Konuşuyorum перевод на английский
7,128 параллельный перевод
Sen \ "doğru \" insanlarla konuşuyorum.
You been talking to the "right" people.
Şu an havayla konuşuyorum, garip oldu.
And I'm talking to air now, which is odd.
Hâlâ konuşuyorum.
I'm still doing it.
- Evet, konuşuyorum aslında.
Yeah, I do, actually.
Sadece arkadaş olarak konuşuyorum.
No, I'm just talking to you as a friend.
Arkadaşım Jack Porter'la mı konuşuyorum... -... yoksa Memur Jack Porter ile mi?
Am I talking to Jack Porter my friend or Jack Porter of the Suffolk County Police Department?
Baksana, burada oturmuş, seninle konuşuyorum. Hadi Munson.
Sitting here talking to you.
Duvarlarla konuşuyorum.
I speak to the walls.
Berdoo'nun adamlarıyla konuşuyorum.
Been talking to some of the Berdoo guys. Vibe ain't good, man.
İş güveniliği uzmanı olarak konuşuyorum, güvenlik görevlisi olmasına izin vermiyorum.
As HSE Manager I can not allow her to be the bouncer.
- Sus, ben konuşuyorum!
- Shut up, now I'm the one talking!
Kiminle konuşuyorum ki?
Who am I talking to?
Seninle konuşuyorum!
I'm talking to you!
- Yeterince sesli konuşuyorum.
- Ed : I'm talking loud enough.
Midem hakkında konuşuyorum.
Talking about my tum-tum.
Ben kızımla konuşuyorum, görmüyor musun?
I'm talking to my daughter, can't you see?
Evet Jane. Sana konuşuyorum.
Yes, Jane, I am talking to you.
Bekle, Tiffer'la bir şey konuşuyorum.
Hang on, I'm having a little issue with Tiffer.
- Sadece konuşuyorum.
- I'm just making conversation.
Mantıksız insanlara karşı sinirlendiğimde böyle konuşuyorum.
This isn't a tone. This is my speaking voice when I'm upset with an unreasonable person!
Sana kaba konuşuyorum aynı zamanda senin arkadaşına saygılı olacağımı da kanıtlıyorum.
Trash talking you, while simultaneously proving that I will be respectful of your friend.
- Hızlı mı konuşuyorum?
- I'm talking fast?
- Burada kendi kendime mi konuşuyorum ben?
What, am I just talking - to myself, here?
- Gayet mantıklı konuşuyorum.
I'm making perfect sense.
Hep ben konuşuyorum gibi.
I feel like I'm doing all the talking here.
Duvara konuşuyorum resmen.
I'm wasting my breath.
Kiminle konuşuyorum acaba?
Who am I speaking to?
- Sadece konuşuyorum.
- I'm just talking.
- Jake gibi mi konuşuyorum?
I sound like Jake?
- Genetik olarak konuşuyorum tabii.
Genetically speaking, of course.
Farkındayım, yine saçma sapan konuşuyorum.
I know, I know. I'm talking out of my ass again.
Seninle bir anne olarak konuşuyorum.
I'm speaking to you as a mother.
Konuşuyorum burada!
Hey, eyes front!
Şimdi ben konuşuyorum.
I talk now.
Oğlumla konuşuyorum.
I'm talking to my son.
Oğlumla konuşuyorum!
I'm talking to my son!
- Evliliğimiz hakkında konuşuyorum.
~ I'm talking about us, our marriage.
Ben ilk defa İngilizce konuşuyorum, ve sen hala şüphe içindesin!
First time I spoke in English, and you still have a doubt.
Bu doğru değil aslında, işi istemiyorum ama geri almak için çalışırsam, basmakalıp konuşuyorum,... Ned'e kendin düşüncesine göre hep sorunun bir parçası olmadığımın,... çözümün de bir parçası olabileceğimi kanıtlamakta yardımcı olabilir.
That's not actually true, I don't want it back, but if I work to get it back, speaking in cliches, it might help prove to Ned that I can be part of the solution and not always, as is his belief, part of the problem.
Bu yüzden seninle konuşuyorum.
That's why I'm talking to you.
D-u-n-p... Neden hâlâ konuşuyorum?
Why am I still talking?
Tanrının hizmetçisi olarak konuşuyorum, kötü ruh bu kişiye bağlanmasın.
As servant of God, away, evil spirit not connected to this person.
Zaten şu anda onlarla telefonda konuşuyorum.
I'm actually on the phone with them right now.
Mezarlıkta ölü babamla konuşuyorum.
I'm talking to my dead dad in the graveyard.
Arkadaşımla yatan evli bir adamla konuşuyorum. O adama her ne yaptıysan... arkadaşımda bununla yaşamaya devam ediyor.
I'm asking the married man who used to sleep with my friend what exactly he has done with the man she's currently sleeping with.
Ben tanıdığım, oy verdiğim... verdiği sözü tutan adamla konuşuyorum...
I'm saying the man I know, the man I voted for, the man who took the oath of office would never hand him...
Seninle neden konuşuyorum sanıyorsun?
Why do you think I'm talking to you?
Zar zor konuşuyorum.
I could hardly tell.
Bir fakülte üyesi olarak konuşuyorum.
I'm speaking as a faculty member.
Kiminle konuşuyorum?
What happened?
Kiminle konuşuyorum?
But that doesn't change the fact- - ( horn honks twice )
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuruz 96
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuruz 96
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuşmuyoruz 17
konuşur 18
konuşmak istemiyor musun 16
konuş benimle 497
konuşuyoruz 54
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuşmuyoruz 17
konuşur 18
konuşmak istemiyor musun 16
konuş benimle 497
konuşuyoruz 54
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabilir miyiz 236
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabilir miyiz 236