Konuşacaksın перевод на английский
1,254 параллельный перевод
Ama ölmeden önce sana işkence yapacaklardır ve sen de konuşacaksın.
And before vou die, thev'll torture vou. Then vou'll talk.
Bir an onlarla baygınken konuşacaksın sanmıştım.
For a moment, I thought you planned to talk them into unconsciousness.
Konuşacaksın.
You'll talk to me.
Kendi adına mı konuşacaksın?
You gonna speak for yourself?
Kuleyle konuşmayın, sadece benle konuşacaksınız.
Don't talk to the tower, talk to me.
Konuşacaksın.
You're going to talk!
- Çenen kapalıyken nasıl konuşacaksın ki?
- How you gonna talk when you shutting up? - Fine!
Dinliyorsan, benimle konuşacaksın demektir, değil mi?
Ifyou're listening, it must mean you'll speak to me. Right?
Tamam, öyleyse... Nerede konuşacaksınız?
OK, so... where would you like to chat?
- 44 yılın sonunda hâlâ aşık bir adamla idrak etme yetisi hakkında mı konuşacaksınız?
You'll talk about discernment to a man who's still in love after 44 years?
Ama yine de onunla konuşacaksın, istesen de istemesen de.
But you're still gonna have that talk, whether you want to or not.
Onlarla sadece Glory konusunu konuşacaksın, değil mi?
So, Glory's all you're gonna talk to them about, right?
- Onunla konuşacaksınız değil mi?
- So you'll talk to her, then, right?
Önce sen biraz konuşacaksın, ben arayanları seçeceğim.
You talk for a while, I screen calls, you answer them, I look interested...
Önce eve gidip bunu annenle mi konuşacaksın? Artıları, eksileri mi değerlendireceksiniz?
Go home and discuss it with your mother, make one of your pro-con lists?
Kızın ailesiyle konuşacaksın.
You go talk to the parents.
İngilizce konuşacaksın.
You speak English.
Benim ağzımdan onlarla konuşacaksınız.
You talk to them through me.
Onunla bu gece mi konuşacaksın?
Will you talk to him tonight? .
Şimdi mi konuşacaksın?
Now you wanna talk?
Ne çaldığımızı görmek istermisin? ...... ya da bütün gece bu bokumu konuşacaksın?
You wanna see what we're stealing or are you just gonna talk shit all night?
İnsanlara düzgün davranıp onlarla düzgün konuşacaksın.
You gonna treat people right, talk to people right.
Bir daha ki sefer, Yahudilerin parayı nasıl aldıkları hakkında konuşacaksınız...
Next, you'll talk about how Jews got money...
- Basına mı konuşacaksın?
- You're gonna go to the press?
Ve şimdi Hollandaca konuşacaksın.
And now you speak Dutch.
Hadi biraz olağandışı konular dene Geçen yıl hakkında konuşacaksın
Let's try some of that paranormal stuff you were talking about last year.
Ayrıca bana hitap ederken Çince konuşacaksın.
And when you address me you will speak Chinese.
- Yapma, neden konuşacaksın?
- Don't. What for?
Profesör Higgins, Eliza'yı eğitirdi. "Doolittle, düzgün konuşacaksın!"
Professor Henry Higgins educating'Eliza Doolittle, "you talk proper."
Ya benimle, ya da onunla konuşacaksın.
Look, you can talk to me, or talk to him.
Profesörüne konuşacaksın, çünkü hiçbirşey değişmedi.
You're gonna talk to your professor because nothing has changed.
Konuşacaksınız, bireysel olarak.
You will be, individually.
Kovac ile konuşacaksın değil mi Abby? Evet.
- Abby, you're gonna talk to Kovac, right?
Dur bir dakika, bir çocukla S-E-K-S hakkında mı konuşacaksınız?
You were gonna talk to a child about s-e-x?
- Zoe'yle konuşacaksın, değil mi?
[Sean] So you're gonna talk to Zoe, right?
Bunun hakkında sen mi konuşacaksın, yoksa ben mi konuşmalıyım?
You wanna talk at this thing or should I?
- Yıldönümünde ölü bir hayvan hakkında mı konuşacaksın?
- You're talking about a dead pet?
Arayan kişi yabancı değilse, anlaşılır bir İngilizce ile konuşacaksın.
Done. And you have to answer it in English, unless the person is actually foreign.
- Ne zaman konuşacaksınız?
- When will you talk about it?
Sen Bay Kramer'le konuşacaksın.
You talk to Mr. Kramer.
Siz de mi sahneye çıkıp konuşacaksınız?
- Are you guys talking at this gig as well?
- Konuşman gerektiğinde konuşacaksın.
- You'll speak when you're spoken to.
- İç İşler'le niçin konuşacaksın?
- Why do you wanna talk to IAD?
Sadece siz konuşacaksınız, ben de dinleyecek miyim?
Wait, do you want to do all the talking and I'll just stand here?
Bak ne diyeceğim? Eğer seni yere yıkarsam, benim için Albay O'Neill'la konuşacaksın.
Tell you what, if I knock you down, you gotta talk to Colonel O'Neill for me.
Gerçekten benim için babamla mı konuşacaksın?
Are you really gonna go talk to my dad for me?
Bu telefonları sadece görüşme ayarlamak için kullanacaksınız bir araya gelip yüz yüzde konuşacaksınız. Nokta.
You use these phones to set up a meet, go to that meet... and talk face to face, period.
- Benimle konusacaksın.
- So you will talk to me.
İngilizce konuşacaksınız.
You talk English!
- Sanırım konuşacaksın.
I think you will.
Ne hakkında konusacaksınız?
What are you gonna talk about?
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşmuyor 31
konuşma 379
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşmak istemiyor musun 16
konuşmuyoruz 17
konuş benimle 497
konuşur 18
konuşuyoruz 54
konuşmuyor 31
konuşma 379
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşmak istemiyor musun 16
konuşmuyoruz 17
konuş benimle 497
konuşur 18
konuşuyoruz 54
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabilir miyiz 236
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabilir miyiz 236