Üzgünmüş перевод на английский
117 параллельный перевод
Denizaltı gemimizi batırdığı içinse üzgünmüş.
Regrets very much the U-boat was compelled to sink our ship.
- Bayan Aptal Sarışın üzgünmüş.
- Miss Bubblehead is sorry.
- Görüşmeniz bölündüğü için üzgünmüş.
- She was sorry you were interrupted.
Çok üzgünmüş.
He's real sorry he's been missing you.
Çok üzgünmüş.
She's upset.
Kardeşler, üzgünmüş.
Siblings, he's sorry.
Beşinci alayı merkezimize soktuğu için üzgünmüş.
He's sorry he led the Fifth legion to our headquarters.
Hâlâ üzgünmüş.
- [Wife Continues] - Does he miss the Jews?
Üzgün olduğunu yazmış, çok üzgünmüş.
That he was sorry. That he was very sorry.
Dedi ki çok üzgünmüş ve umarım onu affedebilirsinmiş.
He said that he's very sorry, and he hopes you'll forgive him.
Kıçımın kenarı üzgünmüş!
Sorry, my ass!
Ayrıca, "bana o kadar da üzgünmüş gibi gelmiyor"...
Also, "she doesn't seem all that sad to me"...
Seninle buluşamayacağı için üzgünmüş.
He said he's sorry, but he can't meet you. He had to take an earlier flight.
Phoebe, sesi bana üzgünmüş gibi geldi.
She sounded pretty upset to me.
Gelemediği için çok üzgünmüş.
She is sorry that she couldn't come.
Çok üzgünmüş.
She was upset.
Yani, Cora ve diğer her şey için çok üzgünmüş ancak başvurunu reddetmek zorunda kalmış.
I mean, he's awful sorry about Cora and everything... but he had to turn you down.
Son anlarında dedi ki, yardım gerekirse seni aramalıymışım, seninle birlikte iken değişemediği için, gerçekten üzgünmüş.
You know, up until the end, when he said that I should call you if I needed help, he said he was sorry he didn't change his ways while you were with him.
Yani, "üzgünüm" diye telefonuma mesaj bırakman hiç hoş değildi... Çünkü karım sordu, "Ne için üzgünmüş?"
So, it was really uncool to just leave that message, "l'm sorry," on my machine...'cause my wife, she asked me, "What is he sorry about?"
Çok üzgünmüş.
He's sorry.
Siktir git, üzgünmüş!
Fuck you, you're sorry!
Dediğine göre çok üzgünmüş.
According to her, he's really very upset.
Söylediğine göre son konuştuğunda, buradan gidiyormuş ve çok üzgünmüş.
He said that the last time he spoke to her, she had just left here, And he said she was very upset.
Annen seni sevdiğini söylüyor. Hokey konusunda da üzgünmüş.
Your mother says she loves you and she's sorry about the hockey.
Dedi çok üzgünmüş ama tek yol da buymuş.
He says he's sorry, but it was the only way.
Kedisi ölmüş, üzgünmüş.
His cat died. He was sad.
Neden üzgünmüş ki?
What's to be unhappy about?
Sana hiç üzgünmüş gibi gözüküyor mu?
Does she look sad to you?
Sıra bendeymiş ve üzgünmüş ama bunu kendi için yapmalıymış.
She said it was my turn. She was sorry, but she had to do this for her.
Annem de onu, konuşmayarak cezalandırırdı, sen de öyle yaptın sanki babam derdi ki, üzgünmüş gibi yapıp, sessizliğin keyfini çıkarıyor
They punished him doorte silence. You know what he said to me? "Pretend you're sad and enjoy the silence."
Sizi hayal kırıklığına uğrattığı için üzgünmüş.
She's sorry that she was a disappointment to you.
Kızdığı için üzgünmüş ve öyle bittiği için.
He's sorry that he got mad and that it ended that way.
Çocuğunu asla göremeyeceği için üzgünmüş.
He was heart broken that he would never see his child.
"kemancının ailesi çok üzgünmüş."
"The fiddler's family was very sad."
Amsterdam gibi, daha iyi yanı, Amsterdam'da Anne Frank evine gidip üzgünmüş gibi davranman gerekiyor.
It's like Amsterdam, only better because you don't have to visit the Anne Franck house and pretend to be all sad and stuff.
Sana vurduğu için üzgünmüş.
He's sorry that he hit you.
Geç kaldığı için üzgünmüş.
He said he's sorry for being late.
" Fakat prenses, dev ejderha onu kuleye hapsettiği için üzgünmüş.
But the Princess was sad, because the Dragon had imprisoned her in a tower.
Gerçekten üzgünmüş gibi söylemeye çalışsan? !
Say it with more feeling, as if you really mean it.
Beni arayıp sormadığı için üzgünmüş.
He's sorry he didn't contact me.
Görünüşe göre Clegg bizimle çalışmaktan memnunmuş ve kaybettiğimiz zamanı ve masrafları karşılayamadığı için üzgünmüş.
Apparently, Clegg really enjoyed working with us, and he's sorry he can't reimburse us for our time and expenses.
Çok üzgünmüş gibi davranıyor ki insanlar ona acıyıp büyük hediyeler alsınlar.
He starts acting all depressed so people feel bad and buy him bigger presents.
Aman ne kadar üzgünmüş bu böyle.
She's sad little thing!
Jake'in böyle bir yalancı olması nedeniyle üzgünmüş!
She was sorry that Jake was such a liar.
- Yani gerçekten üzgünmüş.
- So He's-He's Really Sorry.
- Ne için üzgünmüş?
What's he got to be sorry for?
Neden üzgünmüş?
Why is she sorry?
Buck Baker sabah erken saatte Şerifi aramış, çok üzgünmüş.
Buck Baker called the sheriff early this morning. He was all upset.
200 bin içerdeyim ama Ben üzgünmüş!
I'm out 200 grand, but Ben's sorry!
Ben üzgünmüş!
Ben's sorry!
- Oh, üzgünmüş.
- Oh, she's sorry.
üzgünüm 13200
uzgunum 18
üzgün 54
üzgünsün 53
üzgünüm canım 24
üzgünüz 106
üzgünüm bebeğim 22
üzgünüm hayatım 23
üzgünüm dostum 74
üzgünüm geciktim 94
uzgunum 18
üzgün 54
üzgünsün 53
üzgünüm canım 24
üzgünüz 106
üzgünüm bebeğim 22
üzgünüm hayatım 23
üzgünüm dostum 74
üzgünüm geciktim 94