Çünkü ne перевод на испанский
7,925 параллельный перевод
Çünkü ne idüğü belli olmayan kadınların arabasına binemezsin. - Belli olmayan mı?
Porque no puedes seguir subiendo en autos con mujeres cuestionables.
"Çünkü ne zaman güçsüzsem, o zaman güçlüyüm."
"Cuando soy débil, entonces soy fuerte".
Tahitililer'i ne zaman görsem şaşırırdım. Çünkü ne düşündüklerini anlayamazdım.
Me desconcertaba cuando veía tahitianos, porque no comprendía en qué estaban pensando.
Yüzümü değiştirmek istiyorum çünkü ne zaman aynaya baksam onu görüyorum.
Quería cambiar mi cara, porque lo veía... en el espejo todo el tiempo.
Çünkü ne olursa olsun sevilmeyi herkes hak eder.
Porque, al fin y al cabo, todos merecemos ser amados.
Biliyorum ama şey yapmadım... Bir cevap vermedim çünkü ne istediğimi bilmiyorum ve neden olmasın diye upuzun liste yapmak zorundayım.
Lo sé, pero no... no le he dada ninguna respuesta porque no sé qué quiero hacer, y tengo una lista larga de razones por las que no debería.
Çünkü ne işler karıştırdığını öğrendiğinde kızınla evlenmesine asla göz yumamazdın değil mi?
Porque no había manera de permitir que su hija se casara con él una vez que supo en qué estaba metido, ¿ verdad?
Olmalı ama. Çünkü ne olduğunu biliyorum.
Deberías preocuparte, porque sé lo que eres.
Bana Cal'in aldığı şişelerde ne olduğunu çözdüğünü söyle çünkü içimden bir ses şimdiye kadar yapılan her şey olduğunu söylüyor.
Dime que descubriste en las drogas que tomó Cal... porque mi instinto me dice que todo nunca pasó.
Steve'in senin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum çünkü benim için ne kadar önemli olduğunu biliyorum.
Sé cuánto Steve significaba para ti porque sé cuánto significa para mí.
- Steve'in senin için ne kadar önemli olduğunu biliyordum çünkü benim için de o kadar önemli.
Sabía lo mucho que Steve significaba para ti, porque sé lo mucho que significa para mí.
Sol Gözlüler Çetesi'ne bulaştı çünkü!
¡ Él se metió con los Locos Tuertos!
Şuna ne dersiniz? Bir veteriner lazım çünkü bu yavrular hasta.
Necesito un veterinario, estos cachorros están enfermos.
Çünkü satrançta bir taş ne kadar güçlüyse o kadar kullanışlıdır.
Porque en el ajedrez, cuanto más poderosa es una pieza, más útil es.
Çünkü nasıl göründüğüne, ne giydiğine karışan, bir davet topuklu mu gerektirir, küpe mi ister, küpesiz mi olmak lazım, karar veren bir sürü insan var.
Hay un montón de gente que opina cómo una se ve, cómo se viste cuándo debería llevar puestos tacones, pendientes o ningún pendiente.
Çünkü sevmezse ne ona, ne de çocuklarına doğru dürüst bakmaz.
Si no no cuidará de él y de sus hijos.
Çünkü Digby ne kadar sadık olsa da kendine engel olamadı.
Porque no importaba lo leal que fuera Digby, los instintos son los instintos.
Becca çok ters çünkü hayatında ne yapacağını bulamıyor.
Becca sólo está irritable porque no puede decidir qué hacer con su vida.
Her ne yapmaya çalışıyorsan, bundan kurtulamayacaksın çünkü Flash -
Y lo que sea que estás tratando de hacer, no vas a salirte con la tuya porque Flash está...
Ne yaptığımızın önemi yok, Protokolü nasıl takip ettiğimizin, Gerçekleşmeyecek, çünkü Tanrı olmasına izin vermeyecek.
No importa lo que hicimos, como seguimos el protocolo, nunca sucedió porque Dios nunca pretendió que sucediera.
Çünkü ne kadar süreceğini bilmiyorum.
Sabes, por que...
Orada beni ne kadar döversen döv cevabı veremiyordum. Çünkü bilmiyordum.
