To do перевод на турецкий
460,424 параллельный перевод
Here's what you got to do, bro.
Yapman gereken şu, kardo.
You can't make me do things I don't want to do.
Yapmak istemediğim şeyleri zorla yaptıramazsın.
Well, all we got to do is get her in the same room as Julie and boom... they'll be besties in no time.
Pekala, tek yapmamız gereken, Julie ile bunu aynı yere getirmek ve bom! Bir anda en iyi arkadaş olacaklar.
But, you know, I guess it'll have to do since we're in a time crunch.
Ama zamanımız az olduğu için yapmak zorundayız.
- and then you got to do that.
- ama sen bir anda böyle bir şey yaptın.
All I got to do is just make people laugh?
Tek yapmam gereken insanları güldürmek mi?
I mean, do you have any idea what it's like to be mocked for something that has nothing to do with who you are on the inside?
Demek istediğim, böyle bir şey olduğunda nasıl hissedersiniz biliyor musunuz?
I'm here to do it for you.
Senin yerine yapmaya geldim.
We need to get the wand back before we go up against her, and when we do, we're going to do this together.
Ona karşı koymadan evvel asaya ihtiyacımız var ve bunu yaptığımızda da birlikte yapacağız.
We have plenty to do to keep us busy.
Oturmayız zaten. Meşgul olacağımız onca iş var elimizde.
Well, what am I supposed to do about any of this?
Bu konuda benim bir şey mi yapmam gerekiyor?
I've got work to do.
Yapacak işlerim var.
Because you have nothing better to do.
Çünkü yapacak daha iyi bir işin yok.
I've got lots of important work to do back at my chambers.
Salonlarımda yapmam gereken bir ton önemli işim var.
See, I'm stronger than my sister, and I came down here to do one thing... kill you.
Gördün ya, ben ablamdan daha kuvvetliyim. Buraya gelmemin tek sebebi de seni öldürmek.
What are you going to do with all of this?
Tüm bunları ne yapacaksın?
Okay, Dad, I know that technically we're all royalty or whatever, but unless you want to do a destination wedding at your castle in the Enchanted Forest or, like, Excalibur in Vegas, I don't think
Tamam, baba. Teknik olarak kraliyetten falan olduğumuzun farkındayım ama Büyülü Orman'daki kalenizde, ya da Vegas'taki Excalibur'da yapmayı düşünmüyorsak istediğin şeyi bulacağımızı pek sanmıyorum.
- No, this has nothing to do with Hook.
- Hayır, bunun Kanca'yla bir ilgisi yok.
We want to do this when it's right... not out of fear and not because we think we might die, but because we all know it's the right time.
Bunu doğru vakitte yapmak istiyoruz. Korktuğumuz ya da öleceğimizi düşündüğümüz için değil doğru vaktin geldiğini hepimiz bildiğimiz için.
I don't know what to do.
Ne yapacağımı bilmiyorum.
Baby, I'm gonna ask you to do something for me that goes against every fiber of your being.
Bebeğim, sana soracağım Benim için bir şey yapmak Varlığınızın her lifi.
It took some spine to do what your wife did today.
Karınızın bugün yaptığı şeyi yapmak biraz dikine kaldı.
I just have something here I have to do.
Burada yapmam gereken bir şey vardı.
That's all you have to do.
Tek yapman gereken bu.
Well, what do you have it programmed to do now?
Şu an ne yapması için programladın?
Well, it probably has something to do with the tenuous relationship that Buddhists have with Nepal's mostly Hindu government.
Budistlerin Nepal'in Hindu ağırlıklı hükümetiyle anlaşamıyor olmasından olabilir.
I think you got to do better than that, actually.
Bence bundan daha iyisini yapmanız gerekiyor.
I mean, do you really think I would sell my legacy for $ 30 to some greasy pawnshop owner?
Gerçekten mirasımı 30 dolara yağlı bir dükkan sahibine satacağımı düşünüyor musun?
Do you want to talk about hair?
Saç hakkında konuşmak ister misin?
I'm just gonna have to pilot this teenage girl robot myself, like any good uncle would do.
Ben, her iyi amcanın yapacağı gibi, bu robotu kendim kullanacağım.
Do you want people to think I'm the biggest tool in the world?
İnsanların, benim dünyadaki en büyük salak olduğumu mu düşünmelerini istiyorsun?
Do you have anything cool to show me?
Bana gösterebileceğin havalı bir şeyin var mı?
I swear to God I'm not gonna do any more hilarious bits.
Vallaha bir daha şamatalı şeyler yapmayacağım.
So, if one of you'd be kind enough to watch her for a minute, I'll do what I intended and go and take care of this.
Ona bir dakikalığına göz kulak olacaksanız, düşündüğüm gibi icabına bakabilirim.
Why do you have to be better than everyone else?
Niye diğer herkesten daha iyi olmak zorundasın?
Creating one of the most powerful spells ever to exist, one that will allow me to travel back in time. And where exactly do you plan on going with this time-travel spell? Ah.
Zamanda geriye gitmemi sağlayacak olan gelmiş geçmiş en güçlü büyüyü icat etmek.
Because now that she has dark Fairy dust, there's nothing we can do to stop her.
Bir de şimdi elinde siyah Peri tozu var onu durdurmamız artık imkansız.
Do you actually think I would give up my magic to save you?
Sırf seni kurtarmak için sihrimden vazgeçeceğimi cidden düşündün mü?
Do you want to give me a hand?
Yardım etmek ister misin?
- Do you want me to guess yours? - It's Chrissy.
- Seninkini tahmin etmemi ister misin?
Do you want to come to mine tomorrow night?
Yarın akşam benim eve gelmek ister misin?
Agent Palmer, know that we will do everything we can to find Mr. Leo Getz.
Ajan Palmer, yapabileceğimiz her şeyi yapacağımızın farkındayız. Bay Leo Getz'i bulmak için.
- What do you want to talk...
- Ne konuşmak istiyorsun...
- What do you want to talk about?
- Ne hakkında konuşmak istiyorsun?
What do you want to know?
Ne bilmek istiyorsun?
Do you like to go solo?
Yalnız gitmektan hoşlanıyor musun?
Well, you'll have to make do.
Bununla idare edeceksin.
Do you still have full access to the police department?
Polis merkezine hâlâ tam erişimin var mı?
This isn't gonna do much to settle the locals.
Yerel halkın sakinleşmesine yetmeyecek.
Do you know what happens to those who fail to reach enlightenment?
Aydınlanmayı başaramayanlara ne olur biliyor musunuz?
- In the beginning, I thought it was important, that it could hopefully even bring my wife back to me, but no matter what I do, nothing gets better.
Başlarda önemli olduğunu ve bir gün karımı bana getireceğini umuyordum.
to do it 22
to do this 76
to do what 364
to do the right thing 23
to do that 107
doesn't exist 45
does not exist 16
doctor 15416
dona 16
dome 38
to do this 76
to do what 364
to do the right thing 23
to do that 107
doesn't exist 45
does not exist 16
doctor 15416
dona 16
dome 38
do you 11143
done 2605
don't play games 34
douche 115
don't be silly 1150
do you understand me 803
do you understand english 18
dora 161
donna 2585
down 3353
done 2605
don't play games 34
douche 115
don't be silly 1150
do you understand me 803
do you understand english 18
dora 161
donna 2585
down 3353