Take it in перевод на турецкий
8,190 параллельный перевод
I'll take it in here.
Buradan konuşurum.
I'll take it in here.
- Buradan konuşurum.
I'll take it in my private study.
Özel çalışma odamda konuşacağım.
Didn't you take it in gym?
Spor salonunda yapmadınız mı?
Or I'll shoot you in the head and take it anyway.
Yoksa kafana sıkar yine alırım.
No, I've got Vickery primed to take me to his alibi, and he's pissing in his shorts about it.
- N'oldu? Vickery beni mazeretine götürecekti. Şimdi altına işiyor.
But you had to take a shower before you could go in the pool, so I would do it, but I would wear my suit and a tee shirt.
Ama havuza girmeden önce, duş alman gerekiyordu. O yüzden ben de alırdım ama mayo ve tişörtümle birlikte.
I wanna take it slow and see where this goes before everyone in here is talking about me.
Herkes dedikodumu yapmaya başlamadan, ağırdan alıp akışına bırakmak istiyorum.
It's just that this is just, you know, a lot to take in.
Sadece bunu kabul etmek biraz zor.
One day, Mars will use its might to wrest control of Ceres from Earth, and Earth will go to war to take it back.
Günün birinde Mars, Ceres'in kontrolünü Dünya'dan çekip alma gücünü kullanacak ve Dünya da geri almak için savaşa gidecek.
I take it you didn't see much action in the UN Navy?
Anladığıma göre BM Donanması'nda pek fazla eylem görmemişsin.
How long does it take you to put your face on in the morning?
Sabahları yüzünü halletmek ne kadar sürüyor?
You take one fucking night off, she gets a bug in her ass about it?
Bir gece eve gelmedin diye, aklına kurt mu düşmüş?
I knew that when he won the race, he was gonna get thrown in and, without the digoxin, his heart couldn't take it.
Yarışı kazandıklarında suya atılacaklarını biliyordum ve dijoksin olmadan kalbi dayanamazdı.
And I think it's so awesome that the Warblers'passion for show choir is stronger than ever,'cause we're really gonna need that strength and commitment to not only win sectionals, but to take it all the way to nationals this year!
Bülbüller'in hırsının her zamankinden daha fazla olması harika bir durum çünkü bu güce ve sadakete, yanlızca bölgesel yarışmalar için değil, bu yılki ulusal yarışma için de ihtiyacımız var.
TAKE IT EASY, NOT IN FRONT OF MY DATE.
Kavalyemin önünde başlama.
- Mmm. Is it okay if we take him downstairs to shower in the gym or does he need to stay up on this floor?
Onu aşağıya, spor salonundaki duşlara götürsek olur mu yoksa bu katta mı kalması gerekiyor?
Hell... some of the people locked up in here actually take pride in it.
Cehennem. Burada kilitli bazı insanlar aslında o gurur duyuyoruz.
You can take comfort in the fact that for her it will be as if you never existed.
Hope için sen hiç var olmamış gibi olacaksın. Buna sevinebilirsin.
If one or two must fall in order to take Eva down for good, so be it.
Eğer Eva'yı sonsuza dek yok etme uğruna birileri can vermek zorundaysa öyle olsun.
Now, because of Nik's spite, I am once again built to take life, robbed of the chance to create it.
Nik'in yaptıkları yüzünden yeniden vücudumun doğası can almak üzerine can verme şansım elimden alındı.
Far be it for me to cast aspersions, but when you're trafficking in the realm of the unseen, there are those who might want to take advantage - grifters and so forth.
Eleştirmek haddime değil ama öbür dünyaya yolculuk yaptığınızda fırsattan yararlanmak isteyenler de var. Dolandırıcılar falan.
I realize that this is a lot to take in and that your head must be spinning, but if you're open to it, even just a little bit...
Kaldırması ağır bir yük olduğunu ve aklının karışık olduğunu biliyorum.
Rafi Quintana paid him 200 bucks to take his car and drive it to an address in Homestead.
Rafi Quintana, adama arabayı alıp Homestead'de bir adrese götürmesi için 200 kağıt vermiş.
Well, she wanted Ronald dead, and in a perfect world, she wanted you to take the fall for it.
O Ronald'ın ölmesini istedi, ve mükemmel bir dünyada, bütün suçu sana yıkmak istedi.
My first approach- - tailgate in with the returning lunch crowd, take the flash drive with the malware on it, place it somewhere in the lobby.
ilk yaklasim yemekten donen gurubun arasına karış virus yuklü flash bellegi al lobide gorunur bir yere birak.
- Just in case, will you take it and hide it somewhere?
Ne olur ne olmaz, bunu bir yere saklar mısın?
You just have to give her a minute to take it all in.
Teklifi sindirmesi için anneme zaman tanı.
It's unusual for us to take payments in cash.
Nakit ödeme almak pek alýþkýn olduðumuz bir durum deðil.
