Düşününce перевод на английский
3,129 параллельный перевод
Evet, düşününce büyük ihtimalle seni bırakmamalıydım.
Yeah, probably shouldn't have let you out in retrospect.
Hayır, çocukları düşününce, hep duygulanırım ve... her şekilde yardım edeceğim.
No, I get emotional whenever I'm thinking about, you know, children and... I'll help out anyway I can.
Düşününce aslında çok zekiceydi.
It's pretty genius when you think about it.
Ama sonra Walt'la ne kadar mutsuz olduğunu düşününce çocukları evden uzaklaştırmak isteyişini düşününce senin için hâlâ bir umut olduğuna, sana yaptığı şeyleri düzeltmenin bir yolu olduğuna inanmak istiyorum.
And then I think about how you are so upset with Walt and how you wanted the kids out of the house, and all of this makes me believe that there has got to be hope for you, that whatever he did to you can be undone.
Kalitesini ve ebatını.. .. düşününce, kompakt disk gelecekte.. .. kesinlikle hayatımızın bir parçası..
Considering its quality and size, the compact disc most certainly will become a part of our lives in the future.
Ay şu an düşününce bile ağlayasım geliyor.
Oh, my God, I mean, I could cry right now just even thinking about it.
- Sorun yok tabii de şimdi onca kargoyu falan düşününce yani bir sorun yok tabii.
It's fine, it's just with all the, um, shipments and everything and just...
Ve düşününce, tüm bunların bir rüya olduğuna inandın.
And to think, you believed this all to be a dream.
Çok düşününce göt deliğime titreme geliyor.
The very thought makes my asshole quiver.
Düşününce senden hem biraz korkuyorum hem de kıskanıyorum.
If I think about it... I'm a little scared of you, and jealous
Beni yetiştiren kadını düşününce midem kalkıyor.
And when I think about that trick that raised me, I think about sick, because the bitch is crazy.
İnsan kötü şeyler düşününce ceza almaz.
One cannot be punished for thinking of such crimes.
Baban konusunda ne denli götlük yaptığımı düşününce böyle bir şeyi teklif etmen büyük incelik.
That's a pretty nice offer considering how much of a dick I was to you about your dad.
Yani şimdi böyle bir konuda bana ihtiyaç duyduğunu düşününce karşılığında bir şey istemekten kendimi alıkoyamıyorum.
Well, seeing as how you need something from me maybe I need something from you.
Şimdi düşününce çok uzun zaman önceymiş gibi geliyor.
That seems like a very long time ago now.
İki şekilde de, düşününce hiç hoş değil.
Either way, I am not enjoying the mental picture.
Erkeklerin ne kadar azgın olduğunu düşününce, bir kızım olsun istemezdim.
I wouldn't want girls, knowing what Horn dogs teenage boys are.
Sesli düşününce kulağa garip geldiğini biliyorum ama, ee.. sizce de manzara mükemmel değil mi?
Sounds weird when you say it out loud but, um... but the views, they're magnificent, aren't they?
Bunu düşününce nasıl hissediyorsun?
How does that make you feel?
Adamın öldüğünü düşününce ailenin gitmesine izin verecekler.
They think the guy's dead, they let the family go.
Her şeyi düşününce, daha kötüye gidebilirdi.
Ooh. You know, all things considered, that could've gone a lot worse.
Ama sonra düşününce bu hayatta bana iki kere özgürlük bahşedildiğini fark ettim.
But it came into my head that I have been blessed with freedom twice over.
Sadece bir kez görüştüğümüzü düşününce...
To think we had even met once!
Yani, düşününce, belki biraz, azıcık olabilir ama öyle büyük...
I can see how maybe it was, like, a little bit, but not anything that's...
Evet. Ama Polly, düşününce her şeyin gerçek olduğunu nerden biliyoruz?
Yeah, but, Polly, if you think about it, how do we know it's real?
Birkaç dakika sonra gitseydim ne görmüş olabileceğimi düşününce ürperiyorum.
I shudder to think what I might've seen if I'd arrived a few minutes later.
'Barda olmak garip geliyor''8 saat öncesinde akıl hastanesinde olduğumu düşününce.'
