Utan перевод на испанский
5,741 параллельный перевод
Çok utanıyorum.
Qué vergüenza.
Bu toplantılara katıldığı için çok utanıyordu.
Ella estaba avergonzada... asistía a esas reuniones.
Ağlamakta utanılacak bir şey değil.
No hay vergüenza en el llanto.
Teşekkürler, Lassie, hala utanıyoruz.
Gracias, Lassie, todavía estamos avergonzados.
- Peki. - Bunda utanılacak bir şey yok, dostum.
- Bueno, no hay nada por lo que avergonzarse.
Ailen pasif olduğunu öğrenirse senden utanırlar diye mi düşünüyorsun?
¿ Crees que estarías avergonzado si tus padres supieran que eres pasivo?
Pasiflikten utanıyorsun.
Tienes vergüenza de ser pasivo.
- Benden utanıyor musun?
¿ Te avergüenzas de mí?
Çünkü utanıyordum.
Porque estaba avergonzada.
- Tanrım çok utanıyorum.
- Dios, Estoy tan avergonzada.
Asıl siz, bamya kadar çüklerinizden utanın lan!
La verdadera vergüenza son vuestras pollas diminutas.
Benimle görülmekten utanıyor olman lazım, bana eşlik etmen değil.
Debería darte pena que te vean conmigo. No para que te haga compañía.
Saklandığımı söylemekle utanıyorum.
Me da vergüenza no habértelo contado.
Çok yorulmuştum. Çok utanıyorum.
Estaba agotada, y... y estos... estoy avergonzada.
- Bana söylemedin çünkü utanıyordun.
No me lo dijiste porque estabas avergonzado.
Kameradan utanıyor.
Le da vergüenza delante de la cámara.
- Rhys'dan utanıyor musun?
- ¿ Estás avergonzada de Rhys?
Zoe utanıyordu.
Zoe estaba... avergonzada.
Bu Sam, utanılacak bir şey değildir.
No hay nada de qué avergonzarse, Sam.
Belki de itiraf etmek için utanıyordun.
Quizá te daba vergüenza admitirlo.
Pes etmenin utanılacak bir yanı yoktur.
No hay vergüenza en rendirse.
Jackie, ailemizin başına gelen şeyler utanılacak şeyler değil.
Jackie, lo que le ha pasado a nuestra familia no es nada de lo que avergonzarse.
Tanrım, çok utanıyorum.
Dios, estoy tan avergonzada.
Yani, doğru bir davranış olmadığını biliyorum ama bu mektuplarda o kadar çok şey var ki okunmamaları utanılacak bir durum.
Sé que puede ser considerado inapropiado... pero hay tanto esfuerzo puesto en estas cartas. Sería una lástima que no se leyeran.
Vücudundan biraz utanıyor olabilir misin acaba hayatım?
¿ Te sientes un poco acomplejada por tu cuerpo, cariño?
Yerinde olsam epey utanırdım doğrusu.
En tu lugar estaría muy avergonzado.
Hasta bir babushka utanılacak bir şey değildir.
Una babushka enferma no es nada para avergonzarse.
Yapma ama meraklı olmanın utanılacak bir yanı yok.
Vamos, no tiene nada de malo sentir algo de curiosidad.
Çok utanıyorduk.
Estamos avergonzados de lo que éramos antes.
Emin olun Bay Mendieta, utanılacak en ufak bir şey yok.
Créame, señor Mendieta, no hay de qué avergonzarse.
Çok utanıyorum.
Estoy tan avergonzada.
Neden utanıyorsun?
¿ Qué te avergüenza?
- Kendinden utan!
- ¡ Qué vergüenza!
Artık tükendiğini itiraf etmenin,... canın yandığında pes etmenin utanılacak bir yanı yoktu.
No hay nada de qué avergonzarse en decir que ya has tenido suficiente, en parar la pelea si estás herido.
Um, bunu söylemeye utanıyorum ama bu akıllıca olur mu?
Um, odio tener que decirlo, pero es prudente?
Ve bu sorun değil. Utanılacak bir şey yok.
Y está bien, no tienes de qué avergonzarte.
Nox senden utanırdı!
¡ Nox estaría avergonzado de ti!
İnsanlar öğrenirse çok utanır diye kimseye söylemek istemedim.
No quería decirlo a nadie... porque sabía que estaría muy avergonzada si la gente la descubría.
Pentagon da, Al Jazeera kanalında tam kafası bedeninden ayrılmadan önce bir bahriyelinin Amerika'yı kınadığı videolardan utanıyor.
Y al pentágono le dan vergüenza los vídeos de Al-Jazeera... donde un marino condena a su país justo antes de que... su cabeza quede libre de sus hombros.
Vivian bizden nasıl utanır?
¿ Cómo podría Vivian avergonzarse de nosotros?
- Bizden utanıyor musun?
- ¿ Te avergüenzas de nosotros?
Eğer kül... Benden utanıyor musun?
¿ Te... avergüenzas de mí?
Çok utanılacak bir şey.
Eso es escandaloso.
Biraz utanıyorum aslında.
Me avergüenza un poco.
Babam sizinle fotoğraf çektirecek ama utanıyor.
Mi papá es demasiado tímido para pedir una foto con Ud.
"Kendimden utanıyorum" yazan bir tabela as bari boynuna.
¿ Por qué no te pones un letrero que diga que te avergüenzas de lo que eres?
Utanıyordum.
Estaba avergonzado.
Şimdi aklıma geldikçe utanıyorum.
Sí, bueno, estoy un poco avergonzada por eso.
Kilisede mi Britta? Utan.
Qué vergüenza.
Büyük ihtimalle utanıyordur B :
Bueno, "A", probablemente esté avergonzada.
- Sana Alex P. Keaton dediğim içim kendimden utanıyorum.
Estoy avergonzada de llamarte Alex P. Keaton.
utanıyorum 93
utandım 32
utanç 18
utangaç 30
utanç verici 151
utanmaz 41
utanmıyorum 17
utanmayın 31
utanma 116
utandın mı 19
utandım 32
utanç 18
utangaç 30
utanç verici 151
utanmaz 41
utanmıyorum 17
utanmayın 31
utanma 116
utandın mı 19