Düşünceli перевод на английский
1,738 параллельный перевод
Kimse böyle düşünceli değil. Yanımda şey oluyor...
Not everyone's that considerate, what with me being...
- Ne kadar düşünceli olmuş olabilirim?
How thoughtful was i? Very.
- büyük bir hakeret olurdu - yani onları satın aldın sonra biraz ısıttın ve kendin yapmışsın gibi sunarak daha düşünceli olabileceğini sandın, ve öyle de yaptın.
So, so, so you bought them! And then you heated them up in attempt to make your gesture seem more thoughtful than in fact it was?
Claire, düşünceli bir gözlemciyim.
Claire, I'm simply a concerned observer.
Yanımda durup düşünceli bir şekilde başını salla.
I want you to stand next to me and nod thoughtfully.
5000 mil uzakta ama yanıbaşımda gibi düşünceli.
Damn things traveled 5,000 miles, and they were still moist.
Evet çünkü ben düşünceli birisiyim.
Yes, I did. Because I am a thoughtful person.
- Düşünceli davrandım.
- I was being thoughtful.
Annem ve babam dönünceye kadar düşünceli, ayık ve kontrollü olmaya çalışıyorum.
I'm attempting thoughtful, sober, and restrained until Mom and Dad get over you being gone.
'Düşünceli ağabey'olayını takdir ediyorum ama okul sonrası rutinimizi es geçelim.
I really appreciate the whole "concerned brother" thing, but... let's skip the After School Special routine.
Ne kadar düşünceli bir hediye.
What a thoughtful gift.
- Hayır, o bana söylemedi, ama demek istediğim, bana onun çok tatlı olduğunu ve çok düşünceli olduğunu ayrıca akıllı ve...
- No, she didn't tell me, but I mean, she told me she thought he was cute and he was really overminded and smart
Her zaman düşünceli, işkence çekiyormuş gibi.
always so brooding, so tortured.
Yatakta çok düşünceli birisin.
You're so thoughul in the bedroom.
"Düşünceli."
"Thoughtful."
- Düşünceli davranmış.
- Well, that was thoughtful.
ve O'na,'ne kadar düşünceli ve nazik olabileceğimi'.. .. gösterene kadar pes etmeyeceğim.
And i'm not gonna give up until she sees how thoughtful and considerate that i can be.
Karamelden nefret ederim ama yine de düşünceli bir davranıştı.
I hate caramel, but very thoughtful, nonetheless.
Çok düşünceli.
Very considerate.
Ne kadar düşünceli.
She is so thoughtful.
Kevin iyi ve düşünceli bir adamdı.
Kevin was a kind and thoughtful man.
Ta ki ben şans eseri sekreterin düşünceli davranıp güvenli bir yere sakladığı bir kopyasına ulaşana dek.
But I was lucky enough to find a copy of appendix 13X which the head of administration had hidden in a safe place.
O kadar düşünceli olsaydı, durmunu ilan ederdi.
If he were truly mindful of it, he would declare himself.
Biliyor musun, şu olumsuz düşünceli olman konusunda birşeyler yapmalısın, Cain.
You know, you really should do something about that bitter cynicism of yours, Cain.
Düşünceli bir davranış.
That's thoughtful.
Giysilerimizi giymemiz için bize zaman tanıyarak çok düşünceli davranıyorsun.
giving us time to get dressed like this!
Düşünceli.
Thoughtful.
Olgun, sorumluluk sahibi, düşünceli Jake'ye iyi davranıyor.
He's mature, responsible, considerate... he's great with Jake.
Ben de olgun, sorumluluk sahibi ve düşünceli olabilirim.
I can be mature, considerate, and responsible.
Kibar ve düşünceli olduğunda... iyi vakit geçirir.
He has good moments where he tries to be kind and considerate.
- Evet, ama düşünceli bir pisliğim.
- Yes, but a thoughtful asshole.
Çalışkan, zeki, sıcak kanlı, yardımsever, seksi ve düşünceli.
"Hard working, intelligent, warm, caring, sexy, and contemplative."
Sen zeki, eşsiz ve düşünceli bir insansın.
You're smart, unique, reflective person.
Teşekkür ederim, bu çok düşünceli bir hareket.
Thank you, that's very considerate.
Çok düşünceli.
That's thoughtful.
Ne kadar düşünceli.
That's nice of her.
Bunu sorman bile çok düşünceli bir davranış.
But very thoughtful of you to ask.
Eğer bütün dünya bu kadar düşünceli olsaydı savaş falan olmazdı.
If that thoughtful attitude you displayed was the attitude of the world there'd be no war.
Her şeyden önce, sorumluluk sahibi düşünceli, zeki ve dengeli biri.
For one thing, he's responsible... he's thoughtful, he's intelligent... he's stable...
Havuza düşünceli düşünceli bakıyorsun.
You're staring at the pool.
Çok düşünceli davranmışlar, değil mi?
I thought that was really considerate, you know?
Hiç bir şeyin farkında değildi, kibar ve düşünceli olmayı sürdürdü. Ben de suçlu hissettim.
He was never aware of anything, he kept being so nice, so thoughtful, and I felt guilty.
- Düşünceli baba ayağına yatmak için biraz geç değil mi,... ne dersiniz?
Tyler is my son. It's a ltle late to play The concerned father card, Don't you think?
Bir hayli düşünceli görünüyorsunuz.
You seem rather thoughtful.
Jason çok düşünceli insandı ama- -
Two tickets to a mystery coach tour.
"bencil ve kendi-merkezlide olsam düşünceli olacak bir hediye alabilirim."
"of a self-centered blowhard, I am capable of a thoughtful gift."
Keşke düşünceli Japon halkının burada olup bitenlerden haberleri olsaydı.
If only the thoughtful people of Japan knew the facts of these days of horror.
"Bugünler de çok düşünceli."
" He is much concerned these days.
Bir hayli düşünceli.
TOO NUMEROUS TO PONDER.
Düşünceli.
- Yeah, so... Thoughtful.
Tuhaf bir biçimde düşünceli olduğunu söylemeliyim.
Something itches.
düşündüm 122
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşüneceğim 105
düşünmüyorum 81
düşünceler 16
düşünmek 24
düşünmedim 36
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşüneceğim 105
düşünmüyorum 81
düşünceler 16
düşünmek 24
düşünmedim 36
düşünemiyorum 69
düşünürüm 38
düşünme 63
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmem lazım 60
düşününce 41
düşünmeliyim 39
düşünüyorum ki 20
düşünüyordum 129
düşünürüm 38
düşünme 63
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmem lazım 60
düşününce 41
düşünmeliyim 39
düşünüyorum ki 20
düşünüyordum 129
düşünüyor musun 27
düşünsene 342
düşünsenize 76
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünebiliyor musunuz 47
düşünsene 342
düşünsenize 76
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünebiliyor musunuz 47