Oraya vardığında перевод на английский
269 параллельный перевод
Oraya vardığında o kişiyle kalem ve kağıt yardımıyla konuş.
Now, when you get there, talk to that person with pencil and paper.
Ancak oraya vardığında Alathea gitmiştir.
But by the time he gets there, she's gone.
Oraya vardığında derin bir pişmanlık duymaya başlayacak ve son Lord'a affın için yalvaracaksın.
Day and night, ask the spirit of the late Lord for pardon.
Sen oraya vardığında Morgan ölmek mi üzereydi?
Was Morgan dead when you got there?
Garip ruhum oraya vardığında karşısına ilk çıkan, yüce kayınpederim, şanlı Warwick oldu. Şöyle seslendi :
The first that there did greet my stranger soul... was my great father-in-law, renowned Warwick... who cried aloud...
Oraya vardığında, sonunda dinlenebileceksin.
Once you're over there, you can finally rest.
Oraya vardığında, bekle ve gör, hemen dökülecek.
When you get there, wait and see, it'll just pour out.
Oraya vardığında görürsün.
You'll see when you get there.
Bir keresinde tel kapımızı tırmaladığını duydum... ama Atticus oraya vardığında o gitmişti.
Once I heard him scratchin'on our screen door... but he was gone by the time Atticus got there.
Elini çabuk tut. Oraya vardığında bana kartpostal atarsın. Tabii kart almaya para bulabilirsen.
Hurry... and when you get there, send me a postcard, if you have the money to buy one.
Doktora görünecek kadar kötü haldeysen oraya vardığında çok geç olacak.
If you're bad enough to see a doctor, time you get there it's too late anyway.
Para biriktirip Hindistan'ın yolunu tutmuş. Oraya vardığında kimse ona bir cevap verememiş.
So he saved up and went to India but when he got there, nobody knew
- Evlat, ah, Oraya vardığında tam da kargaşanın içine düşmüşsün.
Boy, uh, you got there just in time for the commotion.
Oraya varmadan önce bunu dert etmesi onun için iyi değil ama, oraya vardığında bunu hatırlamalı.
He shouldn't think about this too much before liftoff, but he should keep it in mind.
Oraya vardığında, yapman gerekeni bileceksin.
You will know what to do when you get there.
Oraya vardığında hava hala güneşli olur.
It'll still be daylight when you get there.
Altıydı saat, oraya vardığında ve dokuzdu, ruhani müzik başladığında.
She arrived at 6 And the place was swinging To gospel music by 9
Oraya vardığında Camelford'da bir karakolda 48 saat kalmam gerektiğini söyle ona.
Well, listen. When she gets there, tell her I'll be stuck in the Camelford cop shop for at least forty-eight hours.
Oraya vardığında onu benim için beklet.
When she gets there you'll keep here for me.
Oraya vardığında...
When you are there
Oraya vardığında ayın çürük bir tahta olduğunu görmüş.
When she finally reached the moon, it was a piece of rotten wood.
Oraya vardığında kalacak bir otel bulacaktı.
He's going to find a motel when he gets there.
Sanırım her ikimizde nereye gideceğini ve oraya vardığında neyle karşılaşacağını biliyoruz.
I think we both know where she'll show up... what she'll find when she gets there.
Oraya vardığında ışıkları kapa.
Switch the lights off when you get there.
1100 km yol yapıyor ve oraya vardığında kimse onu tanımıyor.
He drives 700 miles, and when he gets there no one knows him anymore, no one welcomes him.
Ona de ki, eğer o oraya vardığında orada olmazsam,.. ... liste bu sabah buluştuğumuz yerdeki bir ışık direğinin taban kısmında gizli.
Tell him if I'm not around when he gets there, that the list is hidden in the base of the light standard where we met this morning.
Ve merdivenlere koşuyor, tam oraya vardığında... erkek arkadaşının tüm uzuvları parçalanmış bir şekilde, ve çenesinden asılı olarak sallandığını görüyor.
so she hurries to the top of the stairs, and when she gets there... She sees her boyfriend completely dismembered, dragging himself across the floor by his chin.
Oraya vardığında, biraz dolaşırsınız.
When she's there, you just stroll in.
Oraya vardığında, çocukları doğruca yurda bırak ve verdiğim numaradan beni ara.
When you arrive take them straight to the Home... then call me at the number I've given you.
Bizimkiler oraya vardığında, Lee gününü görecek.
When our people arrive, Lee'll have high ground.
Oraya vardığında emin ol, Pick.
Make sure he gets there, Pick.
Tren oraya vardığında insanları sopayla dışarı çıkarıp birinin üzerinde "Giyim Eşyaları", diğerinde de "Değerli Eşyalar" yazan iki ambarın önünde sıraya dizdirmişler.
The trains arrived and the people were driven out with clubs. They were lined up in front of two big warehouses. One was marked "Cloak Room" and the other "Valuables."
Oraya vardığında yerinden kımıldama.
And when you get there, stay put.
Sen oraya vardığında, birileri Denree'yi yemiş olacak.
When you get there, someone will have eaten Denree.
Sonra oraya vardığında da pasta yok dediklerinde,... "Aa, tamam o zaman bir bardak kahve alayım" demez.
Nobody with a terminal illness goes to Europe for a piece of Bavarian cream pie and then when they don't have it, he says, "I'll just have some coffee."
Oraya vardığında, evet.
By the time you got there, yes.
Oraya vardığında, yerinde kal.
When you get there, stay put.
Oraya vardığında soğumuş olur, boşa gider. Peynir kutuya yapışır.
Buff, that slice is the difference between life and death for some half-dead Bangladeshi.
Oraya vardığında, Na'Toth'u kurtarmaya çalışacak ama adamlarım onu yakalamak üzere orada olacak.
And when he arrives, he will attempt to free her and my forces will be there to arrest him.
Oraya vardığında bize yaz, tamam mı?
Write to us when you get there, okay?
* Oraya vardığında görüşürüz *
# See you when you get there #
* Oraya vardığında seni görürüm *
# I see ya when you get there #
* Oraya vardığında * * seni göreceğim *
# I'll see you when you get there #
* Oraya vardığında * * seni görürüm
# I'll see you when you get there #
* Oraya vardığında seni görürüm *
# See you when you get there #
* Oraya vardığında seni göreceğim. *
# I'll see you when you get there #
* Oraya vardığında görüşürüz. *
# See you when you get there #
Oraya vardığında büyük ihtimalle seni bir daha hiç görmeyeceğim.
When you get there, I shall probably never see you again.
Oraya vardığımızda kız hakkında çeneni tut.
Keep quiet about the girl when we get there.
Reklamında göklere çıkarırlar fakat oraya vardığınız zaman tek bulabildiğiniz yol kenarında ıvır zıvırla dolu bir tapınak olur.
They put a big sign and when you get there... More... not a dump full of drunks.
Oraya vardığımdızda... Joe ve Mr. White adında biriyle tanıştım.
We get there... and I meet Joe and a guy named Mr. White.
oraya 298
oraya git 101
oraya gidiyorum 49
oraya geliyorum 69
oraya gidelim 54
oraya gitmek istemiyorum 20
oraya koy 38
oraya gidemezsin 37
oraya bak 56
oraya gitmeliyiz 19
oraya git 101
oraya gidiyorum 49
oraya geliyorum 69
oraya gidelim 54
oraya gitmek istemiyorum 20
oraya koy 38
oraya gidemezsin 37
oraya bak 56
oraya gitmeliyiz 19