Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ Z ] / Zor bir soru

Zor bir soru перевод на английский

341 параллельный перевод
Zor bir soru.
That's not so easy.
Bu zor bir soru.
Well, that's a touchy question.
Bill benim yerime mi geçti, yoksa hala şansım var mı? Bu zor bir soru.
Did Bill take my place or I still have chance?
Bu çok zor bir soru.
That's a pretty difficult question.
Bu çok zor bir soru.
That is a very direct question. Ah.
Zor bir soru mu oldu?
Tough question?
Zor bir soru.
Tough question, all right.
Şimdi bu zor bir soru.
- That's hard.
Zor bir soru, efendim.
Difficult question, sir.
Bu cevaplanması zor bir soru Ping-Cho.
That's a very difficult question to answer, Ping-Cho.
Zor bir soru.
Oh, a tough one.
Eksiksiz bir analiz değildi, zor bir soru da değildi... fakat esas olan, başardım... bunu Kingsfield'ın dersinde yaptım.
Not a complete analysis, not a hard question... but the point is I did it. I did it in Kingsfield's class.
- Bu zor bir soru.
- That's a difficult question.
Zor bir soru ama onun için çantada keklikti.
A tough question and she pulls it out of the bag.
Zor bir soru.
That's tough.
Tanrım, zor bir soru.
Oh, dear. That's tricky.
Bu kadar zor bir soru sormamalıydın.
You shouldn't have given him such a difficult question.
Zor bir soru!
That's a toughie.
Zor bir soru.
It's a difficult question.
Bu, zor bir soru.
Schultz could have never pulled it off.
İlginç, aynı zamanda zor bir soru.
It's an interesting and, and a difficult question.
Zor bir soru.
A thorny question.
Bu çok zor bir soru, Charlie.
THAT'S AN AWFULLY BIG QUESTION, CHARLIE.
Bak bu zor bir soru, Steve.
Well, now, see, that is a thorny one, Steve.
Zor bir soru mu?
Is this a tough question? Because, uh...
"Zor bir soru."
It's a tough question.
Zor bir soru.
Well, it's hard to say.
Bu zor bir soru, çünkü Coda'yla, Candy'le ve Shasta'yla da oynaştım.
Well, that's a tough one,'cause I did the deed with Uta, Candy and Shasta.
- Bu çok zor bir soru.
- That's a very difficult question.
Zor bir soru.
That's a tough one.
Bu zor bir soru.
Why?
Zor bir soru biliyorum.
It's a tough decision, I know.
Bayağı zor bir soru oldu galiba.
Oh, tough question, I guess.
Yanıtlaması zor bir soru.
That's a hard question to answer.
Zor bir soru.
Tough question.
Bana zor bir soru sor.
Ask me a tough one.
Her erkek için çok zor bir soru.
Difficult question for any man to answer.
- Size çok zor bir soru sormalıyım.
- I have to ask you a difficult question.
Bu zor bir soruydu, unutulmayacak kadar zor bir soru.
Right? She was saying some strange things, wasn't she?
Zor bir soru, ama şansımı deneyeyim.
That's a tough one, but I'll take a shot.
Bu gerçekten çok zor bir soru
That's a really tough question.
Zor bir soru.
Right. Well... That's a tough question.
Bu zor bir soru... çünkü, bildiğiniz gibi, fiziksel cazibe...
That's a hard question... because, as you know, physical attraction is...
Zor bir soru.
You got me.
Bana böyle bir soru sorup zor durumda bırakma.
You wouldn't pin me down with a question like that, would you?
Bu çok güzel bir soru, ama anlatması biraz zor.
That's a very good question, but it's rather difficult to explain.
Zor bir soru.
It's a tough one.
Zor bir soru.
That's a hard one.
Sizin için zor bir an olduğunu biliyorum ama birkaç soru sormak istiyorum.
I know this is a hard time, but I'd like to ask some questions.
Bunun sizin için zor bir zaman olduğunu biliyorum ama işleme başlamadan birkaç soru sormalıyım.
I know this is a difficult time for you... but it is procedure that I ask just a few questions... before we can start processing the policy.
Bir sürü zor soru sorup duruyor.
She's been asking a lot of tough questions.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]