Bir iki перевод на английский
62,030 параллельный перевод
İçeride her ne olduysa ona bir iki dakika izin ver.
Whatever happened in there... just give her a minute.
Diyeceğim şu ki ifadenizin yazılacağı sıralarda ben de bir iki kalem oynatsam güzel olurdu.
I suppose what I'm asking is once the time comes to submit that affidavit, I'd so love to help you write it.
- Normalde haklısınız derdim ancak bu vakada olası sıra dışı bir iki faktör var.
- Ordinarily I'd agree, but there are potentially a couple of unusual factors here.
Yapma Elise, sadece bir iki muma üfledim.
Oh, I blew a few candles out. Get a life, Elise.
Adımızı haritaya yazdırır, yerelde bir iki ay zekice briçimizi oynarsak altı hanelere kadar sponsorluk fırsatlarından bahsediyorum.
We get ourselves on the map, bridge wise locally in the next few months and I'm talking sponsorship opportunities bordering on six figures.
Bir iki hafta burada olurum diye düşündüm de motel epey pahalı olmaya başladı.
I just... I thought I would be here maybe a week or two, you know.
Bir iki gün sürer.
It'll take a day or two.
Burada ölmeyenler bir iki güne Port Royal'de ipi boylayacak.
The ones of us they don't get down here, we're just gonna swing in Port Royal in a few days.
Yarım saat son hız giden iki tren için çok uzun bir süre değil mi?
Thirty minutes seems like an awfully long time for two trains going full speed, huh?
Bir, iki, üç.
One, two, three.
İki yılda bir arkadaşlarımı bırakıp giderim.
I leave friends behind every two years.
Bir, iki.
One, two...
Beş, dört, üç, iki, bir!
Five, four, three, two, one!
Neyse ki, bir taşla iki kuş vurmanın bir yolunu buldum.
Thankfully, I found a way to kill two birds with one stone.
Mezar taşına bir boksör resmi yaptırmış ve boksörün altına sadece iki kelime yazdırmış :
On his tombstone, he has engraved the picture of a boxer... and beneath the boxer, two simple words :
İki ayağımızı yine bir pabuca sokacağımıza bu seferlik azıcık ağırdan alalım.
Rather than rush off after it again... maybe let's just do this a while longer.
Üç, iki, bir de sakinleştirici!
Calming down in three, two, one!
Bir de Rick Daryl buraya dönerse iki gün sonra olur, iki ay sonra olur hatta iki sene sonra olur bu konudaki hükmümüz zaman aşımına uğramayacaktır, bilin.
And, Rick... if Daryl does turn up here two days from now, two months from now... hell, two years from now, just know there's no statute of limitations on this.
Bir-iki gün sonra gitsek de sorun olmaz.
If we go another day, another one after that, it's fine.
Bir saat içinde haracın iki katını getiririz.
We'll get you twice the tribute in an hour.
Peki, size iyi eğlenceler fakat Morty ve ben bir Leydi Kuyrukluyıldız, bir Hafifmetro Adam iki geri zekalı, ve bir Tam Timsah ile buluşacağız, bir saat içinde.
Well, have fun with that, but Morty and I have to meet a Lady Comet, a Monorail Man, Two Assholes, and a Full Alligator in like an hour.
Bir, iki.
Okay.
İki gözünde de hâlâ bir şey yok.
Still nothing in either eye?
İki otçu ve bir köpek.
Two stoners and a dog.
.. iki haftamı isimsiz bir şekilde bu siktiğimin adasında yalpalayarak harcadım.
I spent two weeks careening on this shit island with no name.
Üretrayı iki yerden yırtabilecek bir tutku hayal bile edemiyorum.
I just can't imagine the passion it would take to shatter a urethra in two places.
Yanına taşınalı iki dakika olmadan bir nevi fahişe olmaya mı karar verdi?
She's been under your roof for two minutes and now she's some sort of prostitute?
Bir, iki, üç....
One, two, three....
- En az bir veya iki bayan.
- At least one or two.
İki kardeş, bir trafik kazası. Başka bir eyalette ölen bir adam.
Two brothers, a traffic skirmish, a dead man in another county.
