Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ B ] / Benim demek istediğim

Benim demek istediğim перевод на французский

555 параллельный перевод
- Benim demek istediğim de bu. Tam karşımda duruyordu, kaplanların saldırmadan önce pusuya yattığı gibi.
Il était là, devant moi, prêt à bondir sur sa proie.
Benim demek istediğim, Bayan Gracie, Zeb Andrews gibi sorumluluğunu bilen birinin iyi bir koca olacağı.
Ce que j'essaie de dire, Mlle Gracie, c'est qu'un brave type comme lui fera un bon mari.
Aslında benim demek istediğim...
- Seulement que j'étais heureuse...
Evet, benim demek istediğim de bu.
C'est bien ce que je pense.
- Benim demek istediğim... Biz yolumuza gidelim ve bu savaşı, savaşmak isteyenlere bırakalım.
Laissons la guerre à ceux qui aiment la faire.
Benim demek istediğim, her yıl bu zamanda histeri noktasına geliyorsunuz.
Tous les ans, à la même époque, vous redonnez les mêmes signes d'hystérie.
Benim demek istediğim, ani...
Au fond, je veux dire que les mouvements brusques...
Fark var. Benim demek istediğim bunda ahlaki olarak yanlış bir şey olduğunu düşünmüyorum.
Il y a une différence.
Bu, senin babanın düşüncesizliğiymiş fakat benim demek istediğim bu tür bir zorlama değildi.
Mais c'était bien brutal de la part de votre père. Et ce n'est pas du tout la contrainte dont je parle.
Benim demek istediğim bütün bu hisleri kafamdan atmalıydım zaten çektiğim acıdan daha fazlasını çekmemek için.
Ce que je voulais dire, c'est que... J'ai dû me sortir ces sentiments de l'esprit... pour m'éviter encore plus de peine.
Benim demek istediğim bu... Bizim...
C'est ça qui serait... utile...
Biliyorum çaldığın zaman da bedava oluyor ama benim demek istediğim o değildi.
Évidemment, c'est gratos quand tu les piques, mais bon.
Benim demek istediğim, benim için geçim kaynağı olan şey onun için eğlence arayan insanlara özgü bir hobi.
Ce qui représente pour moi un métier, est pour lui un passe-temps de dilettante.
Benim demek istediğim, senin artık harekete geçmen gerekiyor.
Je parlais de quelque chose qui exige que tu te remues.
- Hayır, benim demek istediğim onun nesi var?
- Non, je veux dire, qu'est-ce qu'il a?
- Ama benim demek istediğim -
- C'est que...
Ama benim demek istediğim gerçekten akıllı olman.
En quelque sorte. On peut te rendre vraiment intelligent.
Demek istediğim sen benim kuzenimsin.
Je veux dire... Tu es mon cousin.
Demek istediğim benim aklıma çok daha kötü şeyler gelmişti.
Je croyais que c'était plus grave.
Demek istediğim, sen benim ailem gibisin.
Vous êtes si bonne...
Demek istediğim, benim kadar gösteri dünyasının içindeyseniz,... üçkağıtçı insanlara alışıyorsunuz.
Quand on a ete dans le metier aussi longtemps que moi, on est habitue a voir les gens ruser.
Benim demek istediğim bu yaşamınızdan önceki anılarınız. Sizi temin ederim ki çok basit bir işlem.
Il énonce son cas et nous sommes ses témoins.
- Demek istediğim, benim smokinim...
N'est-ce pas?
Ama, benim demek istediğim...
Mais, je veux dire, vous...
Evet, demek istediğim şu ki benim aradığım yani aslında kısa saçlı ve uzun boylu, güzel bir esmer gördünüz mü acaba?
En effet. Vous êtes une femme extraordinaire. Vous n'auriez pas vu une grande brune en nuisette?
İşte benim de demek istediğim bu.
C'est que je voulais dire.
Demek istediğim, ikinizi de düşünmeliyim benim için bir anne ve baba oldunuz.
Je dois me soucier de vous deux. Vous avez été un père et une mère pour moi.
Demek istediğim o benim bebeğim, öldü.
C'est ma môme. Morte.
Demek istediğim, petrolün burada olması benim suçum değil ki.
Je suis à peine responsable de sa découverte.
