Ben de senin перевод на английский
8,409 параллельный перевод
Ben de senin diğer yanını göreceğim.
I'll get to see another side of you.
"Burası Fransa değil ve ben de senin gibi aptal değilim, Mary." dedi.
"This isn't France and I am not a fool like you, Mary."
Komik olan şu ki ben de senin katılacağını bilmiyordum, Holly.
Funny, i wasn't expecting you either, holly.
Bak ben de senin gibi veterinerim Bak ben de senin gibi eski askerim... onun kocasının acı cekmesinden ve devletten yardım almamasından nefret ediyorum. Ülkeyi korumak için yaşamını ortaya koydu.
Look, I'm a vet, like you and you, and I hate seeing her husband suffer the way he is without any help from the government he put his life on the line to protect.
Ben de senin kadar sinirliyim ama bunu unutmak zorundayız.
I'm as upset about this as you are, but this one, we've got to let go.
Bir zamanlar ben de senin gibiydim.
You know... I was like you once.
İnan bana, bunu ben de senin kadar istiyorum.
Uh, look, I want this as much as you do, believe me.
- Ben de senin kadar biliyorum, Simon.
I know as much as you, Simon.
- Öldürmedim. Ben de senin kadar...
And I am just as devastated...
Ben de senin yaptığını yapacağım, tamam mı?
I'm just gonna follow your lead, okay?
Aynı iyiliği ben de senin için yapmak isterim.
I'd like to return the favor.
Ben de senin için her şeyi yaparım güvercinim.
I would do anything for you, dove.
Gün gelecek ben de senin götünü kurtaracağım.
One of these days, I'm gonna save your arse.
Ben de senin gibiyim.
I am like you.
Aslında, işin doğrusu muhtemelen ben de senin gibi zaman kazandım.
You know, the truth of the matter is, I'm probably on borrowed time just like you.
Ben de senin için deniyorum.
I'm trying to be there for you.
Ben de senin şu anda ne dediğini anlamıyorum Janet.
Well, I'm not real sure what you're saying right now, Janet.
Çünkü sen kocamsın ve ben de senin karınım.
Because you're my husband, and I'm your wife. And you better get used to it.
- Ben de senin için endişeleniyorum.
I'm worried about you.
Ben de senin işini nasıl yaptığını anlamıyorum.
I don't know how you do what you do.
Ben de senin gelmeni istiyorum.
I want you to come too. I will.
Şehrime saldırırsan ben de senin kafanda dans ederim.
You attack my town, I dance on your head.
Bu aleti bulmak için ben de senin kadar istekliyim.
I'm as keen to find this device as you are.
Ben de senin gibi geleceğimden emin değildim M.K.
I was like you, M.K. Uncertain of my future.
Belki ben de senin aradığın şeye sahip değildim.
And it's okay, maybe I just don't do it for you.
Sadece sen de ben de biliyoruz ki benim senin yasa dışı aktivitelerin üzerine olan bilgim seni kolaylıkla barodan attırabilir.
I would just say that you and I both know my knowledge of your extracurricular activities could get you disbarred.
Bak, senin kadar ben de seni babandan ayırma fikrinden hoşlanmıyorum.
Look, I don't like the idea of being away from your dad any more than you do.
Ya senin gördüğünü ben de görüyorum ya da biri içkilere LSD kattı.
Either I'm seeing what you're seeing, or somebody spiked the punch bowl with LSD.
Annenle ben seni Berlin'de özlüyoruz ve senin tıp eğitimle birlikte, belki sen...
Your mother and I miss having you in Berlin, and with your medical training, you might...
- Annene güvenmediğini biliyorum. Ama ben güveniyorum, senin de bana güvenmeni istiyorum.
I know you don't trust her, but I do, so I need you to trust me.
Fotoğraf çekmene bayılıyorum ama ben senin de fotoğrafta olmanı istiyorum.
I love that you love taking pictures, but I want you to be in the picture, okay?
Ben de karına ve kızına senin benden bile aşağılık biri olduğunu söylerim.
And I'll tell your wife and daughter how you're an even bigger scumbag than I am.
