeper just happened to see you.
Sadece bir sorun vardı... bahçıvan o arada seni görmüştü.
DAPHNE : There's just one little problem, guys.
Sadece küçük bir problemimiz var.
Just dip in one toe at a time.
Çok derine dalmazsan problem olmaz.
ONE STUDENT JUST GOT UP TO PROBLEM NUMBER THREE.
Öğrencilerimden biri üçüncü soruyu geçememiş.
There's just one minor problem.
Sadece küçük bir sorun.
There's just one small problem.
- Küçük bir sorun daha var.
I just have one little problem with it.
Ama küçük bir problemi var.
I think, Captain, you have a bigger problem on your ship than just one Klingon exchange officer.
Kaptan, bence geminizde değişimdeki bir Klingon subayından... çok daha büyük bir sorununuz var.
- Just one small problem. " - Not available.
- Sadece tek bir sorunu vardır : "-" Öyle biri yoktur. "
- No, not at all. I was, uh, I was just wondering how much of this is a statutory problem, - And how much of it is a regulatory one.
Hayır, ondan değil, sadece bunun ne kadarının yasalarla ne kadarının düzenlemelerle ilgili olduğunu anlamadım.
Just one little problem.
Yanlız ufak bir problem var.
But there's just one little problem.
Ama ufak bir problem var.
And now I have just one tiny, little problem, and you have the nerve to tell me to suck it up?
Ve şimdi benim küçücük, minicik bir sorunum var ve sen bana aş artık bunu deme cüretini mi gösteriyorsun?
There's just one little problem... thirty-six years ago, some lady gave birth to a man named HomerJ.
Ama ufak bir sorun var. 36 yıl önce, bir kadın, bir erkek çocuk doğurdu, adını Homer J. Simp...
There's just one little problem.
Sadece tek bir küçük problem var.
Just in case that's another one of those concepts you got a problem with.
Yine bir kavram karmaşası yaşamayalım diye söylüyorum.
There's just one thing that might be a problem.
Sorun yaratabilecek tek bir şey var.
Well, we just have one teensy-weensy little problem.
Peki. Bizim küçücük minnacık bir sorunumuz var.
Now, my problem is a vexing one. Kill you and ruin a beautiful, starry night or just injure you to prove a point.
Şimdi benim problemim can sıkıcı birisi... seni öldürmek ve güzel yıldızlı bir geceyi berbat etmek... ya da sadece bir noktayı ispatlamak için seni yaralamak.
But, you see, there's just one small problem.
Ama, görüyorsun, sadece küçük bir problem var.
You know, I enjoy gay people. I just have a problem with my sister being in love with one of them.
Biliyor musun eşcinselleri ben de severim.
There's just one small problem.
Sadece küçük bir problem var.
Yeah, I got the memo, and I understand the policy... and the problem is just that I forgot the one time... and I've already taken care of it... so it's not even really a problem anymore.
Evet, aldım, ve durumu anladım... ve problem bunu bir kez unutmam... ve önlemini almış olmam... yani ortalıkta artık bir problem olmaması.
But there was just one little problem.
Ama küçük bir sorun vardı.
If you just press it, then any one of us whoever's closest, will be here if there's any problem.
Basman yeter. Bir sorun olduğunda sana en yakın olanımız anında yanına gelecek.
My only problem is, I'm having trouble choosing one so I'm just covering my ass.
Tek sorunum, seçmekte zorlanmam. Ben de kendimi avutuyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]