Yoksa siz hiç düşünüyor musunuz? Demek istediğim, benim sanki - uh, budala ya da bayağı, ya da ya da, uh -
ou est-ce qu'il vous arrive de penser que je suis bébête, ou vilaine, ou...
Benim demek istediğim bu değil.
Là n'est pas la question.
Demek istediğim, burası benim odam.
Et puis, c'est ma chambre.
Öncekinden farklı demek, şey, benim istediğim de buydu.
Pas comme d'habitude? Eh bien, tant mieux!
Demek istediğim, dürüstçe, onun dünyasına benim dünyamdan daha fazla ait olduğunu söyleyebilir misin?
Honnêtement. Crois-tu vraiment que tu es faite pour lui plutôt que pour moi?
Yani demek istediğim, bu olanlar herneyse, bir ilgim olduğu ortaya çıkarsa, bu benim sonum olur.
Je veux dire, si on apprenait que j'ai quelque chose à voir avec ces, je ne sais quoi, ce serait ma fin.
Vaktimi boşa harcamak istemiyorum, demek istediğim, o hazır benim de kendimden yana kuşkum yok, içiniz rahat etsin.
Parlons peu mais parlons bien, cette petite est fertile, et je suis tout à fait compétent, donc ne vous inquiétez pas.
Demek istediğim, bak, benim gibi yalnız yaşayan kızlar Birçok değerli eşya ile birlikte...
Et pour une femme seule, comme moi, avec tant d'objets de valeur... Faut faire quelque chose!
Ama, demek istediğim, hissediyor musun? Yani, benim gibi?
Tu ressens la même chose que moi?
Demek istediğim sadece... içinde... bir güç var, benim şu ana kadar farkına varamadığım bir güç.
Seulement... il y a en vous... une force que je n'avais jamais connue.
Hayır, demek istediğim, o benim gerçekten hizmetkarım.
Non-non... c'est un vrai valet!
Benim de demek istediğim buydu, Madem bu bir iş neden daha verimli hale getirmek istemiyorsun?
Nous y voilà! Si c'est une affaire, augmentez la rentabilité!
Demek istediğim, benim hiç muayenehanem bile olmadı.
Maladie honteuse, hein? Bon...
Demek istediğim şey, Bob bunu demek benim için gerçekten zor hiç şansı var mı?
Ce que je veux dire Bob et pour moi, c'est difficile à dire... A-t-elle une chance?
Demek istediğim bütün o insanlarla uğraşmak.... Hiç benim işim değil.
Je n'aime pas la foule, ce n'est pas mon truc.
Demek istediğim, adamım, bu benim hayalgücümün neredeyse ilerisinde.
Ça dépasse presque mon imagination.
Demek istediğim, benim konuşmam gerek.
Je veux dire... il faut que je parle.
şey, bilmek istediği şey, yani demek istediğin... ah, yani tam olarak sorduğun, onun benim için ne hissettiği. demek istediğim, ben, bana çok yakın bir şeyi kaybettim, ve bununla ilgili onun nasıl hissettiğini bilmek istiyorum.
J'ai perdu quelque chose qui était très près de moi et je veux savoir ce qu'il éprouve.
- Benim söylemek istediğim de sadece, geriye dönüp baktığımda demek istiyorum ki elimden gelenin en iyisini yaptım, burada sıkışıp kalmışken.
Eh bien, tout ce que je dis est que je veux juste penser à ces années et dire que j'ai fais du mieux possible quand j'étais coincé dans ce trou, que j'ai eu autant de plaisir possible quand j'étais coincé dans ce trou,
Hanımefendi, demek istediğim benim müvekkilim tek başına yetersiz bir ebeveyn değil çünkü o uygun olmayan bir evden ve kötü davranıldığı bir ilişkiden ayrıldı.
Mais Madame, j'affirme que ma cliente est capable d'apporter ce soutien si elle est bien logée et libérée d'une relation abusive.
Ve demek istediğim, benim için bir anlam ifade etmediği.
Ça ne signifiait rien pour moi.
İyi bir ceket olmamasından bahsetmiyorum. Demek istediğim, ceket tam uymamış. Benim için spor ceketi giyen bir canavardan başka bir şey değildi.
Certes, le tissu était laid, et il le portait mal, mais... un monstre en blazer, ça en jette.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]