Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ K ] / Konuşun

Konuşun перевод на английский

3,146 параллельный перевод
Bana acele bir cevap vermeden önce tramplenin oraya gidip iyice bir konuşun.
Go over by that trampoline and talk it through before you give me another quick answer.
Ayrıca, Urban'la konuşun.
And talk to Urban.
Ben apartman görevlisi, sesli konuşun!
It's the doorman here, speak up!
Siz konuşun, ben birazdan dönerim.
You know what? I'm gonna let you guys talk about this.
Şu masadaki organizatörlerle konuşun ve diğer taraftakilerle de.
You have to talk to the organizers at that table there and on the other side.
İnsanlarla gerektiği gibi konuşun
Just talk to people the way you talk to them.
Vaktimiz azalıyor bunu konuşun
You'll have to discuss that with your running mate.
Sırayla konuşun.
Speak in turns.
Konuşun.
Yo!
Partnerimle konuşun.
You can talk to my partner.
Burada değiller. - Gidip bulun onları. - Partnerimle konuşun dedim.
Talk to my partner.
Dürüstçe konuşun.
You can be direct with me.
Müdürle konuşun.
You can try the principal.
Birbirinizle konuşun ve her şey eskisi gibi olacaktır.
Talk to each other and things go back like they were.
Konuşun, Peder Marco, Allah'ın bir adamı olarak.
Talk, Father Marco, you He is a man of God.
Kendi dilinizi konuşun.
Speak your own languages.
Ben gideyim de siz ikiniz küresel sorunları konuşun.
Why don't I let you two catch up on the world events?
Siz kendi aranızda konuşun.
Talk amongst yourselves.
Lütfen konuşun onunla.
Just talk to him.
- Karınız tehlikedeyse FBI ile konuşun.
If your wife is in danger, talk to the FBI.
Herkes ile konuşun.
Talk to everybody.
- Ve Soren'le uygun bir şekilde konuşun.
- And talk some sense into Søren.
Orospularıyla da konuşun derim.
Maybe you should talk to his whores.
Siz konuşun, ben eşyalarını beklerim.
Go ahead. I'll wait for your things.
IMF'le konuşun.
Sound out the IMF.
Lütfen biraz daha yavaş konuşun.
PLEASE SPEAK MORE SLOWLY.
Şu kadınla konuşun.
Speak with this woman.
Evet, şu kahpeyle bir an önce konuşun.
Yes, speak with this bitch and speak soon.
Hadi konuşun beyler.
Talk to us, lads.
Sadece normal bir şekilde mikrofona konuşun.
Just talk normally into the mic please- -
Hayır, hayır, konuşun.
No, no, keep talking.
İsterseniz onunla konuşun. Yanında oturun.
Talk to her if you like, sit with her.
Karımla konuşun.
Talk to my wife.
Konuşun.
Talk.
Orada kendi adınıza konuşun, sözde belediye başkanı.
Speak for yourself there, supposed mayor.
Tiplerin fotoğrafını çekmeyi unutmayın. Evsizlerle de konuşun.
Get photos of his distinctive features and interview the homeless.
- Sırayla konuşun.
- One at a time.
Stephen, Abby, sabah ilk iş büyük çocukla konuşun.
Stephen, Abby, first thing in the morning, talk to the older son.
Lütfen İngilizce konuşun.
- So... - Please speak English.
Gelin ve benimle konuşun.
Come and speak with me.
Merhaba, ben Grace, gülümseyin ve sinyal sesinden sonra konuşun.
Hi, it's Grace, smile and speak at the beep.
Kendi adınıza konuşun.
Speak for yourselves.
İkinizi bırakayım da konuşun.
I'll let you two off to discuss it.
Sadece konuşun Ekselânsları, ve ben itaat edeceğim..
You need only speak, Your Majesty, and I will obey.
Sizi duyamıyorum... Konuşun.
I CAN'T HEAR YOU- - SPEAK UP.
Kocanızla konuşun.
Talk to your husband.
Konuşun, konuşun, konuşun.
Talk, talk, talk.
- Bırakalım konuşun.
- Let him speak.
Siz olay yeri inceleme ekibinin başıyla konuşun.
You liaise with the crime scene manager.
İngilizce konuşun. Marco, neler oluyor?
English, Marco, what's going on?
Düsünün ve konusun!
Think and speak!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]