Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ A ] / Ama ben istemiyorum

Ama ben istemiyorum перевод на английский

1,229 параллельный перевод
- Ama ben istemiyorum...
- I don't want to be...
... ama ben istemiyorum.
But I don't want to.
Ama ben istemiyorum.
But I don't want this to be.
Bunu bir sürü insan bunu sevebilir ama ben istemiyorum.
A lot of people like that, it's too much.
Ama ben istemiyorum.
But I don't want to.
- Ama ben istemiyorum.
- And I don't.
Ben de bunu istiyorum. Ama ben istemiyorum.
I wish God would rip that tongue out of your mouth... so you would stop spewing your sick, vile...
Ama ben istemiyorum.
I don't want to go.
Üzgünüm. Bu tuhaf, karışık evrende ölmek istiyor olabilirsin, ama ben istemiyorum.
Brother, maybe you want to die in this crazy, mixed up universe, but I don't.
- Ama ben istemiyorum.
But I don't want to.
Ama ben başkan olmak istemiyorum.
But I don't want to be President.
Ben de işin içindeydim ama istemiyorum...
I was part of it, but I don't wanna be because...
Ama ben kıç tekmelemek istemiyorum.
But I don't wanna kick the other kid's butt.
Ama ben, geçmesini istemiyorum.
I don'twant itto go away.
- Ama ben oğluyum. Karışmak istemiyorum.
I want no part of it.
Bu pek bilinsin istemiyorum ama ben bazen iyi bir dinleyici olabilirim.
I don't really want this to get out around campus... but I can actually be a pretty good listener every once in a while.
Ama ben derim ki, ben sorun istemiyorum, yani... size dürüst davranacağım ve hiç bir nedeninizi olamayacak...
But I'm in no mood for it, so I'm gonna treat you so fair and square you're not gonna have one human reason...
Ben Carlos gibi olmak istemiyorum, ama malzemelerim 1972'de RadioShack'ten alınmış gibi.
I don't want to be like Carlos, but I notice my stuff looks like you can get it from RadioShack in 1972.
Ama gerçek şu ki... Ben bunu hiç de istemiyorum Dawson.
But the truth is I don't want that at all, Dawson.
Bu yüzden insanlar kitaplar yazıyorlar, dinleri kuruyorlar, çareler buluyorlar, başkanlığa aday oluyorlar, ama ben, ben muhteşem bir adam olmak istemiyorum.
Yeah, that's why people write books, start religions, find cures, run for president. But me? I don't wanna be a great man.
Stan ve Kyle beni kendi dünyama götürmeye gelmişler ama ben dönmek istemiyorum!
- Oh, no! Stan and Kyle have come to take me back to my world. - I don't want to go back.
Tam olarak nedenini bilemiyorum, ama... herkes evden haber almanın mutluluğunu yaşarken, ben bu şeyin parçası olmak istemiyorum.
When he forms an opinion about something, nothing can change his mind. Fine. Excuse me if I can't feel terribly sorry for you.
Sadece ben tehlikede olsam koruma tutmazdım ama küçük hanıma zarar gelmesini istemiyorum.
I wouldn't hire a bodyguard if I were the only one in danger but I want to avoid anything happening to her.
Ama ben süt istemiyorum, Seylan çayı istiyorum.
I do not want milk, I Ceylon tea.
Ama ben kafamı kullanmak istemiyorum!
But I don't wanna use my head!
- Evet ama ben kızarmak istemiyorum.
- I don't wanna get frakuIated.
Ben hazinenin kalmasını istiyorum ama dostumu da kaybetmek istemiyorum.
I want the money, but not to lose a friend.
Ama ben senin yaşamını istemiyorum.
But I don't want your life.
Ama ben bir savaşçı istemiyorum.
But I don't want a fighter.
Ama efendim, ben gitmek istemiyorum.
But, Sir, I don't wish to leave.
Tamam. Bu aptalcaydı... ama ben asla boşanma gibi bir felaket yaşamak istemiyorum.
That was stupid... but I think my point about divorce is still very valid.
Pekala, anne.Benimle uğraşmana aldırmıyorum ama Bay Roger Hamley ben iyi hissetmiyorken bana çok nazik davrandı ve onun kötülenmesini duymak istemiyorum.
Well, Mama. I don't mind your abusing me, but Mr Roger Hamley has been very kind to me when I've not been well, and I won't hear him disparaged.
Ben de diğer insanlar gibi ölümden fazla konuşmak istemiyorum ama insan önüne bakmalı.
I don't want to talk about death any more than anyone else, but one has to look forward to the consequences.
Sizi bilemem çocuklar ama ben bunu bir daha yapmak istemiyorum.
Gee, I don't know about you guys, but I don't ever wanna do that again
- Ben de bunu hiç istemiyorum ama bilmesi gerekiyor.
- Well, no one's less happy about the idea than I am but he needs to know...
Ama sadece eski kız ve erkek arkadaşlar sohbeti daha açılmadı ve ben de şey görünmek istemiyorum- -
Um, it's just that the ex-girlfriend-boyfriend discussion hasn't come up... and I don't... I don't want to seem, uh...
Ama ben ölmek istemiyorum.
But I don't want to die.
Ama ben bunun bir parçası olmak istemiyorum.
I just don't want to be a part of it.
Ben çok şey istemiyorum. Ama halı mağazası Eddie'nin bir zenci gibi çalışmasına yol açıyor. O yüzden yılda sadece altı yedi kez tatil yapabiliyoruz.
I don't ask for much, but the Carpet Warehouse keeps Eddie working like a black, so we can only manage six or seven times a year.
Ama ben o işlerden birini istemiyorum. Ben eğlenceli bir iş istiyorum.
But I don't want one of those jobs.
Evet, ama... ben pay olmak istemiyorum!
Yes, but... I don't want to be a pie!
İmparator muharebeler istiyor, ama ben askerlerimi kurban etmek istemiyorum.
The emperor wants battles, and I don't want to sacrifice my best fighters
Seni incitmek istemiyorum, ama ben iyiyim.
I don't want to hurt you but I'll be Ok.
Kafanın içinden ne gibi pis şeyler geçtiğini de biliyorum. Ama ben seni tanırım. Ama bilmek istemiyorum.
And considering what I know about you and the outrageousness of what's inside of your head, whatever stinking thoughts you're having, which I don't want to know'cause they're so disgusting!
Ama ben gitmek istemiyorum.
But I don't want to go.
Ama ben kaçmak istemiyorum.
But I don't want to run away.
Ben istemiyorum ama.
I don't want to.
Ama ben onların bizi rahatsız etmelerini istemiyorum.
I don't want them to disturb us.
Ama, eğer ben bunu yapmazsam, senin suratını görmek istemiyorum.
Now, if I don't, I don't want to see your face.
Heyecanlanmanı istemiyorum ama, ben yemek pişirmeye gidiyorum.
Now I don't want you to get unduely excited, but I'm off to cook.
Ben seni burada istemiyorum ama onlar istiyor.
I don't want you here, but they do.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]