Bir şey olduğu yok перевод на английский
448 параллельный перевод
Bir şey olduğu yok.
Nothing's happened.
Bir şey olduğu yok.
Mmm, no. No.
Sen git yat. Bir şey olduğu yok.
You go to bed.
- Bir şey olduğu yok baba.
- Nothing, Papa.
Daha öyle bir şey olduğu yok.
It hasn't happened yet.
Burada bir şey olduğu yok.
There's nothing doing here.
Haysiyetim üzerine yemin ederim ki bir şey olduğu yok.
I swear to you on our family name, nothing's wrong.
Bir şey olduğu yok, Yorgunum, hepsi bu.
Nothing's got in to me, I'm just beat. That's all.
- Hayır, hayır bir şey olduğu yok.
No, no, nothing happened to me.
Sana söyledim, bir şey olduğu yok.
I told you, nothing's going on!
Bir şey olduğu yok.
Nothing
Bir şey olduğu yok.
Nothing at all.
İhtiyara bir şey olduğu yok.
Nothing happened to the old one.
Pek bir şey olduğu yok.
There's not much happening.
Bir şey olduğu yok.
There's nothing going on.
Bir şey olduğu yok.
Nothing's happening.
- Bir şey olduğu yok.
- Nothing.
- Gabriel, bir şey olduğu yok.
- Gabriel, nothing happened.
Pek bir şey olduğu yok.
There's nothing much going on.
Ama bir şey olduğu yok.
But there isn't anything going on.
Bir şey olduğu yok.
Nothin's happening.
Hâlâ farklı bir şey olduğu yok!
And still nothing will happen!
Bir şey olduğu yok.
Oh, there's nothing wrong. What is the matter with you?
- Dolores, bir şey olduğu yok.
- Dolores, nothing is happening.
- Bir şey olduğu yok.
Nope, not a thing.
Bir şey olduğu yok.
He's not doing anything.
Sana bir milyon dolar verdim, alt tarafı rüşvet verecektin, ama bir şey olduğu yok.
Now, I give you $ 1,000,000 to make a simple payoff and nothin'happens.
Bir şey olduğu yok.
It's cool.
- Damak zevkime bir şey olduğu yok!
- My taste is fine!
- Bir şey olduğu yok.
- Nothing's going on.
- Bir şey olduğu yok!
- lt's nothing!
Biz iş olsun diye gelmişiz. Burada ilgi çekici bir tartışma illüzyonu yaratacaktık, ama bir şey olduğu yok!
We're here just so you can pretend there's a discussion going on, but there's absolutely nothing going on here.
Bir şey olduğu yok.
You're right.
Başka bir şey olduğu yok.
- There's nothing odd going on.
Bir şey olduğu yok.
That's just nothing.
Bir şey olduğu yok işte. Bırakmış herif kızı.
You're going to far.
Bir şey olduğu yok!
Nothing is happening!
Bunda dikkati çeken bir şey yok, hatta aslında dostane bir şey olduğu da söylenebilir.
Nothing there remarkable about that, sounds rather friendly as a matter of fact.
- Bağırmayın bir şey olduğu yok.
- Sam!
Şey, bu tam anlamıyla bir metafizik spekülasyonu, ve metafiziksel spekülasyonların çoğunda olduğu gibi, hayatın gerçekleriyle pek alakası yok.
Well, that is clearly a metaphysical speculation... and like most metaphysical speculations... has very little reference at all... to the actual facts of real life as we know them.
Kendisi iyi olduğu sürece, merak edecek bir şey yok gibi.
As long as she's okay, I'm not worried.
Emily, seni korkutmak istemem ama... sana anlatmaya çalıştığım şey ; yaşadığım dehşetin... gerçek ve canlı bir dehşet olduğu, o şu anda içimde yaşıyor ve büyüyor. Bu dehşetin beni yok etmesini engelleyen tek şey sensin.
I don't want to frighten you, Emily but what I'm trying to tell you is that, that moment of terror is a real and living horror, living and growing within me now and the only thing that keeps it from devouring me is you.
Nasıl bir şey olduğu hakkında hiçbir fikrin yok, güle güle diyorsun gidiyorsun, seni izliyorum...
You've no idea what it's like, you say goodbye, off you go, I watch you...
Şey olduğu hareket frenler koyarak gibi bir şey yok.
Nothing like putting the brakes on something that's moving.
Bir şey olduğu yok...
What's going on?
Korkak olmanın, o dehşeti yaşamanın ve hiç bir şey yapmamanın nasıl bir şey olduğu hakkında hiç bir fikrin yok.
You have no idea what it's like to be a coward... to see these horrors... and do nothing.
Ne olduğu hakkında bir şey yok.
Nothing about what it is.
Şaşırtıcı bir şey yok, kaç tane olduğu dışında.
Nothing startling, except how many there are.
Burada bir şey olduğu yok.
Not much of a story here.
Quark, holosuit işlek olduğu sürece endişelenecek bir şey yok.
Quark, as long as we keep the holosuite busy you've got nothing to worry about.
Bir şey olduğu yok.
Not much going on there. Of course.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17