Antes, cuando me preguntaste dónde estaba, sin importar cuánto me maltrataras, no podía responder, porque no lo sabía.
Burada ne kadar tehlikede olduğunu söylüyorum sana, çünkü anla ya da anlama, benim sana ihtiyacım olduğu kadar senin de bana var.
Solo intento que seas consciente de lo que está en juego aquí, porque te des cuenta o no, me necesitas tanto como yo a ti.
Belki ne kadar uğraşırsak, kalkarken o kadar çok acı veririz, çünkü benim ve kız kardeşimin gittiği her yerde, kötü şeyler pek uzakta değildir.
Puede que cuanto más huyamos, más desgracia vamos dejando como estela, porque parece que vayamos donde vayamos mi hermana y yo, lo malo no queda muy atrás.
Kardeşimi çıkartacak mısın? çünkü oğlunun içindeki şeytanın kötü olduğunu düşüyorsan, benimkinin ne yapabileceğini bekler ve görürsün.
Y vas a retirar los cargos a mi hermano ahora mismo, porque si crees que ese demonio de tu hijo era malo, espera a ver y sufrir lo que el mío puede hacer.
Şehire geldi ve o kılavuzda ki her şeyi kopyaladı çünkü, söylediğim gibi ne gerekirse yapardı.
Escapó y se llevó el manual porque, como dije, él haría lo que fuera.
Yapmayacaksın ama, çünkü ben ölürsem ne olacağını bilmiyorsun.
Pero no lo harás porque no sabes qué pasará cuando muera.
Sonra ben sana seni tutmanın ne kadar zor olduğunu çünkü herkesin kara listede olduğundan imkânsız demesini anlatırım.
Entonces yo podré decirte lo difícil que fue contratarte cuando todos dijeron que no lo hiciera, precisamente por lo que te había pasado.
Çünkü şu andan itibaren her kim olursa olsun ne zaman Nazilerin altında Avrupa Yahudilerine olan şeyleri inkâr etmeye kalksa oturtulup Obersturmbannführer Eichmann'ı dakikası dakikasına tarif edilmiş bir şekilde nasıl yapıldığını izlemeye davet edilebilir.
Porque a partir de ahora y... por siempre, cuando alguien intente negar lo que les pasó a los judíos de Europa por causa de los Nazis, se lo puede sentar a observar al obersturmbannführer Eichmann describir en detalle cómo se hizo.
Çünkü Geraldine'i kurtarmak için ne gerekiyorsa yapacak.
Porque va a hacer lo que haga falta para salvar a Geraldine.
Çünkü bana güvenmem benim için çok önemli ve yapabileceğim ne varsa yapacağım.
"Porque es muy importante para mí que confíes en mí, y yo haría cualquier cosa para..."
Gerçek şu ki kimse onların gerçekten ne olduğunu bilmiyor. Çünkü onlarla yüzleşen hiç kimse ellerinden kurtulamadı.
El hecho es que nadie sabe cómo son, porque nadie ha sobrevivido a un encuentro con ellos.
Ne yaşadığımı açıklayan bir şey, çünkü bu TSSB'den fazlası ve şu an aradığım kelime Tivon.
Algo que explique lo que tengo porque es algo más que síndrome de estrés post-traumático, y ahora mismo esa palabra es Tivon.
Efendim, ne kadar süreceği umurumda değil çünkü eğer bugün bir şeyler yapmazsak,... Drill bu ülkeyi yarın dizlerinin üstüne çöktürebilir.
Señor, no me importa cuánto tome porque si no hacemos algo hoy, Drill podría poner a este país de rodillas mañana.
Ben ne olur ne olmaz diye durdurmaya gittim, çünkü İsa'nın oğullarımı güçsüzleştireceğini düşünüyordum.
Lo quería detener. Porque pensé que Jesús debilitaría a mis chicos.
Ama ne onun ne de diğerlerinin parası varmış. Çünkü köylülermiş. # Muhteşem bir şaka #
Pero no tiene dinero ni tampoco los otros dos porque son siervos. * Comedia de oro *
Çünkü değilsen şu gülünç kamyoneti kullanarak ne halt ediyorsun?
¿ qué diablos haces conduciendo esa ridícula camioneta?
