Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ N ] / Nasıl yaptın

Nasıl yaptın перевод на английский

5,964 параллельный перевод
Bunu nasıl yaptın?
How'd you do it?
- Bunu nasıl yaptın?
How did you do it?
Nasıl yaptın... Not alayım.
That is how you- - I got to take notes.
Bunu nasıl yaptınız, kişisel olarak mektup yazdınız mı?
Have you done so, either by letter or in person?
- Bunu nasıl yaptın?
How'd you do that?
Nasıl yaptın...
How did you...
Nasıl yaptın?
How?
Bunu nasıl yaptın bilmiyorum.
I don't know how you managed it.
Nasıl yaptın bunu?
How did you...
Nasıl yaptın?
How'd you do it?
Bunu nasıl yaptın?
How did you do that?
Nasıl yaptın dedim? Ben vampirim.
I'm a vampire.
- Bunu nasıl yaptın?
- How the hell did you do that?
Nasıl yaptın bunu?
How'd you do that?
- Bütün bunları nasıl yaptın, bilmiyorum.
I don't know how you did any of this.
Nasıl yaptın onu?
How did you play that?
Tanrım, nasıl yaptın bunu?
Oh, my god. How'd you do that?
Fitili nasıl yaptın?
How did you build the detonator?
- Bunu nasıl yaptın?
- How did you do that?
Nasıl yaptınız?
How did you do this?
Bunu gün ışığında nasıl yaptın?
How did you do that in daylight?
Bunu nasıl yaptın.
How did you do that?
Ama ben, bize nasıl bir iyilik yaptığının farkındayım. O yüzden beni vurmayasın sakın, olur mu?
Me, I can see how you're kind of doing us a favor, so don't shoot me, all right?
Nasıl yaptığın beni ilgilendirmiyor.
How you do so is of little interest to me.
Şimdi onları nasıl yaptığını biliyoruz.
Now we know how he makes them.
Geçen gün ofisinde yaptığın herhangi bir şey hakkındaki herhangi bir işin nasıl gidiyor?
So, how's whatever thing you were whatevering about in your office the other day?
Bir zamanlar senin hükümetinin benim karakterim hakkında atıp tuttuğunu ve dostlarıma nasıl davrandığıma baktıklarını duyuyordum, elimden bir şey gelmiyordu ama bilim adı altında kaç tane vatandaşına deney faresi muamelesi yaptıkları aklımdan çıkmıyor.
In what little time I devote to the judgment your government has made about my character and how I treat my fellow man, I can't help but think about how many of their own citizens they've treated like lab rats in the name of science.
Bunu nasıl yaptın?
How'd you do that?
Nasıl yaptığını bilmiyorum ama bir çocuğu daha kaybetmeye dayanamam.
I don't know how you do it, but my soul can't take another lost child.
Onun bunu nasıl yaptığını...
I don't know how she...
Nasıl hata yaptığını söylediğini düşünüyordum.
About how you said you made a mistake.
Taşra kafasına sahip koca bir adamdan... sekiz yıl boyunca yaptıklarını aslında... yapmadığını itiraf etmesini nasıl beklersin?
You think those boys would ever admit that they were being bossed around by a tri delt from tuscaloosa for eight years?
- Bunu arkadaşın nasıl yaptı?
How did he do that, your friend?
- Okulun son gününde arabana nasıl benzin koymadım? - Evet yaptın.
How I intentionally didn't put gas in your car on senior ditch day?
Victoria'nın ona nasıl ihanet ettiğini anlattığında ona suni teneffüs yaptığına pişman olacak.
Once you explain how Victoria betrayed him, he will regret ever being CPR-certified.
Woodbine'ı nasıl bulduğunu ve senin için ne yaptığını anlat.
Tell us how you found
Nasıl yaptığın umurumda değil.
I don't care how you do it!
- Bayan Whitmore, partideki kız. Mucizevi bir şekilde iyileştirdiğin ve hâlâ nasıl yaptığını anlamadığım kız.
Lady Whitmore, the girl from the bonfire, the one you miraculously saved from certain death and I can't figure out how.
Mark'ın kendi hayatıyla ilgili yaptığı şeylerin Chad için nasıl da büyük yıkım olduğunu keşfediyor.
Discovering what Mark did with his life must have been a real blow for Chad.
Bu çok acayip, nasıl yaptığını bilmiyorum.
That is uncanny. I mean, I don't know how you do that.
- Bu kan... tam olarak ne yaptın, nasıl... Telefona bakmazsa kontrol etmek için birini yollarlar.
- How are we supposed- - If he doesn't answer someone is gonna come looking for him.
Bütün o aniden yaptığınız küçücük önemsiz seçimler size "ben buraya nasıl geldim?" dedirtebilir.
And suddenly, all of those tiny, insignificant choices you made add up to... How did I get here?
Bize nasıl yaptığınızı söyleyin?
Tell us, how did you make it?
Bizler yaptıklarını gördük, nasıl davrandığını biliyoruz.
Those of us who heard him, who saw the terrible things he did, know that.
Eğer yaptığın iş doğruysa nasıl kurallara aykırı olabilir?
If it's the right thing to do, how can it be against the rules?
Bu seyahatin ne anlama geldiğinin nasıl hazırlıklar yaptığının farkındaydım.
This trip's purpose and all, I had a sense of what it meant.
Nasıl yaptığını bilmiyoruz.
We don't know how.
Ne kadar harcadığın ve nasıl yaptığın hususunda.
About how much you spent and about how you made it.
Senin de onun antrenörü olduğunu biliyorum, ve nasıl idman yaptırdığını bilmiyorum, ama...
I know you were his trainer, and... I don't know how you... how you train, but...
Babana, annenden kalan sigorta parasıyla bana nasıl ödeme yaptığını sormuyorsun.
Ask your dad how he's been paying me off with the insurance money that she left.
Bize aşama, aşama nasıl yaptığını anlatmalısın.
I need you to go step by step and tell us exactly how you did it.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]