Âna перевод на английский
91 параллельный перевод
Bunca didinmeden sonra bu âna kavuşup dinlenmeye can atıyor kemiklerim.
My bones would rest, that have but labored to attain this hour.
- Öğrenince söylerim Richard çünkü şu âna kadar anlayabilmiş değilim.
- Yea, Richard, when I know... for I protest as yet I do not.
Şimdi tarihi bir âna tanıklık edeceksin.
Now you gonna see something.
Onu bulduğum âna lanet olsun!
Curse this thing.
Ama birini gerçekten sevmedim, yani şu âna kadar.
But I don't really love anybody, not now.
Amerika'yı ve İngiltere'yi alt etmek için son âna dek savaşacağız.
To defeat America and England, we will fight until the o end.
Bu, o âna dek kara birliklerinin desteğinde yapılan en ağır ve yoğun hava saldırısıydı.
It was the heaviest and most concentrated air attack in support of ground forces ever attempted.
Dresden. O âna dek savaşın pek de yanına ilişmediği sakinlerinin bir şekilde kutsal olduğuna inandığı o müthiş, güzel ve tarihî şehirde uzmanların deyimiyle taş üstünde taş kalmamıştı.
Dresden, a beautiful imponent e city-museum, that the war little affects and whose inhabitants considered inviolable, technician became in terms a case serious of on-bombardeamento.
Hitler, askere alma yaşını on altı buçuğa kadar düşürdü ve o âna dek daha ivedilikli işleri nedeniyle savaştan kaçanlarla yolunu buldu.
Hitler reduced the call-up age that autumn to 16 ½, and raked in those who so far had escaped it on grounds of essential work.
Ancak Ruslar neredeyse son âna kadar yargılama olmaması gerektiği konusunda ısrarcı oldular. O adamlar suçluydu ve yakalandıkları anda idam edilmeliydi.
But the Russians persisted almost until the end in saying that there should be no trial - these men were criminals and should be immediately executed the moment they were caught.
Hayret ki, Fransız polisi şu âna dek hâlâ tepemize binmiş değil.
I'm surprised half the police force of France hasn't descended on us by now.
12 görevlinin omuzlarında taşıdığı... Mukaddes Peder'i taşıyan Adjustortoria koltuğu... Papa'nın mukaddesatını tüm dünya... ile paylaşacağı âna balkona götürülür.
Borne on the shoulders of twelve attendants... the seat of the Adjustortoria carrying the Holy Father... is drawn out to the central balcony... where he bestows his blessings on all the world.
- Hayır, karşılaşmadık. Şu âna dek.
Not until right now.
Bu yüzden şu âna kadar sesimi çıkarmadım.
That's why I didn't say anything sooner.
Uygun âna kadar bekledim.
I waited till it was straight up.
Şu âna kadar nasılım Nicky?
The blood came from Ted's forearms How am I doing so far, Nicky?
Son âna kadar beklemeyi tercih ediyorum.
I like to put that off till the last moment with you cops.
O âna kadar yanlış bir şey yapmadın.
And up to that point you hadn't done anything wrong
Hadi, adem elmasını fark ettiğin âna gel.
Get to the part where you notice her Adam's apple.
O âna kadar Zhou Yu'yu anlayamamıştım.
I didn't understand Zhou Yu at that time.
Hem de öldüğü hafta. Şu âna kadar bunu hiç düşünmemiştim.
I never thought anything of it till now.
Büyük Patlama teorisinde yapılan bazı düzeltmeler, patlamaya bazı açıklamalar getirmeye çalışır ama bunlardan hiçbirisi saati tam olarak her şeyin başladığı âna geri götüremez.
BRIAN GREENE : Refinements to the Big Bang theory do suggest explanations for the Bang, but none of them turn the clock back completely to the moment when everything started.
Şu âna kadar geçerli bir sebebim yoktu ama o kimliği belirsiz DNA'yı kendiminkiyle karşılaştırdım.
I guess I didn't have a good enough reason until now, but... I tested my DNA against the unknown sample.
Buraya gelmek gibi delice bir şeye karar vermemden önceki âna geri döneceğim.
I'm gonna drive in a circle backwards really fast to reverse the Earth's orbit to go back in time to before I made the insane decision to come here in the first place.
Benim satıIık bir adam olduğumu düşünüyorsan seni kürsüye çıkaracağım âna kadar bekle.
If you think I'm bought and paid for, you just wait until I get you on the stand.
