Belki birazcık перевод на английский
497 параллельный перевод
Belki birazcık dinlenirsem -
Maybe if — if I rest up a bit —
Kabul ediyorum, belki birazcık fevri bir hareket.
I'll admit, maybe a wee bit impulsive.
Adam belki birazcık kaçık... tıpkı ressamlar, ya da besteciler gibi... ya da şu Washington'daki politikacılar gibi.
But maybe he's only a little crazy. Like painters or composers or some of those men in Washington.
Belki birazcık köşelerden.
Maybe just a little around the edges.
Belki birazcık.
Maybe just a little.
Belki birazcık.
Well, maybe just a little.
Belki birazcık olabilir.
Perhaps he does, a little bit.
Alışılmadık olduğunu kabul ediyorum, belki birazcık gelişmiş...
I admit it unusual, maybe a bit advanced.
Belki birazcık.
Oh, maybe just a little one.
Belki birazcık...
Just a bit, to see.
Belki birazcık.
Maybe just a little bit.
Belki birazcık motivasyon iyi gelir.
Perhaps you need a little more motivation.
Şey, belki birazcık.
Well, maybe just a little bit.
Şey, belki birazcık.
Well, Maybe I did, just a little
Belki birazcık.
Well, perhaps a little.
Belki birazcık sohbet ederiz.
Maybe we could have a little participation here.
Belki birazcık düzeriz!
Maybe just fuck you a little.
Belki birazcık sola. Evet.
Maybe just a little to the left.
Belki birazcık daha büyük olsaydın anlardın.
Well, maybe if you were a little bit older, you could understand.
Belki... belki birazcık soft caz.
Maybe, uh... maybe a little soft jazz.
Yani, belki birazcık.
Well, maybe a little.
Pekâlâ, belki birazcık gerçeği gizledim.
Well, maybe I dissemble a little.
Şey, belki birazcık.
Well, maybe just a little.
Belki birazcık eski olabilir.
Uh, might be a little old.
Belki birazcık görüyorsundur.
- Right. Maybe you see him a little bit.
- Belki birazcık.
Maybe a little.
Belki birazcık daha bekleyebilirler.
Perhaps they could wait a little longer?
Belki o birazcık daha fazla çekiyordur.
But maybe a tiny, little bit more in her, oui?
Belki de kendine birazcık zarar verip biraz dikkat çekmek istemiştir.
Maybe he just wanted to hurt himself to attract some attention.
Evet, belki olabilir, birazcık viski?
Yes, maybe perhaps a little whiskey, huh?
Belki beni de birazcık severdi.
Maybe he loved me a little, too.
Birazcık ılık belki.
A little warm, perhaps.
Belki Clara ve ben geri dönerken istasyonda oturup, dört saati boşuna harcamak yerine Paris'i birazcık görebiliriz.
Perhaps Clara and I could see a little of bit of Paris on our way back, instead of spending four hours sitting in the station.
Belki aşk onu birazcık kadınsı yapabilir.
Maybe love would make her a little more feminine
Belki beni öpersen, birazcık.
Maybe if you kissed me, just a little. Hmm?
Onu seveceksiniz. Birazcık utangaç belki. Ama gerçek bir aristokrat.
A little shy, perhaps, but a real aristocrat.
Birazcık zekanız olursa belki birgün yaşamınız kurtulur.
There's a little piece of intelligence that might save your life sometime.
- Belki de birazcık...?
- And maybe there'd be a little...?
- Belki az birazcık olabilir.
- Maybe just a little.
Sanki kendi oğlumuzmuş gibi başarılarından gurur duyarak hiç aklına geliyor muyuz diye merak ederek ve belki de ufkunu birazcık bizim genişlettiğimizi varsayarak ufkunun nasıl genişlediğini hiç hatırlamasa bile izliyordum.
wondering'if he ever thought of us, and hopin'that maybe we'd broadened his horizons a little, even if he couldn't remember just how they got broadened.
Belki ilk başta, birazcık.
Maybe at first, a little.
Belki bundan da birazcık istersin?
Some of this maybe?
Her şeye rağmen, belki de Q'nun içinde birazcık insanlık kalıntısı vardır.
Perhaps there's a residue of humanity in Q after all.
Şimdi, bugün burada, bir boşanmaya şahit olmak için buradayız belki de birazcık fazla genç evlenmiş genç bir çiftin ne yaptıklarını bile tam anlamadan önce ve sonra korkunç bir hata yaptıklarının farkına varan, bir çift.
So we're here today to celebrate the divorce... of a young couple who probably got married a little too young, before they really knew what they were doing, and then realized they'd made a horrible mistake.
Belki bunu birazcık düşünmeliyiz.
Maybe we should consider this for a second.
Belki onun uydurduğu bir peri masalı ancak bu masal, geçmiş birazcık farklı olsaydı... her birimiz nasıl değişik biri olup çıkardık diye beni düşündürmeye başlattı.
Maybe it's a fairy tale he made up but it started me thinking... how... how each of us might have turned out if history had been just a little different.
Biliyor musun, kendimi birazcık yıpranmış hissediyorum ve belki sohbet edebileceğimizi düşündüm.
I'm feeling a little less frazzled... and I thought maybe we might chat.
Belki gerçekleri birazcık saptırma vakti gelmiştir.
Perhaps it's time to start bending the truth a little.
Belki de birazcık estetik ihtyiçları için... gönüllü olabilirsiniz.
Perhaps you would be willing to accommodate his aesthetic needs.
Belki, Reggie'nin, annen hakkında, birazcık konuşma zamanıdır.
Maybe it's time for Reggie to talk about your mama a little bit.
Belki de birazcık mayoneze ihtiyacı vardır.
Maybe it needs a little mayonnaise to get going.
birazcık 224
birazcık daha 63
belki 3654
belki de 1259
belki bir gün 64
belki de öyle 45
belki daha sonra 97
belkide 50
belki sen 32
belki değil 57
birazcık daha 63
belki 3654
belki de 1259
belki bir gün 64
belki de öyle 45
belki daha sonra 97
belkide 50
belki sen 32
belki değil 57
belki mi 36
belki sonra 108
belki de hayır 17
belki biraz 51
belki başka zaman 69
belki ben 27
belki bir dahaki sefere 27
belki bu 38
belki de ben 23
belki biz 32
belki sonra 108
belki de hayır 17
belki biraz 51
belki başka zaman 69
belki ben 27
belki bir dahaki sefere 27
belki bu 38
belki de ben 23
belki biz 32