Doğru söyle перевод на английский
1,092 параллельный перевод
Doğru söyle, gerçekten çok şaşırdın, değil mi?
Honestly speaking, you're completely amazed, right?
- Doğru söyle.
- Tell me the truth.
Bana yaptığın her şeyi anlatmanı beklemiyorum ama bir şey anlatacaksan bari doğru söyle.
- Louise, look. I don't expect you to tell me everything you do. What about if you tell me something, just tell me the truth?
- Peki bu mektuplar ne? Doğru söyle! Bu mektup senin mi Şaban?
What about these letters?
Bana doğru söyle.
Tell me the truth. General MacArthur.
Şimdi, doğru söyle.
Now, tell me the truth.
Sana nasıl bakıyordu John, doğru söyle.
How did she look to you, John, really?
Doğru söyle, jöle için her zaman yer vardır.
Oh, come on. There's always room for Jell-O.
O yüzden geldim ve soruyorum, Tanrı üzerine yeminle söyle bu mektuptaki doğru mudur?
So I've come and I ask, swearing to God... is this letter true?
Doğru olmadığını söyle!
Say it isn't true!
Ve inan bana, Bay Jensen oturduğu sandalyede geriye doğru sallanıp şöyle diyecek : ... "İyi iş çıkardın Frank, böyle devam et."
And believe me, Mr. Jensen's going to be sitting there rocking back and forth in his little chair and he's going to say : "That's very good, Frank, keep it up."
Doğru olduğunu söyle.
Tell me it's true.
Daha önce söylediğinin doğru olduğunu söyle.
Tell me it's true, you told me before.
Doğru değilse bile söyle, bana güç ver.
Say it, even if it's not true, to give me strength.
Lütfen doğru yu söyle
Please tell me the truth
Bana doğru döndü ve ben utanç içinde titrerken sessizce şöyle bir baktı.
He just turned and stared at me in silence and I was trembling in embarrassment.
Bunun doğru olmadığını söyle.
Tell me it isn't true.
Onlara doğruyu söyle ; ileriye doğru umutla dev bir adım attığımızı.
Tell them the truth - that hopefully this is a giant step forward.
Doğru olmadığını söyle Tsutomu!
Say it's not true, Tsutomu!
Söyle bakalım, doğru dürüst birini buldun mu?
First, have you found someone who can straighten you out?
Haydi, cevap ver, bunun doğru olup olmadığını söyle. Otur.
Go on, say it that I don't exist
Doğru olmayanları söyle.
Say it isn't true.
Söyle bakalım doğru mu değil mi?
Read this and tell me if it isn't true.
- Şöyle ışığa doğru gel.
- Come into the light.
Söyle ona, hayatını kurtarmak için kendimi tehlikeye attım. - Doğru.
"Tell her, i have saved her life by risking my life. - correct."
Sana bir içki ısmarlayayım mı Norm? - Sen şöyle bara doğru yelken aç ve eğlenmene bak, olur mu? - Tabii.
Norm, how about I buy you a drink?
Söyle ona Linda! Bu doğru!
- It's true.
Bana doğru olmadığını söyle.
Tell me it ´ s not true.
Simdi dogru söyle.
Tell the truth now.
Şöyle diyoruz "Tanrım, lütfen bize neyin doğru, neyin gerçek olduğunu söyle."
We say "Please, God... tell us what is right, tell us what is true."
Bunun doğru olmadığı söyle bana.
Tell me it's not true.
Ve akşama doğru, bana şöyle dedi,
And towards the evening, she told me,
Michael, S.B. diline göre doğru cevap şöyle olmalıydı ; " Dikkat dikkat, Sıkı Knight'tan Büyük Kardeş'e.
[KITT] Michael, the correct response in C.B. Parlance... would have been, " Breaker, breaker, Hot Knight to Big Brother.
Kendine doğru olmadığını söyle.
Tell yourself it isn't true.
Bir telefon al, Burke'ü ara, Frank'in bu gece meşgul olduğunu, I-19 dan Nogales'e doğru hidrolift taşıdığını söyle.
Pick up a telephone, call Burke, tell him Frank's busy tonight, moving a skip loader down I-19 toward Nogales.
Ha, Atlantiğe doğru şöyle 20km açılmıştık.
Oh, about ten miles out into the Atlantic.
Dinle Sheena tatlım. Şöyle biraz güneşe doğru gel.
Listen, Sheena baby, just move over a little bit so I can get you in the sun.
- Bunun doğru olmadığını söyle.
- Say it's not true.
Şöyle ki, gaz verilmeye başlandığında şu şekilde yerden yukarıya doğru yükseldi.
You see, once the gas was poured in, it worked like this : It rose from the ground upwards.
Bu doğru, seni fazla tanımıyoruz ama bize göre ne zaman sana bir şey önersek şöyle diyorsun :
It's true, we haven't known you long but we've the feeling that every time we suggest something, it's :
Şöyle plaja doğru bir yürüyelim mi, gringo?
Let's take a walk down by the beach, gringo.
O zaman kadar, şöyle demem doğru olacaktır ki zaman tanımayan tatlılığımın farkında bile değildim.
Until that time, I think it was safe to say that I had never really been aware of my own timeless brand of loveliness.
Claudia, lütfen doğru olmadığını söyle onlara.
Claudia, please, tell them it's a mistake.
Bunun doğru olmadığını söyle ona.
It's not true!
Loudon, bunun doğru olmadığını söyle.
Loudon, tell me it's not true.
Söyle, doğru mu bu?
Tell me, is it true?
Klane kardeşlere şunu söyle, borcunu ödemek için.... hapse attırmak hiç de doğru değil tamam mı!
Tell the klane brothers that harassing a man already in the slammer... Is beneath even them, all right?
Lütfen bunun doğru olmadığını söyle.
Please tell me it's not true.
Şöyle söylesem anlar mısın acaba : Gökyüzüne doğru kanat çırpmamı istediler.
They tried to suck the light out of me, if you can grasp that concept.
Peki ya şöyle arkaya doğru eğilsem?
What if I just lean back like this?
Doğru cevap şöyle olacak : Karayolu daha pahalıdır.
I liked her the most.
doğru söyledin 27
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyle bana 1105
söyleme 186
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söyle ona 443
söylemiyorum 60
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyle bakalım 455
söyleyin bana 123
söylediğim gibi 241
söyledin mi 33
söylemedi 153
söyleyemem 305
söylemiyorum 60
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyle bakalım 455
söyleyin bana 123
söylediğim gibi 241
söyledin mi 33
söylemedi 153
söyleyemem 305