Içeri перевод на английский
81,139 параллельный перевод
Acıklı bir hikayeyle içeri girdiğin gibi sırtına bir sıvaz ve bir kutu sütle çıkışın garanti olurdu.
You come in here with a sob story, you leave with a pat on the back and a gallon of milk.
Sigortanda... Neyse, içeri girip doğru düzgün konuşalım.
There's... well, we should sit and talk it through.
Adamlarınızı içeri gönderirsiniz, bir şekilde dinamitleri binlerce derece sıcaklığa yaklaştırırsınız. parmaklarınızı gezdirip patlatırsınız ve şok dalgası alevleri dışarı püskürtür.
You send your guys in, somehow get dynamite close to the thousand-degree flame, detonate it, cross your fingers that the shock wave will snuff out the blaze.
Eğer yerleşke bu tünellerin üzerindeyse... ve bunu büyük bir "eğer" olarak kabul edelim... içeri nasıl girmemizi öneriyorsunuz, girsek bile yolumuzu nasıl bulacağız?
If this compound sits on a tunnel... and let's admit that's a... that's a mighty big "if"... how do you suggest we get in or even know where we are? It's not like we have a map.
Tüm gece içi parası ödendi, içeri gel.
He's paid for all night, so come in.
Ama durma, içeri gir.
But go ahead, step inside.
Ön kapıdan içeri gireriz.
Walk right through the front door.
Ya onları derhal salarsınız ya da biz içeri gireriz.
You send them out right now, or we are coming in.
Tanrım, biraz yorgunum... Ortağımla içeri bakarsak daha iyi hissederiz.
Tired on- - me and my partner would feel better if we could come in and take a look.
Gerçekten beni içeri tıkmana izin vereceklerini mi düşünüyorsun?
Do you really think they're going to let you bring me in?
Tamam, içeri girin.
Okay, move in.
Ona içeri kadar eşlik et.
Escort him in.
Onu içeri çağırmalı mıyız?
Should we call him in?
O kapıdan içeri girersen, Whitehall'ın kafasına bir kurşun sıkacağım.
Come through that door, and I will put a bullet through Whitehall's head.
Çünkü bir kere içeri girdiğimizde, onlar anlamadan önce yalnızca bir dakikamız var belki iki...
Because once we're in, we're only gonna have a minute, maybe two, before they know.
Arka kapıdan içeri giremeyiz, ancak... ön taraftan içeri girebilirim.
We can't hack into the backdoor, but... I can walk in through the front.
Sen işaret verene kadar kimse içeri girmiyor.
Nobody's rolling in until you give the all-clear.
Gizlice girerdik içeri.
We'd sneak out.
Bunu içeri geçip konuşabilir miyiz?
Can we please come in and talk it over?
Söylediğimi yap. Gir içeri.
- Mommy, what's going on?
Tamam, içeri geldiğinde sana güvenmiş miydi?
Okay, so when she did come in, did she ever confide in you?
Tamam, içeri gireceğiz, sessiz konuşacağız, aşırı saygılı olacağız, bozuk paralardan mest olacağız ve Dennington Koleji'nin nasıl bir okul olduğunu göstereceğiz.
All right, we're gonna go in, we're gonna use our inside voices, we're gonna be super respectful, really jazzed about coins, and we're gonna show them what kind of school Dennington Prep is.
Kimliği elde edince içeri girip bu işi gerçekleştirebiliriz.
Once we have that, we can get in and set this thing up for real.
Ve tamamen sahte kimliklerle tesisatçı gibi içeri girmeye bel bağlıyoruz.
And we're entirely relying on the fake IDs actually getting us in as the HVAC company.
Bizi içeri soktum ama!
I got us in, didn't I?
Sizi çoktan içeri aldık.
We already let your guys in.
İstediğin kadar sıkıntı çıkarabilirsin ama bir memura vurursan içeri girmek için iki kat neden verirsin onlara.
Okay, you can get violent if you want to, but if you strike an officer, it's going to give them twice as many reasons to hold you.
- İçeri gelsene.
- Why don't you come on in?
İçeri girdiğimizde birlik olduğumuzu gösterelim.
When we go in there, we present a united front.
İçeri getirin.
Get him inside.
- İçeri alın onu, devam edin.
Get him inside. Take him.
İçeri giren herkesi aldığımızdan emin olun.
Make sure we grab anyone coming in.
İçeri girmek için kolay bir oda değil.
That is not an easy room to get yourself into.
Seni içeri tıkmak.
It's to bring you in.
Onu içeri tıkmak için anlaşmıştık.
We were contracted to bring him in.
İçeri giriyoruz.
We're in.
İçeri girin.
Get in.
İçeri girer girmez Scottie'ye haber edilecek.
The moment we're in, Scottie's gonna be notified.
İçeri girmek için bir planımız var, ancak alan yeniden yapılandırıldı bu yüzden yerleşimi bilmenin hiçbir yolu yok.
We have a plan to get you inside, but the space has been repurposed, so there's no way of knowing the layout.
İçeri girmenin bir yolu olduğunu söylemiştin
You said you had a way to get us inside?
İçeri gelsene.
Coming in?
İçeri götürülmesini istiyor.
He wants him brought inside.
Gir içeri.
- Get in. Get in there.
İçeri girdiğinde uyandı mı?
Did she wake up when you went in?
İçeri gir!
Get in!
İçeri girebilirsek.
If we get in.
İçeri gir!
Come on in!
İçeri girdiğini gördüm.
Hey, I thought I saw you come in.
- İçeri git.
Go inside.
İçeri davet ederdim ama temizlik yapıyorum.
I would've invited you in. Just... Doing some cleaning.
- İçeri gelsene.
Come in.
içeride 300
içerim 28
içeriye 37
içeri girebilir miyim 137
içeri gir 856
içerideler 28
içeri gel 1264
içeride kim var 18
içeri girip 56
içeri girebilir miyiz 61
içerim 28
içeriye 37
içeri girebilir miyim 137
içeri gir 856
içerideler 28
içeri gel 1264
içeride kim var 18
içeri girip 56
içeri girebilir miyiz 61