You take this Venezuela deal we're talking, you make it to Barquisimeto, there'll be this lady there in two weeks at this park.
Konuştuğumuz Venezuella anlaşmasını kabul et. Barquisimeto'ya git. İki hafta sonra orada bir hanım olacak şu parkta.
But I take no pleasure in it... in cruelty.
Ama ben bundan zevk almıyorum vahşetten.
Come on, let's just get it, put it in your car, take it over to the satans right now. All right.
- Peki
Or you can take that gun you snatched off my colleague, put it in your mouth.
Meslektaşımdan çaldığın o silahı alıp ağzına da sokabilirsin tabii.
I'll take it, and I'll plunge it in, and I'll just inject it right into the center.
Alıyorum ve saplıyorum. Tam merkeze enjekte ediyorum.
Well, it's my job to take an interest in my students.
Öğrencilerimle ilgilenmek işimin bir parçası.
I would think it puts you in the position of being able to take the case to trial.
Bunun sizi davayı duruşmaya taşıyabilecek konumda olduğunuzu bana düşündürüyor.
And if you're in danger, the time it would take to locate and load could make the difference between life and death.
Tehlikedeyseniz, onu bulup doldururken geçen zaman yaşam ve ölüm arasındaki farkı yaratabilir.
And I'd like to take you up on it, but knowing Dave's timing, he'd arrive then, and I'd never hear the end of it.
Nöbeti sana devretmek isterdim ama Dave'in zamanlamasını düşünürsek sen buradayken gelir ve asla olayın sonunu duyamam.
I guess, in a way, it's also... forced me to take a long look at myself.
Galiba bu bir şekilde kendi hakkımda uzunca düşünmeye zorladı beni.
It would take years for a Humanich to mature enough to handle morally ambiguous situations like combat.
Bir Humanich'in dövüş gibi belirsiz durumların üstesinden gelecek kadar olgunlaşması yıllar alacaktır.
If it's not you or me, it's someone else, and I'm not gonna sit around and have somebody come in and take over our life's work.
Sen veya ben olmasam bile, başka biri olacaktır ve öylece elim kolum bağlı oturup başkasının hayatımızı verdiğimiz işi almasına izlemeyeceğim.
- I'll take it out in the hallway.
- Koridorda konuşacağım.
It's a lotto take in.
Hazmetmesi biraz zor.
So far, it's only been able to take control when it's under threat, but... It's wheedling its way in like a tick.
Şu ana dek sadece tehdit altındayken kontrolü ele geçirebildi ama zamanla daha da ilerliyor.
How long did it take for Mack to get out of quarantine?
- Mack'in karantinadan çıkması ne kadar sürdü?
You know, it's really impressive for Jiaying to take anyone under her wing.
Jiaying'in herhangi birini kanatları altına alması gerçekten etkileyici.
HYDRA will see us coming. Which is why it's critical I take in a small team.
İşte bu yüzden küçük bir ekiple gitmem çok önemli.
I understand that you might not be ready to show it to us yet, but, uh, for a start, would you let Dr. Lin take your blood pressure, your temperature?
Şu an bize göstermeye hazır olmadığını biliyorum ama başlangıç olarak Dr. Lin'in tansiyonuna ve ateşine bakmasına izin verir misin?
When you eat a hoagie and then you do your 18 holes, do you leave your bullshit in the house or take it with you?
Ne zamandır sandviç yiyip ardından 18 deliğin etrafında koşturuyorsun saçmalamayı evde mi bırakıyorsun yoksa dışarıda mı yapıyorsun?
It was stupid and immature, and-and I've replayed it, like, a million times in my head, and I wish... you have no idea how hard I wish I could take it back.
Aptalca ve çocukça bir davranıştı, ve bunu kafamda milyonlarca defa geri sardım, ve keşke... hiç yapmamış olmayı ne kadar isterdim bilemezsin.
They want to take what's in that room, and they want to use it.
O odanın içindekini alıp kullanmak istiyorlar.
take it easy 3777
take it away 239
take it 3226
take it slow 68
take it down 128
take it up 36
take it or leave it 210
take it down a notch 45
take it off 554
take it home 26
take it away 239
take it 3226
take it slow 68
take it down 128
take it up 36
take it or leave it 210
take it down a notch 45
take it off 554
take it home 26
take it from me 172
take it back 224
take it like a man 22
take it outside 56
take it with you 38
take it out 200
take it and go 23
take it all 88
take it easy there 31
take it to him 17
take it back 224
take it like a man 22
take it outside 56
take it with you 38
take it out 200
take it and go 23
take it all 88
take it easy there 31
take it to him 17
take it all off 18
take it easy now 42
take it now 28
take it easy on him 18
ines 33
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
take it easy now 42
take it now 28
take it easy on him 18
ines 33
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
intelligent 217
indiana 185
instant 24
indeed 4544
international 47
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
intelligent 217
indiana 185
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
interpol 81
independence 32
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
interview 123
interpol 81
independence 32
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
interview 123