Ne var biliyor musun? Bu şey seni her zaman, belaya sokuyor, Duff çünkü beynini kullanmıyorsun!
Esto es lo que siempre te mete en problemas, Duff, que no usas la cabeza.
Bebeğim, Adam'a gittim çünkü Luncheonette'in senin için anlamının ne kadar büyük olduğunu biliyorum.
Cariño, solo hablé con Adam porque sé lo que el Luncheonette significa para ti.
Senin geleceğinde ne gördüğümüzü sana anlatmak istiyoruz..... çünkü sana karşı dürüst olmak için biraz daha kesinliğe ihtiyaç var.
Queríamos contarte qué vemos para ti en el futuro porque creo que eso puede ser un poco más preciso, siendo honestos contigo
Çünkü fazlasıyla plansız görünüyordu. Ee ne olmuş?
Porque me dio la sensación de que no lo tenías muy planeado y...
Doğru. Çünkü, ben ne dedim, Emery? Emery, her zaman beni dinliyor olacaksın.
¿ Por qué qué digo yo, Emery? Emery, escúchame siempre.
Evimi, kocamın korumasını ve bu kasabada olan ne varsa kaybetmiş olabilirim ama istediğiniz benden geri kalanlarsa zorla almak zorunda kalacaksınız çünkü sahip olduğum hiçbir şeyi asla size vermeyeceğim.
Puede que haya perdido mi casa, la protección de un marido y la poca reputación que tenía en esta ciudad, pero si queda algo de mí que usted desee, tendrá que quitármelo porque nunca le daré nada.
Kimse gerçekte ne olduğunu bilmiyor. Ama bu gece buradan çıkarsan işler değişir. Çünkü burası sana çok para ödedi.
Nadie sabe lo que realmente eres, pero, escapar esta noche de aquí, eso cambia, porque este lugar paga mucho dinero por ti.
Ve evet, bunun işimi etkilemesine izin verdim çünkü benim hakkımda ne düşündüğünüzü umursuyorum ve hep umursadım.
Y sí, puede afectar mi trabajo porque me preocupa lo que piensen de mí y siempre me preocupó.
Çünkü beni bırakıyorsun. - Ne dediklerini kimse bilmiyor.
Porque me estás dejando.
Çünkü bana verdiğin avans ne kadar cömert olsa da,... elime geçen hala sadece yüzde ellisi.
Porque, ya sabes, por muy generoso que haya sido ese adelanto, solo tengo una quinta parte de él.
Bu yüzden onu ailesinin yanında olmayışı ile,... sadakatsizliği ile mi yargılayacağız, yoksa bunu öylece ihmal mi edeceğiz? Çünkü en nihayetinde bunun ne önemi var ki?
Entonces ¿ lo juzgamos por estar ausente para su familia y su infidelidad, o solo dejamos pasar eso, porque qué importa al final?
Bak birincisi nakitin olduğunu biliyorum çünkü evini ne kadara sattığını biliyorum.
Mira, primero que nada, sé que tienes el dinero porque sé por lo que vendiste tu casa.
Benden nefret edebilirsin, iğrenebilirsin, ne istersen öyle hissedebilirsin, çünkü açıkçası zerre kadar umurumda değil.
Ódiame, asquéate, siente lo que quieras sentir porque francamente ya no me importa.
Şu anlık "Babam istemese bile seni severdim çünkü onun ne düşündüğü umurumda değil çünkü çok harikasın."
Por ahora, se llama... "Me gustarías aunque a mi papá no... porque nunca me importaría lo que piensa... porque eres asombroso."
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
nerdesin 184
neden 17190
neyi var 56
neon 28
new york times 63
nero 36
new york 2524
nemo 30
ne yapiyorsun 66
nerdesin 184
neden 17190
neyi var 56
neon 28
new york times 63
nero 36
new york 2524
nemo 30
newt 42
newman 169
nellie 86
newsweek 23
nerede yaşıyorsun 103
neşter 48
nelly 65
new york city 26
ne iş yapıyorsun 139
ne var ne yok 320
newman 169
nellie 86
newsweek 23
nerede yaşıyorsun 103
neşter 48
nelly 65
new york city 26
ne iş yapıyorsun 139
ne var ne yok 320