O âna kadar öyle bir not olduğunu bile bilmiyordum.
I didn't even know there was a note until later.
Şu âna kadarki en yüksek rakam bu.
This is the highest reading I've gotten so far.
Sen de şarkı söyleyip içtiğimiz âna denk geldin.
You just happened to come in when we were singing and drinking.
Sydney. Huzur verici bir an düşün. Vaughn'un sana değer verdiğini ilk anladığın âna dön.
Sydney, think back to a comforting time... the place you were the first time you realized that Vaughn really cared for you.
- Şu âna kadar Nick'in geçmiş veya mevcut dosyalarında göze çarpan biri yok.
So far, none of Nick's active or recent cases stands out.
O âna kadar tüm yüreğinizde ve bedeninizde hissedebileceğinizi bilmezdim.
Up until then, I didn't realized that you could feel with your heart and your gut.
O âna kadar, hayatımın ne kadar sığ geçtiğini fark etmemiştim.
Until that moment I didn't realized how shallow my life had been.
Ardımızda 200 yıl bıraktık, ama şu âna kadar, elde ettiğimiz hiçbir şey yok.
We've left those 200 years behind us, but so far, we gained nothing at all.
Şu âna kadar.
Until now.
Ömrünün 40 yılı, kaderdeki bu parıldayan tek âna çıkan dosdoğru bir yol olmuştu. Kalkan ve mızrağın, kılıç ve kemiğin et ve kanın bu ışık saçan çarpışmasına çıkan bir yol.
All his 40 years have been a straight road to this one gleaming moment in destiny this one radiant clash of shield and spear sword and bone, and flesh and blood.
Kayıp çocukların davasıyla aynı âna denk geldi ve biz de...
Well... it overlapped with the missing children campaign...
Şu âna kadar o kamyonu kimin yüklediğini bilmiyorduk.
And we never knew who loaded it till now.
Jason'ın arabaya bindiği âna bak.
Take a look at the part where Jason gets in the front seat.
Şu âna kadar hiç kimsenin yapmadığı bir şey yapacağım.
I'm about to do something no man has never seen before.
Şu âna kadar öyleydi.
untill now
Şu âna kadar belli bir düzen olduğunu söylemek imkânsızdı.
Two murders, 12 hours, right?
- Hayır. - 15 Kasım Cumartesi 19.30 - O âna kadar onunla daha önce tek kelime konuşmamıştım.
I hadn't exchanged one word with him before then.
Şu âna kadar pek kolay olmadı.
It hasn't been too easy.
Bunu uydurdun mu, yoksa şu âna mı saklıyordun?
Did you just make that up or were you saving it?
- Striptiz kulüpleriyle ilgili çok terbiyesiz bir esprim var ama gergin olmayan bir âna saklayacağım.
I have an entirely inappropriate joke about strip clubs, but I'm gonna save it for a less terrifying moment.
- Şu âna kadar.
- Until now.
Eğer bu güce sahip olup transfer edebilecek, hiçbirimizin göremediği birisi varsa ve yöntemlerinin keşfedilmesini istemiyorsa son âna kadar gücünü transfer etmemesi biraz şüphelendirici.
If there was someone who was moving that power from person to person and didn't want the method of murder to be discovered, it's strange that he took so long to move it from you to someone else.
Şu âna kadar temiz.
So far, so clean.
Şu âna kadar üç tür çıktı.
What kind is it? So far, three different types :
Öldüğü âna dek bunu size vermemde ısrarcı oldu.
I wonder why.
Şu âna kadar sen de hiçbir şeyi mahvetmedin.
So far, you're not ruining it.
anais 22
anastasia 21
anatole 22
anaheim 22
anam 27
anahtar 216
anahtar nerede 69
analiz 16
anahtar yok 22
anahtarım 16
anastasia 21
anatole 22
anaheim 22
anam 27
anahtar 216
anahtar nerede 69
analiz 16
anahtar yok 22
anahtarım 16
anahtarın var mı 25
anahtarlar 155
anahtarınız 21
anahtarlar nerede 34
anasını s 16
anahtar mı 23
anahtarı ver 58
anahtarı bana ver 23
anavatan 26
anahtarlarım 16
anahtarlar 155
anahtarınız 21
anahtarlar nerede 34
anasını s 16
anahtar mı 23
anahtarı ver 58
anahtarı bana ver 23
anavatan 26
anahtarlarım 16