Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ S ] / Söyleyin

Söyleyin перевод на английский

16,958 параллельный перевод
Tabii orada üzerine binilmesi gereken küçük bir kısrak varsa bütün gece eğleneceğimi de söyleyin.
Of course, if there's a pretty little filly in there who needs a good hard ride, tell him I'm gonna be playing all night long. _
Tamam, yolculara bir açıklama yap Onlara bu uçakların güvenliğinin tamamen güvenilir olduğunu söyleyin.
Okay make an announcement to the passengers tell them that the safety of this aircraft is completely reliable.
Bizden ne kadar isterse ödeyeceğimizi Tommy'e söyleyin lütfen.
Please tell Tommy that we pay him whatever he asks us to pay. Please tell Tommy that we pay him whatever he asks us to pay.
Tommy bunu sır olarak tutmak istiyorsa ona söyleyin, kürklü kadının biri güpegündüz burada Saba Kraliçesi edasıyla dolaşıp zırhlı araçları soruyordu.
If Tommy wants to keep this secret... Tell him. There was a woman in a fur coat walking through here in broad daylight like the Queen of fucking Sheba asking about armoured cars.
Limanda olduğunu söyleyin.
Say he's in the harbour.
Madem hoş karşılanmadık söyleyin gidelim.
I don't need this. If we're unwelcome, say so and we'll leave.
Evet, şunu söyleyin bana dedektif.
Right, so, answer me this, Detective.
Lucius Fox'a son 15 yılda Wayne Girişimcilik için çalışan bilim insanlarının dosyalarını toparlamasını söyleyin.
Have Lucius Fox put together the files of all the scientists who have worked for Wayne Enterprises over the past 15 years.
Sadece ne bildiğinizi söyleyin.
Just tell me what you know.
- Ne gördüğünüzü söyleyin bana.
Tell me what you see.
Sadece kelimeyi söyleyin gidip oraya işine burnumu sokayım ve o adamı odadan kapı dışarı edeyim.
You just say the word, and I will barge in there and kick that dude out.
Hepinize bir şeyler düşecek. Ne istiyorsanız söyleyin yani.
You all get something, so fire away.
Sizi rahatsız eden herhangi biri olursa söyleyin.
Anyone who makes you feel uncomfortable at all.
Adamlarını mevzilendirebileceğini söyleyin.
Tell him he can deploy his men to this position.
Valinize söyleyin!
Tell your governor!
Ona geldiğimi söyleyin!
You tell him I'm coming!
Onu arayıp emekli olamayacağını söyleyin çünkü ben emekli oldum. Ve ona, eve giderken hayır kurumuna uğrayacağımı söyleyin çünkü artık alışveriş falan yapamayacağız.
- and tell him he can't retire - because I have been retired and tell him I'm gonna stop by the thrift store on the way home since we can't shop at the mall anymore?
Şimdi, söyleyin bana, Bayan LeBlanc burada ki imza sizin mi?
Now, tell me, Ms. LeBlanc, is that your signature right there?
Lütfen söyleyin, anlayabilirim.
Please, just tell me. I would understand.
Siz söyleyin Bay Pine.
You tell me, Mr Pine.
Ayrıca konsiyerje köpeğimi odama getirmesini söyleyin.
And tell the concierge to bring my dog to my room.
Hepimizin burada olduğunu söyleyin.
Tell her we're all here.
Adınızı söyleyin lütfen.
Can you please tell me your name?
Özür dileyin, kendinizi kaybettiğinizi söyleyin.
Apologise, say you lost your temper.
Fakat herhangi bir sebepten benimle konuşmayı nahoş bulursanız lütfen söyleyin.
But if for any reason you find conversation with me unpleasant, please say so.
Babanıza söyleyin milise katkı sağlamak için elimden geleni yapacağım.
Do tell your father that I shall do my very best to make my contribution to the militia.
Yapabileceğim bir şey varsa bana söyleyin.
Let me know if there's anything I can do.
Unutmayın, yarın bir futbol maçımız daha var Davey'e söyleyin, bir akşamlık Kriminalci gibi davransın.
Don't forget, we've got another football match tomorrow night, so tell Davey he's gotta pretend to be CID for the evening.
Onun bir numaralı hayranı olduğumu söyleyin yeter.
Just tell him that I'm his number one fan.
Amcanıza söyleyin ışıktan uzak tutsun.
Ty Cobb? Tell him to keep the lights low.
Hazır olduğunuzda söyleyin.
Just let me know when you're ready.
Bana söylediklerinizi Prens Charles'a da söyleyin.
Tell Prince Charles what you told me.
Lütfen içeri gelip size nasıl yardımcı olabileceğimi söyleyin.
Please, come inside and tell me how can I help you.
- Bana ne gördüğünüzü söyleyin Madonna.
Tell me what you see, Madonna.
Baş rahibeye söyleyin.
_
Şimdi... sizin için ne yapabilirim söyleyin.
Now, tell me what it is that I may do for you.
- İcadınızı söyleyin ona.
Yeah. All right, look, tell'em about your invention.
Peki, hangisini yapayım söyleyin.
All right, so let me know which ones you want to hear.
Birini söyleyin.
Give me somebody.
Söyleyin!
Huh?
Siz de inandığınızı söyleyin ve bu işi hep birlikte yapalım.
Tell me you do, too, and we'll make it happen together.
Ama bu sorguyu sadece Liberty Köprüsü'nde olanlar için yapıyoruz. Bu yüzden lütfen burada, gördüklerinizi açıkça söyleyin.
But this hearing focuses solely on the events on the Liberty Bridge, so please tell this panel exactly what you saw.
- Bana o sikiğin ambulansı kullanmayacağını söyleyin.
Tell me the son of a bitch won't have any use For that ambulance.
Bana bir şey söyleyin Bay March.
Give me a word, Mr. March.
- Neden burada olduğumuzu söyleyin.
Tell us why we're really here.
- Bu şeyi gördüğünüzü söyleyin.
Say you see this thing.
Lütfen bize sırınızı söyleyin.
Please tell us your secret.
Ne isterseniz yapın, düşünün veya söyleyin.
I don't care what you do, or what you think, or say.
Ses kesik geliyor, bir kez daha söyleyin.
You're breaking up. Say it one more time.
Söyleyin gitsin.
Just tell me.
- Onlara da söyleyin hadi.
- Tell them.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]