Gitmek zorunda перевод на испанский
3,462 параллельный перевод
Ben gitmek zorunda.
Tengo que ir.
Eğer ormanda sadece bir göl varsa o zaman bütün hayvanlar oraya gitmek zorunda.
Espera. Si sólo hay un lago en la selva todos los animales tienen que venir aquí.
Çünkü çakıltaşı zengini otları tüketen otçullara sahipsek, bütün bu mineraller bir yerlere gitmek zorunda gübre olarak.
Porque si tienes herbívoros consumiendo pastos ricos en silicio, todo el mineral tiene que ir a alguna parte estiércol.
Pekala, bu kadar hızlı gitmek zorunda değildin, Cathy.
No tenías que haber dicho eso tan rápido, Cathy.
- Hayır, gitmek zorunda değilim.
Tienes que hacerlo.
Teyzemin partisine tek başıma gitmek zorunda kaldım.
Tuve que ir sola a la fiesta de mi tía, y todos estaba como :
- Yalnız gitmek zorunda değilsin.
No, no tienes que ir sola.
İyi tarafından bakarsak artık Daniel'ın evine gitmek zorunda değilim, değil mi?
En el lado positivo, supongo que ya no debo ir... a la casa de Daniel ahora, ¿ no?
Sen gitmek zorunda değilsin.
Tú no tienes que irte.
Alex bir yüzük almıştı ama parmağımı kırdım sonra acile gitmek zorunda kaldım ve kesmek zorunda...
Bueno, Alex me dio un anillo, pero después mi dedo se quebró, así que tuvimos que ir a emergencias, y ellos tuvieron que cortar...
Yeniden oraya gitmek zorunda mısın?
¿ De verdad que tienes que volver a esa plataforma?
Bir keresinde, bacağı ağrımıştı ve hastaneye gitmek zorunda kalmıştı.
Una vez, se hirió la pierna y tuvo que ir al hospital.
Neden gitmek zorunda olasın ki?
¿ Por qué deberías tenerla?
- Evet. - Seninle gitmek zorunda mıyım?
- ¿ Tengo que ir contigo?
İç sesim gitmek zorunda olmadığımı söylüyordu.
Mi instinto me decía que no tenía necesidad de ir.
Menajerim aradı ve lanet cenazeye gitmek zorunda olduğumu söyledi.
Tengo que ir a este puto funeral.
- Gitmek zorunda değilim, biliyorsun.
Yo no tengo que ir, sabes. Podría llamarlos.
Gitmek zorunda olmadığını bilmelisin.
Sabes que no tienes que irte.
Gitmek zorunda kaldı ama endişelenme.
Ella tuvo que correr, pero no te preocupes.
Hayır, ara vermek Meksika'ya gitmek zorunda olduğun ve diğer insanlarla seks yapmak zorunda olmadığın anlamına geliyor.
No, espacio significa que tú vas a México, y no tienes sexo con otras personas.
Çünkü şimdi gitmek zorunda olduğumu biliyordum. Bu sabah, bu gün...
Porque sabía que tenía que ir en ese momento, esa mañana, ese día.
McGarret her nereye gidiyorsa, belli ki tek başına gitmek zorunda.
Bueno, lo que sea que esté haciendo McGarrett, obviamente lo tiene que hacer él solo.
Bu civarda satmıyorlar o yüzden epeyce yol gitmek zorunda kaldım.
No las venden por aquí, así que, tuve que ir hasta...
Laurel, gitmek zorunda değilsin.
Laurel, no tienes que irte.
Artık üniversiteye gitmek zorunda değilsin.
Ahora no tienes que ir a la universidad.
Hemen gitmek zorunda değilsin.
No tienes que irte ya.
Gitmek zorunda değilsin.
No tienes que irte.
Büyüdüğümde hapishaneye gitmek zorunda kalacakmışım, öyle dediler.
Dicen que iré a la cárcel cuando sea mayor.
İyi geceler beyler. Koruyucu aileye filan gitmek zorunda değilim, değil mi?
No tengo que ir a un centro de acogida ni nada, ¿ cierto?
