Durum kötü перевод на английский
1,939 параллельный перевод
Durum kötü!
This is bad!
Durum kötü.
Oh, this is bad. This is bad.
- Durum kötü.
- The estate's vulnerable.
Durum kötü, adamım.
This is bad, man.
- Durum kötü mü?
- How badly?
Durum kötü değil mi?
It's that bad, is it?
Altında karanlık ve uğursuz bir şeyler olduğunu biliyordum ama bu kapkaranlık ve aşırı kötü niyetli bir durum.
I knew it sounded dark and sinister, but this is darker, sinster-er.
Ve bir gün arkana baktığında, bu bile o kadar kötü bir durum gibi görünmeyebilir.
And one day, you may even look back, And even this will not be such a bad thing.
Biliyorum, kötü bir durum.
I know, it's a bad situation.
Durum o kadar da kötü değil. Her şey düşünüldü.
Not so bad all things considered.
Onun dönmesiyle bu felaket durum daha da kötü olabilir.
Now with him back, a catastrophic situation only gets worse.
Çocuklar, durum o kadar da kötü değil.
Guys, it's really not that bad.
İçinde bulunduğun durum, genelde ciddi kötü muamele sonucu ortaya çıkar.
Your particular condition usually stems from a lot of abuse, sometimes very severe abuse.
O kadar da kötü bir durum yok.
- It's not that bad.
Bu kötü bir durum.
This sounds bad.
Pasifikteki durum....... bazılarının düşündüğü kadar kötü değil.
The situation in the Pacific is nowhere near as bad as some people think.
Durum daha kötü olamaz.
Can my condition really get any worse?
Vasiyetlerini hazırlarken, ikisinin de ölmesi gibi kötü bir durum olduğunda Sophie'yle kimin ilgileneceği konusunda konuştuk ve sizin isminizi verdiler.
Well, in preparing their will, we talked about who would take care of Sophie in the unlikely event that they should both die and they named you.
Bu durum daha da kötü hissettirdi çünkü iki yıldır ondan haber alamıyordum.
But it felt even worse not hearing from him for two years.
Gerçekten kötü bi durum anlamında.
A bescheten situation.
Gerçekten kötü bi durum.
Bratstvo : a truly bad situation.
Durum çok mu kötü?
That bad?
Bu doğru, ekonomik durum çok endişe verici, ama daha da kötü olan şu ki tepemizde asılı duran Nüfus tehdidi.
It's true, the economic situation is very worrying, but what's even worse is the threat of pollution which is hanging over us.
Evet, şu an durum bayağı kötü görünüyor.
( slurping )
Bu sadece herkes için kötü bir durum.
It's just a bad situation for everyone.
Bak, Gru. Durum şu ki etrafta pek çok yeni kötü adam türedi. Senden daha gençler, senden daha istekliler ve senden daha gençler.
Look, Gru, the point is, there are a lot of new villains out there, younger than you, hungrier than you, younger than you.
Kötü bir durum.
It's a bad case.
Bu içinde bulunduğumuz durum da kötü bir porno gibi, anlarsın ya.
This is kind of like a bad porno too, you know.
Durum yeterince kötü.
Things are bad enough.
- Kötü bir durum mu yani?
is it?
Bu da çok kötü bir durum.
Which is a horrible feeling.
Kesinlikle çok kötü bir durum.
A cumbersome legacy, indeed...
Çok kötü bir durum gerçekten.
Tragic, really.
- O kadar kötü mü durum?
- It's that bad?
Durum ne kadar kötü?
How bad is it?
Bu çok kötü bir durum.
This is such a terrible situation.
Efendim, en kötü durum senaryosu nedir?
Sir, what's our worst-case scenario?
Söylediklerinizin farkındayım ama henüz en kötü durum senaryolarını ortaya serme zamanına gelmedik.
I'm aware of that, but there's... there's no point in speculating on the worst-case scenario ; we're not there yet.
Durum göründüğü kadar kötü değil.
It's not as bad as it looks.
Bu günlerde durum cok kötü.
These days the condition is very bad.
Bu durum çok daha kötü.
This is almost worse.
Bulüzü çok açık bir bayan kötü bir durum mu?
Too many buttons down on a woman's blouse is a bad thing?
Durum ne kadar üzücü veya kötü olursa olsun sonuçta böyle bir son değildir, haksız mıyım?
And no matter how sad or how low or had bad things are, It's never as final as this, right?
Korumak adına yapılan sebepsiz araştırmalara tabii olmak öğrenciler için kötü bir durum.
Being a student shouldn't rob you Of your right to protection against unreasonable searches.
Bu çok kötü bir durum.
Dude, this is so [profanity]
22'sinde Mallory'nin bir parmağı soğuktan donar ve çok da kötü bir durum olmadığını yazar.
In'22, Mallory frostbit one of his fingers... And he commented that it was bad but not that bad.
O kadar da kötü bir durum değil?
It's not that bad?
Pekala ama bu durum hepimiz adına kötü bir yere giderse, benden başka arkadaşlık bekleme.
Fine. But if this leads to something bad for all of us, don't expect any more friendship from me.
Şakalar sona erdiğine göre durum gerçekten de kötü.
I guess the end of the jokes means things have gotten pretty bad.
Bill kötü bir durum olursa Earl'in ambarında buluşacağımızı söylemişti.
Bill said that if shit hits the van, we'll make it to Earl's barn. He's hunting us down like dogs.
Durum gerçekten kötü.
We got a real mess.
kötü 450
kötü çocuk 26
kötüsün 16
kötüyüm 22
kötülük 29
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü hissediyorum 25
kötü bir şey mi 21
kötü haber 90
kötü çocuk 26
kötüsün 16
kötüyüm 22
kötülük 29
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü hissediyorum 25
kötü bir şey mi 21
kötü haber 90
kötü şans 106
kötü haberlerim var 53
kötü olmuş 26
kötü bir rüya gördüm 21
kötü bir gün geçirdim 16
kötü günde 30
kötü bir şey 23
kötü mü 170
kötü bir niyetim yoktu 24
kötü köpek 56
kötü haberlerim var 53
kötü olmuş 26
kötü bir rüya gördüm 21
kötü bir gün geçirdim 16
kötü günde 30
kötü bir şey 23
kötü mü 170
kötü bir niyetim yoktu 24
kötü köpek 56