Ben de Oscar'ı senin şu jakuziyi test ettiğin yere götürür jakuziyi test ettirir diyordum.
So I thought I would take Oscar jacuzzi shopping at that place that lets you test drive the jacuzzi.
Ben de serverlarına girebilmek için senin şu hackerlık araçlarından bazılarını kullandım.
So I used some of your hacking tools to break into their servers.
Ben ailem değilim John tıpkı senin de ailen olmadığı gibi.
I'm not my family, John, as you are not yours.
Ben de o yüzden buralarda senin kapağı darbe olmaz düz sarılmış.
I also plain-wrapped it so I wouldn't blow your cover around here.
Ben de tam Nicki'ye senin ne kadar mutlu olduğundan bahsediyordum.
Well, I was just in the middle of telling Nicki how great everything's going for you.
Ona senin kadar ben de yalan söyledim.
I lied to him as much as you did.
Eğer onlar yanımda olmasaydı,... tıpkı senin durduğun yerde ben de olurdum.
If they hadn't been, I'd be you standing there now, just like you.
Wynn, o parayı ben de en az senin kadar istiyorum.
Wynn, I want that money as much as you do.
Ben de şimdiye kadar senin hiçbir filmini izlemedim.
I um... I haven't seen any of your pictures.
Biliyorsun, ben de en az senin kadar Trayvis'e inanmak istedim.
You know, I wanted to believe in Trayvis as much as you did.
- Ben de bir zamanlar senin gibiydim.
I was like you once.
Muhtemelen oraya elemeler için gelen senin gibi 2 bin tane kız vardır. Hepsi de'Ben Shirley'im ve çok ünlü olacağım'diyordur.
There's probably, like, 2,000 little girls just like you going to those auditions, thinking, "I'm Shirley, and I'm gonna be famous."
Ben de şunu bilmeni istiyorum. Senin gibi dal taşak ortada görüntülerini tüm dünyanın seyrettiği intihar eden eski iş arkadaşına karısını becertmiş bir adamın benim tarafımda olduğunu bilmek nasıl güven veriyor bilemezsin.
And I want you to know it's very reassuring knowing that you're on my side, a man like you whose ass and balls are on display for all the world to see along with his wife being fucked
Bak, ben de bu ilişkiye senin kadar kendimi adadım, Noah.
Look, I am just as committed to this relationship as you are, Noah!
Senin hep bana baktığın gibi ben de sana bakardım o zaman.
Then I had taken care of you like you always taken care of me.
Senin gittiğin gece burada kaldı Norman'a yardım etmek için, ben de yemeğe götürmek istedim.
Well, she, uh, she stayed over here the night that you were gone to help with Norman, and I just... I... I wanted to take her to dinner.
Senin gibi ben de o çocukların öldüğünü gördüm.
I saw those kids dead, just like you did.
Ben de Carlos'a senin için aynı şeyleri söyledim.
I used the same line with Carlos about you.
Ben de en az senin kadar bu işin sonuca bağlanmasını istiyorum.
I want this resolved just as much as you do.
ben de seninkini 17
ben de seninle geliyorum 74
ben de seninle geleyim 42
ben de seninle geleceğim 27
ben de seni seviyorum 508
ben de seni özledim 83
ben de seni 212
ben de memnun oldum 71
ben de 4552
ben de istiyorum 74
ben de seninle geliyorum 74
ben de seninle geleyim 42
ben de seninle geleceğim 27
ben de seni seviyorum 508
ben de seni özledim 83
ben de seni 212
ben de memnun oldum 71
ben de 4552
ben de istiyorum 74
ben de öyle 1115
ben de gidiyorum 77
ben de bilmiyorum 136
ben de üzgünüm 58
ben de biliyorum 56
ben de geliyorum 183
ben de istemiyorum 51
ben de öyle düşünüyorum 92
ben de varım 59
ben de dedim ki 91
ben de gidiyorum 77
ben de bilmiyorum 136
ben de üzgünüm 58
ben de biliyorum 56
ben de geliyorum 183
ben de istemiyorum 51
ben de öyle düşünüyorum 92
ben de varım 59
ben de dedim ki 91