Oradan перевод на английский
29,749 параллельный перевод
- Oradan geçemezsin, nereye gideceksin?
You can't get through so where are you going?
- Ama o günden beri, - o araç bir daha oradan geçmedi.
But ever since that day, that car hasn't passed through here again.
Hassiktir oradan ya.
You've got to be fucking kidding me.
- Siktir oradan Frank!
- Fuck you, Frank!
Paronoyak gibi oldum ve başım sürekli oradan oraya zıplıyor gibiydi.
I kind of just got paranoid, and my head kept jumping from one thought to the next.
"Yeni Amerika" ymış, hadi oradan.
"New America" my ass.
Hadi oradan!
Shut up.
Hadi oradan!
Oh, please.
Dokunuşunla cennetin kapılarının açıldığını ve oradan inerek, bir melek gibi beni deliye çevirdiğini mi?
I'm blinded by the angel that is you?
Sanırım dört yıllık bir üniversiteye transfer olmak ve oradan da umuyorum ki hukuk okulu.
Well, I guess transfer to a four-year college, and then, hopefully, law school.
Adem ve Havva bolluk içinde yaşıyordu. Yasak meyveyi yedikten sonra oradan sürüldüler ve toprağı işlemek zorunda kaldılar.
Adam and Eve lived in a land of plenty, but when they ate the fruit of the forbidden tree, they were cast out and forced to work the land.
Oradan ilham almışlar gibi görünüyor.
It looks like this is what they were looking at.
Oradan çıkmasına müsaade edemeyiz.
We can't ler her out from there.
Oradan gitmem gerekiyordu.
I had to get the hell out of there.
Tahminimce çoğunlukla kan gidiyordur oradan.
I'm guessing mostly blood goes down there.
Şimdi oradan uzak olman lazım, biz...
Good. Now that you're out of there, we can...
Önemli noktamız artık MacMillan Hizmetleri oradan bir kazanç elde edemez.
The point is MacMillan Utility can no longer profit off of it.
- Siktir oradan.
- No shit.
Ben... oradan başladım.
I... started from there.
Ve Tek yollular felsefesini oradan mı yayacaksınız?
And you'll lay out the One Way philosophy there?
Hadi oradan, buna sen bile inanıyor olamazsın.
Come on, even you don't believe that.
Eski arkadaşım Terba oradan kaçmaya çalıştığı için tutuklanmadan önce orada çalışmış.
My former friend Terba worked on the line there before he was arrested for trying to escape.
Onlar bizi fark etmeden oradan gideceğiz, değil mi Chop?
We'll be there and gone before they know it. Right, Chop?
Yüzbaşı, onları oradan çıkarmak için planınız nedir?
Well, Lieutenant, what's your plan to get'em out of there?
Oradan kaptığım muhteşem basur donutumu unutmuştum.
Ooh, I forgot my sweet hemorrhoid doughnut I scored.
- Peki ya oradan öncesi?
And how'bout before that?
- Adama oradan inmesini söyle.
Tell that man to get off the ledge.
Hadi oradan.
- Like hell.
Bu olay sayesinde külkedisi de oradan kaçmayı başardı.
Which gave our Cinderella time to get the hell out of there.
Hayır, oradan değil. Köpek orada!
Not through there, the dog's in there!
Oradan iner misin, bebeğim?
Hey, baby, get off of that.
- Hemen çık oradan.
You get out of there now.
O bina orada durduğu sürece hiçbir insan onu oradan çıkaramaz.
And no human is gonna make him give it up as long as it's still standing.
Pekâlâ, hadi oradan başlayalım.
Right. Well, let's start there then, shall we?
Hepsini oradan mı öğrendin?
You got all of that from that.
Sonra Thule onu Çin'e ve oradan Peru'ya kadar izlemiş.
Then the Thule tracked it to China and then to Peru.
Neden oradan başlamıyoruz?
Why don't we start there?
Haritada bir yere şarap dök, sel atında kalan o insanlar bile onu oradan kovar.
Spill a drink on any map, whatever town that's wet, she's been run out of.
Oradan izini sürebilir miyim bir bakayım.
I'll see if I can pick up the trail there.
Oradan çıksalar bile işin içinden sıyrılmış sayılmayız.
Even if they do, there's no bailing us out.
Belki oradan çıktıktan sonra insanlar onunla ilgilensin diye bizim bildiğimiz "Marcy" gibi davrandı. Ve dün de kafasını vurunca..
Maybe the "Marcy" we knew was her way of coping there, her way of making people look after her, and she just continued that behavior after her release, and when she hit her head...
Ben de oradan gideceğim.
I'm going this way too.
oradan buraya, o kadar canavarı geçerek?
From there to here, passing through those monsters?
Onu oradan götürmeliydiler ama onlara tüm suçun bende olduğunu söylemiş.
They should've taken her away there and then, but she told them it was all me.
Oradan çıkmamız gerekiyordu.
We had to get out of there.
- Oradan birisi gelmiş olabilir.
- Someone could've come in through there.
- Bu oradan hatıra.
- That's how I got this.
Seni ancak böyle oradan çıkarabilirim.
It's the only way I can get you out.
Başının etini yiyip oradan ayrıldım.
I screwed his brains out and left.
Şimdi oradan hemen çık.
Now get out of there.
Bence oradan daha iyi görürüz.
I think we can see better from over there.
oradan uzak dur 20
oradan çık 18
oradan değil 39
orada 2281
oradaki 168
oradaydım 213
orada mısın 598
oradayım 18
oradaydı 145
oradasın 44
oradan çık 18
oradan değil 39
orada 2281
oradaki 168
oradaydım 213
orada mısın 598
oradayım 18
oradaydı 145
oradasın 44
orada kimse yok 63
orada dur 223
orada biri var 50
orada ne var 123
oradadır 18
orada olacağım 346
orada neler oluyor 224
orada ne yapıyorsun 161
orada bekleyin 25
orada olurum 25
orada dur 223
orada biri var 50
orada ne var 123
oradadır 18
orada olacağım 346
orada neler oluyor 224
orada ne yapıyorsun 161
orada bekleyin 25
orada olurum 25
orada duruyor 22
orada biri mi var 55
orada mı 137
orada kal 348
orada mısınız 104
oradaki kim 37
orada olduğunu biliyorum 100
orada durun 51
orada değil 122
orada kalsın 17
orada biri mi var 55
orada mı 137
orada kal 348
orada mısınız 104
oradaki kim 37
orada olduğunu biliyorum 100
orada durun 51
orada değil 122
orada kalsın 17