Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / The paper

The paper перевод на турецкий

10,185 параллельный перевод
Gooch. Enough with the paper aeroplanes.
Anüs, kâğıt uçak atma yeter artık.
And did that change at all after the paper was sold to the Times?
Gazete, Times'a satıldıktan sonra değişti mi peki bu?
Personally, I'm of the opinion... that for the paper to best perform its function... it really needs to stand alone.
Şahsi olarak düşüncem işini daha iyi icra etmesi için gazetenin yalnız çalışması.
Hand the paper to your daughter.
Belgeyi kızına ver.
Here's the paper you requested... nothing too special.
İşte istediğin evraklar özel bir şey yok.
'He remembered a sentence he had read,''in the paper a few days a ago'and didn't understand.'
"Bir kaç gün önce, bir gazetede okuduğu, ve anlamlandıramadığı bir cümle geldi aklına."
- Not to mention the paper.
- Gazeteye vereceği zarar şöyle dursun.
So I read the paper.
Gazeteyi okudum.
Well it must be true, if its in the paper.
- Doğru olmalı. Gazetede yazıyor yani.
Haven't I seen your picture in the paper?
Senin resmini gazetede görmemişmiydim.
Because it has been in the paper, it may well be true.
Belki yazanlar doğrudur.
- Are 80,000. The paper concluded.
- Senin payın 80.000 dolar.
Sign the paper.
Kağıtları imzala.
When I saw your wife's obituary in the paper I knew I had to bring you this.
Gazetede karınızın ölüm ilanını görünce, bunu getirmem gerektiğini düşündüm.
Please replace the paper towels.
Lütfen kâğıt havlu koyun.
( FRANKlE ) D'you see Amy Winehouse in the paper this week?
Bu hafta Amy Winehouse'u gazetelerde gördünüz mü?
Every day there's a new story in the paper.
Hergün gazatede yeni bir hikaye var.
You're off the paper!
Gazetenin dışındasın!
Evan, you're off the paper!
Evan gazetenin dışındasın!
"What menace, Mrs. Pollard?" " Haven't you read the paper?
"Hangi tehdit Bayan Pollard?" " Gazete okumuyor musun sen?
Please just read from the paper.
Lütfen, kâğıtta yazılanları oku.
I read about them in the paper.
Gazetede haberlerini okudum.
And what we see, in case, after case, after case, is that those voluntary codes of conduct are not worth the paper that they're written on.
Gördüğümüz şey, her olay sonrası yaşananların aynısı. Gönüllü olarak verdikleri sözler bunlar mıdır yani?
I, I saw that article about you in the paper.
Gazetede hakkında bir yazı çıkmıştı.
It was the paper clip.
Bu o ataçtı.
It says in the paper that was you.
Gazetede sizin olduğunuz yazıyor.
It was even in the paper.
Gazetelere bile çıktı.
I'm from the paper.
Gazeteden.
Seriously, you didn't see the paper today?
- Sahiden bugünkü gazeteyi görmedin mi?
If you say a word that's not on that piece of paper, I'll kill the dog.
Size kağıt o parça değil bir kelime söylemek, ben köpeği öldüreceğim.
Yeah, I mean, I put it down on paper in two days, but... I mean, this is the book that I've... I've been wanting to write.
Yani iki günde kağıda döktüm ama ne zamandır bu kitabı yazmak istiyordum zaten.
Record-breaking numbers were written down on pieces of paper, taken to the bank, placed in drawers and locked with keys.
Rekor miktarda sayı, sayfalarca kâğıt parçasına yazılıp bankaya götürülüp çekmecelere konuldu ve anahtarlarla kilitlendi.
The same documents that your paper is currently suing for.
Gazetenizin, erişmek için dava açtığı belgeler.
Even if we don't run Sweeney's rulings another paper could find this letters and fuck the story. Agreed.
Sweeney'in kararını yayınlamasak bile başka bir gazete bu mektupları bulup haberi batırabilir.
The filters and paper, an image appears, capturing a moment in time.
Filtreler ve kâğıtla bir görüntü belirir. Zamandaki bir anı yakalar.
Tell him we need to take a picture for the paper.
Ona gazete için fotoğrafa ihtiyacımız olduğunu söyle.
People focus on minutia just to get a paper published, with very little desire to be the first to the next big thing.
İnsanlar sadece gazetede yayınlanan ufak tefek sorunlara odaklanır bir sonraki büyük olayın ilk tanığı olmak için çok da arzulu değillerdir.
- I know. Look, I don't want to make you feel uncomfortable, but I just happen to have looked out the window, and it appeared you were drinking something from a paper bag.
bak, seni rahatsız etmek istemem, fakat camdan bir anda dışarı bakıyordum ve oluverdi işte birşeyler içiyordun kağıt bir şişeden.
The Bartocci wrapping paper makes them look so glamorous.
Bartocci paket kağıdı sayesinde çok büyüleyici görünüyorlar.
Nobody reads the school paper anyhow.
Okul gazetesini okuyan yok zaten.
I must have signed the wrong paper.
Galiba yanlış kağıdı imzalamışım.
I write songs because I'm fucked up in the head ..and I need to put it on paper
Şarkı yazıyorum çünkü kafam allak bullak ve her şeyi kağıda döküp bir şarkı yazdığımda çok daha iyi hissediyorum.
Paper mache blocking dummies for the football team.
Futbol takımı için kuklaları engelleyen aptallar. ( * )
Vietnam, all they had was a pen, a piece of paper, and a 50 % chance that would even reach the States.
Vietnam'da ise, sadece kâğıt ve kalem ile eve dönmek için yüzde elli şansın vardı.
Gabe screwed up the order so you're in charge of picking up more paper plates, cups, kazoos and funny hats.
Gabe siparişi beceremedi. Biraz daha kağıt tabak, bardak, kazoo ve komik şapkalar almaktan sen sorumlusun.
So, I decided to write the story down on paper... as it was, not as John made it.
Bu yüzden hikâyeyi John'un yaptığı gibi değil olduğu gibi kâğıda dökmeye karar verdim.
He wrote it on a lacy purple piece of rice paper that I found crumpled in the trash.
Küçük bir kâğıt parçasına yazdığı şiiri buruşturulmuş olarak çöp tenekesinde buldum.
Th-The piece of paper, it's...
Kağıt parçası işte.
The Dane has driven me. They have toilet paper you want.
Danimarkalı beni tuvalet kağıdıyla doldurdu ve tüm istediğim buydu.
Used to just roll tobacco in paper, then enter the filter, now this vapor bullshit.
Eskiden tütünü sarar, filtresini takardık şimdi ise bu elektronik zırvalar çıktı.
It was late one night in the lab. And I happened to notice a paper clip on the floor inside the air lock portion of Judith's enclosure.
Bir gün geç saatlerde laboratuvardaydım ve yerde bir ataç gördüm,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]