Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ H ] / Her şeyden çok

Her şeyden çok перевод на английский

1,775 параллельный перевод
Bu doğru değil. Mutlu olmanı istiyorum, hem de dünyadaki her şeyden çok.
I want you to be happy, more than anything in the world.
Ama her şeyden çok korktuğum şey, hatta zombilerden bile kahrolası palyaçolar.
But the thing I fear more than anything, yes, even more than zombies fucking clowns.
Seni her şeyden çok sevdiğim anlamına geliyor.
It means I love you more than anything else.
Ama her şeyden çok sevdiğin kişi sana rezil birisin derse, bu- -
But when the person that you love more than anything tells you that you suck, it...
Her şeyden çok aklında bu vardı.
Well, it was pretty much the only thing on her mind.
Bunu, her şeyden çok istiyorum.
More than anything.
Ve bunu senin için her şeyden çok istiyorum.
And I want this for you more than anything.
Her şeyden çok savaşabilen adamlara ihtiyacım var.
So more than anything, what I need are men who can fight.
Onu her şeyden çok severdim.
I love him more than anything.
Her şeyden çok.
- More than anything.
Her şeyden çok miktarda vardı sokaklarda, mağazalarda... İtalyan olmayı öğrendim.
There was too much of everything, in the streets, in the shops... I learned to be Italian.
Seni her şeyden çok seviyorum.
I love you more than anything.
Onu her şeyden çok seviyordum.
I loved her more than anything.
Ama onu her şeyden çok seviyordu.
But he loved her more than anything.
Wayne astronot olmayı her şeyden çok istiyormuş ama kabul edilmemiş çünkü bayanların ölçülerinde olan ciğerleri varmış.
Wayne wanted to be an astronaut more than anything, but he kept getting passed over'cause he was born with female-sized lungs.
İyi bir patron çalışanlarının mutluluğuna her şeyden çok önem verir.
a great boss cares more about thhaceppiness of his employees than anything else.
Yanlış anlama, annemi her şeyden çok severdim.
I mean, don't get me wrong. I loved my mom, I loved her more than anything.
Bu kuraklıkta her şeyden çok isteyecekleri ne var?
What they want more than anything with this drought.
Şey, bu modern zamanlarda, aile her şeyden çok daha önemlidir.
Well, in these modern times, family is more important than ever.
New York'ta her şeyden çok neyi özlüyorum biliyor musun?
Do you know what I miss more than anything in New York?
Her şeyden çok yardım etmek için geliyorum. Taleple nasıI başa çıkılacağını göstereceğim.
I'll just be there to help you cope with demand.
Her şeyden çok yardım etmek için geliyorum. Taleple nasıI başa çıkılacağını göstereceğim.
I'll be there to help you cope with demand.
Belki de o iyi olduğunu onlara söylemeyi her şeyden çok istiyordur. Daima bunu düşünüp duruyordur.
Maybe she'd like nothing more than to let them know that she's OK.
Bunu her şeyden çok umarım.
I wish that more than anything.
Kralın huzurunu her şeyden çok isterim ve bunun için seve seve ölürüm.
I desire more than anything else the King's comfort, and would most willingly die for it.
Bunu her şeyden çok istiyorum ; bu bebekten bile çok.
And that's what I want more than anything, even more than this baby.
Herkesten ve her şeyden çok sevdiğim adam.
The guy I love more than anyone or anything.
Ama her şeyden çok Amerika'yı seviyordu.
But most of all, he loved America.
Bunu söyleyeceğimi hiç düşünmezdim... ama insanların önünde sevişmeyi bırakmalıyız, çünkü Vivian her şeyi çok ciddiye almaya başladı ve ben az önce aldığım şeyden sonra daha fazla dayanamayacağım.
I never thought I'd say this... but we need to back off on the PDA cause Vivienne's Ps and Qs have gone AWOL and I can't take much more of what I just took before I'm DOA.
Annen ve ben çok etkilendik şeyden...
You're excused. Go with her, mommy.
