Öne çık перевод на английский
8,139 параллельный перевод
Sonra bir adım öne çıkıp halkımızı korudum. Onları güvende tuttum. Beni sakinleştiren de bu oldu.
So I stepped up, protected these people, kept them safe, and that calmed me down, at least for a little while.
3 numara öne çık.
Have Number 3 step forward.
Er LM Pavlichenko, öne çık! Bakın!
Is soldier Pavlichenko here?
Sallan! Biraz daha öne çık.
SWING... from a little ahead
Will, öne çık.
Will, come on up.
Onlara dil uzatmaya devam edersen, bir gün kıçın hapsi boylayacak.
Keep sassing them, and one day I'll be bailing your ass from jail.
Bunun kemikleri doğru şekilde birleşmediği için omurgasının üzerinde çıkıntısı var.
This one, he has spurs at the top of his spine where the bones didn't fuse right.
Bu kız için Tehlikeli Güçlüler bülteni çıkarmamız gerektiğini düşünen tek kişi ben miyim?
Am I the only one that sees we need a Dangerous Powers Bulletin on this girl?
Otoyolda bir çıkış fazla gitmişim, servis yolundan geri döndüm.
I went one exit too far on the expressway, came back along the service road.
Yani, bir tane siyahi çocuk var ve o çok sıkıcı.
I mean, there is that one black kid, but he's real boring.
Glee Kulübü daha bir günlük ve daha şimdiden kavga çıkıyor.
The Glee Club is one day old, and there's already in-fighting.
İlk kez duyduğum bir tavsiye değil. Ancak bu şehirde öğrendiğim tek bir şey varsa o da yalnız olmadığımız zaman daha iyi başa çıkıyoruz.
Not the first time I've heard that advice, but if there's one thing I've learned in this town, we do better when we're not alone.
Sara, babamın önüne ilk getirildiğinde çırak mı olacak yoksa öldürülecek mi karar verirken onun gücünün örneğine tanıklık etti. Ondan öncekilerin hepsinde teröre yol açan bir güç. Ama Sara güldü.
When Sara was first brought before my father, the moment he weighed her apprenticeship or her execution, she bore witness to a demonstration of his power, one that inspired terror in all who had come before, but Sara...
O yüzden beni de çıkıntında duran bir başka kaktüs gibi düşün.
So, just think of me as one more cactus on your ledge.
Kimsenin oğluma ve başına gelenlere benim kadar ilgilenmediklerine inanmam çılgınlık değil.
There's nothing crazy about believing no one cares as much about my son and what happened to him as I do.
Demek istediğim, bir gün uyandığımda artık burada olmamın istenmediğini öğrensem dostum, dışarı çıkar ve bir daha arkama bakmazdım.
All I'm saying is if I suddenly woke up one day and found out I wasn't wanted here, man, I would walk out that front door and never look back.
İsyancı ilk görüldüğünde üstünde gri entari.. .. başında siyah sarık vardı. Elinde, üstünden turuncu ateşleme fitili çıkan..
One times insurgent, grey man jams, black head dress, holding a 122 mm shell casing with orange det cord emanating from the top.
Oradan sağsalim çıkıp.. .. Nathan Smith Kamp alanına varmanızı tavsiye ediyorum.
I advise you try and exit city, move to Camp Nathan Smith, ride this one out.
Bir gece sadık dostu Kara Cleitus ile.. .. bir tekne gezintisine çıkmıştı.
One night, he got into a row with a guy named Cleitus the Black, a loyal friend.
11 yaşındaki bir kız şöyle dursun kimse kendi sesini bozmadan birkaç dakikadan fazla böyle bir ses çıkaramaz fakat Joe saatlerce konuşabilir.
No-one could make a noise like that for more than a few minutes without ruining their normal voice, let alone an 11-year-old girl. Joe can go on for hours.
Kıçını nasıl kollayacağını bilmiyor.
The one thing he does know how to do is cover his back.
Aysız bir gecede kızılağaçlardan kendime biraz kalas çıkarıyordum.
Helped meself to some planks of Brazilwood one moonless night.
Bunlardan biri olmadan bisikleti garajdan çıkartmazdık.
You wouldn't take it out of the garage without one of these.
Bir gün işe giderken bir çığlık sesi duyuyor ve...
One day he is driving to work and he hears a scream and...
Çıplaksa eğer böyle bir şey için açık hava mahremiyeti olsa daha iyi olur.
If one were nude, say, it would be better to have outdoor privacy for that sort of thing.
Giriş ve çıkışlar yasak.
We're code green, okay? No one in or out!
Genellikle yükleri oldukça sağlam oluyor ama bu kez sadece o küçücük fıçıcık kutu vardı.
Most of the time they come with pretty good cargo, but this time... Just that one tiny ass little box.
Biri bana kıçından fazla atın olmamalı demişti. Sadece bir kıçım var.
- Someone told me once you shouldn't have more horses than you have asses, and I only got one ass, but..
Hiçbir şeye itiraz etmeyip John Constantine'in gölgesinde canlı hissettin. Azıcık bile acımasına değmezsin.
The shriveled nothing who only felt alive in John Constantine's shadow, barely worth his one night of pity.
Ah, hani kadın erkeğin kıçıyla işi bittikten sonra elini etrafında dolandırıp öne uzanır ve aletini ateşe verir ya...