Bir, iki, üç.
One, two, three, go.
Üç, iki, bir, kaldırın.
Three, two, one, lift.
İki iş düşündüğünde şaşırtıcı şekilde benzer, asla tekrar kullanmayacağın şeyleri koyacak bir yer.
The two businesses are surprisingly similar when you think about it, a place to put the things you'll never use again.
İki tarzı olan bir seri katil?
And your theory is what? A serial killer with two mos?
Ve bunlardan iki tane alman gerek. Her sekiz saatte bir.
And you need to take two of these every eight hours.
İki kişinin öldüğü doğrulandı. Bir çok kişi de yaralandı.
There are two confirmed dead and many more wounded, according to initial reports.
Sadece iki kişinin ölmesi bir mucize.
It's a miracle there were only two people killed.
Bir patates, iki patates.
One potato, two potato.
Saldırganın elinde iki rehine var. Küçük bir kız ve İspanyol kadın.
The shooter's got two hostages- - a young girl and a Hispanic woman.
Ayrıca, bir günde iki kez dışarıdaki kalabalıkla karşılaşmak istemiyorum.
- No. Plus, I don't want to face that mob out there twice in one day.
Brett, yayına giriyorsun. Üç, iki, bir.
Okay, Brett, you're on in three, two... one.
O zaman bir, iki... Üç. Doğruca.
So that's one, two, three... straight up.
Bir, iki, üç, kalk!
One, two, three, up!
Eski karım bir dediğimi iki etmiyor ve Jackson bana nacho getiriyor.
I got my ex-wife waiting on me hand and foot. And Jackson's bringing me nachos.
Ve iki hafta sonra tam tersi bir kıyı şehrinde bir otel odasında uyandım.
And I wake up two weeks later in a hotel room in Perth on the opposite fucking coast.
Aslında tek diye bir şey yok, Ama Melbourne'da Kevin soyadında iki kişi var.
Well, apparently, there's not one, but two missing Kevins in the Melbourne area.
İstihbaratımıza bakılırsa, iki saate kalmadan izinsiz bir nükleer savaş başlatacak.
And based on our intel, in, well, just under two hours he's gonna start an unsanctioned nuclear war.
Test, bir, iki, üç.
Testing, one, two, three.
- Başkan Bey Ukraynalı bölücüler görünüşe göre nükleer bir denizaltını ele geçirmişler ve iki saat içinde ateşleme yapabilirler.
- Mr. President, it appears Ukrainian separatists have taken control of an armed nuclear submarine, and they'll have launch capability within two hours.
Onu bulmak için iki okyanus ve bir kıta kat edecek kadar cesurdu sayısız düşmanla dövüşecek kadar cesur, ama sonunda korkudan titrerdi.
Brave enough to cross two oceans and a continent to find her, to fight countless enemies, and yet in the end, he was terrified.
- Bir, iki, üç, dört. - Al, sayma, dört deme neler çevirdiğini biliyorum.
- Al, don't count, don't say four,'cause I'm gonna be on you.
bir iki üç 38
ikinci 72
ikın 61
ıkın 30
ikimiz 71
ikizler 58
ikiniz 72
iki gün sonra 30
iki tane 162
iki dakika 132
ikinci 72
ikın 61
ıkın 30
ikimiz 71
ikizler 58
ikiniz 72
iki gün sonra 30
iki tane 162
iki dakika 132
iki hafta sonra 31
ikimizde 16
ikincisi 419
iki kez 99
ikinizde 56
iki kere 86
iki saat 66
ikimize 16
iki kart 16
ikiniz de 254
ikimizde 16
ikincisi 419
iki kez 99
ikinizde 56
iki kere 86
iki saat 66
ikimize 16
iki kart 16
ikiniz de 254
ikimiz mi 17
ikimiz birlikte 20
iki bira 67
ikili 30
iki gün 84
ikimiz de 70
ikinci kat 64
ikinci katta 29
ikinci olarak 82
iki mi 107
ikimiz birlikte 20
iki bira 67
ikili 30
iki gün 84
ikimiz de 70
ikinci kat 64
ikinci katta 29
ikinci olarak 82
iki mi 107