Mahkemede yaptığım şeyden dolayı çok öfkeli ve öfkesini şirketinizden çıkarmak için elinden geleni yapacak.
She's furious because of what I did to her in that courtroom, and she's gonna do everything she can to take it out on your company.
Onu bu lanet dünyadaki her şeyden daha çok seviyordum ve beni bırakıp gitti.
I loved her more than anything in the fucking world and she just split on me.
Bir gün, dünyadaki her şeyden daha çok sevdiğim, kalbimi ona verdiğim ve günün birinde ağzına geleni söyleyip kapıyı çarpan kızın Ohlahoma'da bir yerlerde karavan parkında yaşayacağına dair fantezilere güdümlenmiştim.
I was driven by a fantasy, that one day, this girl who I loved more than anyone in the world and I gave my heart to, and she spat upon it and spun out the door, one day this girl's gonna be living in a trailer park somewhere in Oklahoma.
Sam, seni dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum Sam.
Sam, I love you more than anything in the whole world, Sam.
Sevmiş olduğum her şeyden daha çok kızını sevmem elimde değil.
I can't help that I love your daughter more than I've loved anything in my entire life.
Seni her şeyden daha çok sevdim.
I've loved you more than anything.
Her şeyden daha çok istiyor, tamam mı? Hayır, beni görmek istemediğini söyleyince, içim çok rahatlamıştı.
No, when you said she didn't want to see me, it was such a relief.
Uyanıkken herkesi ve her şeyi kontrol altında tutabilmek için çok çaba harcıyorsun böylece rüyalarında sonunda kendini her şeyi bırakmış ve her şeyden kurtulmuş bir şekilde düşerken görmen çok mantıklı çünkü bu senin için bir çeşit fantezi.
When you're awake, you work so hard to keep everybody and everything under your control, so in your dreams, it makes sense that you find yourself finally falling, releasing everything, letting everything go, because it's a kind of fantasy for you.
Hayır, Rose Kemper, hiç bir şeyden korkmuyordu ama evine giren adam artık Rose Kemper'den çok korkuyordu.
No, Rose Kemper was not afraid of anything. But the man who had broken into her home was now very afraid of Rose Kemper.
Her şeyden daha çok gözümü onun üzerinde tutmak için buradayım.
I'm here to keep an eye on him more than anything else.
Seni her şeyden daha çok seviyorum.
I love you more than anything.
Çünkü elimde onun için özgürlükten çok daha önemli bir şey var. Bu dünyadaki her şeyden daha önemli. Kendimi sağlama almak için yıllar önce ondan almıştım.
Because I have something she desperately needs more than her freedom, more than anything else in this world... a little insurance policy I took out years ago.
Terri bu dünyaya bir çocuk vermek istedi, her şeyden daha çok, bunu yapabilirim.
Terri wanted to bring a baby into this world more than anything. And I can do that. I can bring her baby into the world.
Sahip olduğumuz her şeyden bahsediyorsun. Ayrıca çok bir şeyimiz de yok.
You're talking about everything we have, and what we have is not much.
Dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum onu.
I love her. More than anything in this entire world.
Seni dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum.
I love you more than anything in the whole world.
Her şeyden önce, o evde kalmanız çok önemli.
And first of all, it's very important for you to stay in that house.
O çocuğa Austin'in biriyle çıktığını söylediğimde daha çok her zaman olan bir şeyden bahsediyordum.
When I told the kid Austin left with someone I was speaking more about a historical pattern.
Artık ülkemizin başkentinde, bütün müzelere, sanat galerilerine ve bütün diğer harika şeylere ilave olarak her şeyden daha çok seveceğiniz bir şey var dinazorlar.
Now, in addition to all the museums and art galleries and other great stuff here in our nation's capital, there's one thing you're gonna love probably more than anything else... the dinosaurs.
Hem de her şeyden çok!
More than anything.
Sanırım önemli olan Mel'i dünyadaki her şeyden daha çok sevdiğimi bilmendir.
I guess all that matters is that you know I love mel more than anything in this world.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]