'Being in a pub is weird'when eight hours earlier you were in a mental ward.
Ama şimdi düşününce...
But now when I think back, I...
Biraz düşününce Jake olabileceğine karar verdim.
I took a wild guess, and decided it was Jake.
Hayır, hayır, daha fazla düşününce senin yaptığın şeyi kesinlikle ben de yapardım.
No. No, the more I think of it, the more convinced I am I would have done exactthe same as you.
Gerçekten onu öldürdüğünü düşününce...
I mean, to think she actually killed him...
Patronunun seni işe almamam konusunda beni ikna etmeye çalıştığını düşününce...
I'm a lucky girl. To think that your boss tried to talk me out of hiring you.
Diğer seçenekleri düşününce, bu halimiz gayet iyi bence.
This is a pretty good deal when you consider the alternatives.
Evet, bunu düşününce iki kere ölebilirdim.
Yeah. Thinking that I could have died twice.
Turne provalarını düşününce... çok uzun zaman önceymiş gibi geliyor.
When you think about tour rehearsals and everything... -... it seems such a Iong time ago now.
Şöyle bir düşününce... harika şeyler yaptık.
f you actually sit and think about it we've done some amazing things.
Bu durumda olmakla... ne kadar şanslı olduğumuzu düşününce...
hen think about how lucky we actually are to be in this position....
- Üzüntü basamaklarını düşününce, normal?
Right? Isn't that a normal step in the grieving process? Yeah.
Ben, bebeği düşününce...
Oh, I-I... I just thought with the baby...
Dayak yemeden hemen önce yanımda olduğunu düşününce...
Considering she was there just before I got beat up...
Bu hadise üzerine uykularım kaçmadı çünkü o elemanlar bana ateş ediyorlardı. Yine de düşününce stratejik açıdan bakacak olursak bu bir kayıptır.
Now, I didn't lose any sleep over it,'cause these guys were shooting at me, but, you know, you start thinking about it from a strategic perspective...
Yaptığım onca şeyi düşününce neler hissettiğimi bilmenizi istiyorum.
When I look back at everything I've done, I want you all to know what I feel, and that is...
Maç stresini düşününce belki Claudia'nın başa çıkma şekli buydu.
So, pressures of the game, maybe it was Claudia's way of coping.
Zor kazanılan yeni ünvanını düşününce bu umut verici bir işaret.
Well, that's an encouraging sign given your hard-won new title.
Düşününce fark ettim ki onu sınır dışı ettirmek istediğimi hissediyormuşum.
Well, I thought about it and I realized I felt like getting him deported.
Clé de Peau değil ama o acele göz makyajını düşününce...
No cle de peau, but considering the hack job you do on your eyes.
Geçmişimizi düşününce Shelby, senin nasıl bir adam olduğunu merak etmeye başladım.
Now, given our history, Shelby, I'm wondering what kind of man that makes you.
Düşününce faydalı bir hediye olabilir.
It could prove a useful gift, when you think about it.
Tekrar düşününce... Beni Five-O'ya gammazlayan birine neden güveneyim?
On second thought why would I trust a snitch who gave me up to Five-0?
Sırf düşününce bile nefesi kesilmeye başladı.
He started hyperventilating just thinking about it.
Kısa vadede pek işe yaramaz ama uzun vadeli düşününce en tepeye çıkabilirdi!
Not much use in the short term, but in the long term- - sky's the limit.
düşündüm 122
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşüneceğim 105
düşünmüyorum 81
düşünceler 16
düşünmek 24
düşünmedim 36
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşüneceğim 105
düşünmüyorum 81
düşünceler 16
düşünmek 24
düşünmedim 36
düşünemiyorum 69
düşünceli 20
düşünürüm 38
düşünme 63
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmem lazım 60
düşünmeliyim 39
düşünüyorum ki 20
düşünüyordum 129
düşünceli 20
düşünürüm 38
düşünme 63
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmem lazım 60
düşünmeliyim 39
düşünüyorum ki 20
düşünüyordum 129
düşünüyor musun 27
düşünsene 342
düşünsenize 76
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünebiliyor musunuz 47
düşünsene 342
düşünsenize 76
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünebiliyor musunuz 47