Tookit'e bizim gitmek zorunda olduğumuzu söyleyin.
Díganle a Tookit que tuvimos que irnos.
Eğer atılırsa, o mahalle okula gitmek zorunda kalır.
Si la expulsan, irá... - a la escuela en nuestro distrito. - No puede ser tan malo.
Evlat Bak, aç olduğunu biliyorum, ama biz daha uzun süre yol gitmek zorunda kalabiliriz.
Colega, mira, sé que estás hambriento, pero si podemos estar en la carretera un poco más será mejor.
Ama benim milyon dolarlık şirketimi çalıştırmaya devam etmek istiyorsan, sapkın tarafın gitmek zorunda.
Pero si quieres seguir llevando mi empresa multimillonaria, la parte pervertida tiene que desaparecer
Şimdi gitmek zorunda değiliz.
Bueno, no tenemos que irnos ahora.
Gitmek zorunda değilim.
No necesito ir.
Hyeong Do, bu kadar ileri gitmek zorunda mıydın?
¿ De verdad tienes que hacer esto?
Dairem kapatıldığında ve kız kardeşime gitmek zorunda kaldığımda o gülümsemeyi yapamıyorum maalesef.
No suelo sonreír cuando cierran mi apartamento... -... y tengo que dormir con mi hermana.
Yeniden oraya gitmek zorunda değilsin.
No tienes que volver allí.
Bugs gitmek zorunda.
Bugs se tiene que ir.
- Gitmek zorunda değilsiniz.
- No tienen que irse.
- Gitmek zorunda mıyız?
- ¿ Tenemos que ir? - Supongo que sí.
Gitmek zorunda.
Tendrá que irse.
Onun suçu olsun olmasın, Edna gitmek zorunda.
Lo sea o no, ella tiene que irse.
Elbette gitmek zorunda.
Sin dudas debe irse.
- Neden işe gitmek zorunda ki?
¿ Por qué tiene que irse a trabajar?
Suçiçeği yüzünde okula gitmek zorunda kalmadı. Selam, baba.
o teniendo que ir a la escuela debido a la gripe...
- Keşke o kadar ileri gitmek zorunda kalmasaydım.
Desearía que no tuviera que ir tan lejos.
Gitmek zorunda değilsin, değil mi?
"Whoa-whoa-whoa, hey-hey-hey-hey." No te tienes que ir todavía, ¿ verdad?
Brophy : Yıldızlara gitmek için yük hafif olmalı. Temel nedeni o kütleyi çok yüksek hızlara çıkarmak zorunda olmanızdır, ve araç ne kadar hafif olursa, bunu yapmak o kadar kolay olur.
Las cargas tienen que ser pequeñas para viajar a las estrellas principalmente porque debes acelerar esa masa a velocidades muy altas, y con un vehículo ligero es más fácil hacerlo.
Keşke gitmek zorunda olmasan.
Desearía que no tuvieras que irte.
Pekâlâ, bir sonraki uçakla buradan gitmek istiyorlarsa eninde sonunda Neal'ı dışarı çıkarmak zorunda kalacaklar.
Bien, en algún momento, van a tener que sacar a Neal si quieren coger el siguiente vuelo para salir de aquí.
gitmek zorundayım 240
gitmek zorundayız 79
gitmek zorundasın 43
gitmek zorunda değilsin 35
gitmek zorunda mısın 34
zorundasın 42
zorundayım 57
zorunda 36
zorundayız 21
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek zorundayız 79
gitmek zorundasın 43
gitmek zorunda değilsin 35
gitmek zorunda mısın 34
zorundasın 42
zorundayım 57
zorunda 36
zorundayız 21
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek 43
gitme 1049
gitmedim 39
gitmelisin 203
gitmem lazım 361
gitmek istiyorum 180
gitmeyeceğim 167
gitmem gerek 808
gitmek istemiyorum 210
gitmedi 39
gitme 1049
gitmedim 39
gitmelisin 203
gitmem lazım 361
gitmek istiyorum 180
gitmeyeceğim 167
gitmem gerek 808
gitmek istemiyorum 210
gitmedi 39