What sex act? Oh, you know, when a girl eats out a guy's ass and then reaches around and lights his dick on fire?
Bu yüzden, Lily'i zarar görmeden çıkardık ve yerine bizden birini koyduk.
That's why we moved lily out of harm's way And subbed in one of our own...
- Kimse istemedi ama hiç çıkış planım yok ve yokluğum ne kadar uzarsa Coulson da o kadar soru sorar.
- No one did. But I got no exit strategy, and the longer I'm gone, the more questions Coulson's gonna have.
Nerede olduğumuzu ve buraya giriş-çıkışları bilen tek kişi Gordon.
Gordon's the only one who knows where we are, and he's the only way in or out.
Çok sıkıcı bir uçuş.
It's one dull flight.
Hayır. Pek çok şey olabilirsin ama "sıkıcı" bunlardan biri değil.
You are a lot of... things, but boring is not one of them.
- Birinden daha yeni çıktık yahu.
We just finished one, for God's sake.
Bir gün büyük ofislerimiz olacak çelikli, camlı, kıçına bile fazla olacak koltuklu.
We're gonna have big, fancy offices one day, with steel and glass and chairs you don't even know how to sit in.
Tek başına yüzmek çok sıkıcı.
Swimming's so bloody boring on one's own.
Bu, trafik kamerasının kör noktasına çıkıyor.
This one leads to a traffic cam blind spot.
- Hayır, çok çalışan profesyonellerin bir yandan güzel prensesi kurtarırken yaratıcılık ve taktik gerektiren kahramanlık hareketleri sergilenen oyunlardır.
No. It's one of those games where hard-working professionals can relax whilst performing virtual heroic acts that require creativity, tactical skill and teamwork, while saving the Moss Princess.
Yani çığlık atmak için zahmet etme, çünkü kimse seni duyamaz.
So don't bother screaming,'cause no one can hear you.
Her biri, bir öncekinden daha fazla hayal kırıcı oluyor.
Each one ends up being more disappointing than the last.
Dosyadaki her bir iz tek bir kişiye çıkıyor. Harrison Wells'e. Bu yüzden onu tanıyan arkadaşlarına bazı sorular sormanı istiyorum Iris.
Every trail in this files leads to one person, Harrison Wells, which is why I need for you to start asking your friends who know him some questions, Iris.
Benim için bir soruya cevap verirsen kardeşinle çıkıp gitmene izin veririm.
You answer one question for me, I'll let you and your brother walk.
Joe Miller'ı o gece suç mahallinden başka bir yerde olduğunu gösteren geçerli bir mazeret ya da kanıt sunulmadı ve yine de davalının kendisinin tanık kürsüsüne çıkmadığını kimse görmedi.
You have not heard any alibi evidence to place him anywhere else other than at the murder scene. And yet the one person we haven't heard from is the defendant himself.
En açgözlü, yıkıcı, öfkeli, işkenceci... korkunç insanlardık. Bir kıtadan ötekine öldürüp... Kızılderililer arasında kargaşa yarattık.
And we were the most rapacious, aggressive, destructive, torturing, monstrous people, who swept from one coast to the other murdering and causing mayhem among the Indians... ( ONE PERSON APPLAUDS LOUDLY )
Ama bu sefer, iç halkanın içinde iki parçacığı birbirinin tersi yönünde ışık hızında çarpıştırmak yerine Hızlandırıcıya sadece tek bir parçacık sokacağız.
Except, instead of two particles moving in opposite directions, colliding at the speed of light in the inner ring, we're only going to inject one particle into the accelerator.
Oradan elli üç tane kutu çıkardık sen de bir kutuyu seçip içinden Waits'in dosyasını mı bulacaksın?
We pull 53 boxes out of there, you just reach into one and find Waits'file?
Kıçına tekmeyi basacak kişiye ne dersin?
How about the one who kicks your ass?
Tıpkı sıkıcı vaazlarındaki o cüzzamlılar gibi hissediyorum.
I feel like the leper in one of your boring, boring sermons.
Bildiğim bir şey var, o da o hayvanla Omahalı masum bir kızdan daha iyi başa çıkabileceğin.
I know one thing, you are far better equipped to deal with that animal than some innocent girl from Omaha.
öne çıkın 22
çıkış 38
çıktı 108
çıkıyor 42
çık dışarı 1147
çıkar 159
çıkın 334
çıktım 33
çikolatalı 25
çıkarın 68
çıkış 38
çıktı 108
çıkıyor 42
çık dışarı 1147
çıkar 159
çıkın 334
çıktım 33
çikolatalı 25
çıkarın 68
çıkart 35
çıkalım 82
çıkacağım 19
çıkmak 16
çıkıyorum 133
çıkıyorsun 19
çıkardım 26
çikolata 110
çıkartın 17
çıktın 19
çıkalım 82
çıkacağım 19
çıkmak 16
çıkıyorum 133
çıkıyorsun 19
çıkardım 26
çikolata 110
çıkartın 17
çıktın 19
çıkmadı 21
çıkarın beni 132
çıkaramıyorum 22
çıkacak 23
çıkmıyor 19
çıkar beni 102
çıkabilir miyim 18
çıkabilirsin 85
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkıyorlar 21
çıkarın beni 132
çıkaramıyorum 22
çıkacak 23
çıkmıyor 19
çıkar beni 102
çıkabilir miyim 18
çıkabilirsin 85
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkıyorlar 21