Bir şey söyleyemem перевод на французский
486 параллельный перевод
Hayır efendim. Şu anda Manchester hakkında bir şey söyleyemem.
Je ne peux pas m'engager au sujet de Manchester.
Hemen bir şey söyleyemem, en az birkaç aydır.
Difficile à dire, au moins deux mois.
Bu konuda bir şey söyleyemem.
Je ne peux répondre.
Bir şey söyleyemem.
Sans opinion.
Bilmiyorum. Bir şey söyleyemem.
Je me demande.
Üzgünüm, bir şey söyleyemem.
Désolé, je n'ai rien à dire.
Kesin bir şey söyleyemem... ama üzeri kirlenmişti.
Je ne sais pas quoi exactement. Mais il était dans un drôle d'état.
- Size bir şey söyleyemem. Bir şey...
Je ne sais rien...
- Belki anlatsan daha iyi olur tatlım. - Şey, fazla bir şey söyleyemem.
- Tu devrais peut-être parler.
Şu an tam olarak bir şey söyleyemem.
Comment pourrais-je savoir?
Bir şey söyleyemem.
Je ne sais pas...
Bu konuda bir şey söyleyemem bayan.
Je ne sais pas.
Ona bir şey söyleyemem.
Je peux pas lui dire!
- Tam bir şey söyleyemem.
- Je ne sais pas.
İstesem de bir şey söyleyemem. - Kim o?
Pardonnez-moi, je n'en parlerai pas.
Ama bugün başka bir şey söyleyemem.
J'aimerais pouvoir t'aider à réaliser ton vœu, mais... je ne peux rien dire d'autre.
Olay çok kısa zaman önce olmuş size kesin bir şey söyleyemem.
Et si peu de temps... après sa dépression...
Sökmeden bir şey söyleyemem.
Je ne peux pas le dire tant que je ne l'aurai pas démonté.
Üzgünüm Bay Holmwood, ama ölümü hakkında size başka bir şey söyleyemem.
Je ne puis rien dire de plus sur sa mort.
Böyle bir yerde, bir şeyin bizden uzaklaştığı ya da bize yaklaştığı konusunda bir şey söyleyemem.
Dans ce genre d'endroit, on ne peut pas dire si une chose s'éloigne ou si elle s'approche.
Cadde'deki Saks'a diktiririm. Üzgünüm, üniformam hakkında bir şey söyleyemem ama her sabah kahvaltımı yatakta yapmak isterim.
Ne croyez pas commandant que je déjeunerai chaque jour au lit.
Bir şey söyleyemem.
Je ne peux rien vous dire.
Beni öldürsen bile bir şey söyleyemem.
Même si vous me tuez, je ne peux rien dire.
Çatıya çıkmadan ışık hakkında net bir şey söyleyemem.
Je ne pourrai tirer dessus que du toit.
Bu çok gizli. Hakkında sana bir şey söyleyemem. Pekala!
C'est un truc ultra-secret, je ne peux pas t'en parler.
Şu an bir şey söyleyemem, Claire.
Je ne peux pas t'en parler maintenant.
Gerçekten bir şey söyleyemem, efendim.
- Je ne saurais dire, monsieur.
- Şu anda bir şey söyleyemem.
- Je ne peux rien révéler à ce stade.
Size hiç bir şey söyleyemem bayım.
Je ne peux rien vous dire, señor.
Size bir şey söyleyemem.
Je ne peux rien vous dire.
Şu an sana bir şey söyleyemem çünkü nasıl biteceğini bilmiyorum.
Mais je ne sais pas encore comment elle va finir.
İkincisi için de bir şey söyleyemem.
Je ne peux pas plus expliquer ce second phénomène que le premier.
Bu şartlara fazla bir şey söyleyemem ama en azından bu senin büyük şansın.
Les conditions ne sont pas idéales, mais c'est le grand moment pour vous.
Size daha fazla bir şey söyleyemem.
Je ne puis rien vous dire.
Bunlar analiz edilmeden bir şey söyleyemem.
Je ne le saurai que lorsqu'ils auront été analysés.
Kesin bir şey söyleyemem, ama sarhoş edebilirler, uyuşturucu verebilirler ya da bayıltabilirler.
J'ignore ce qu'ils vont faire, le client on peut l'enivrer, le chloroformer, l'assommer.
Şu anda ona bir şey söyleyemem. Durumu pek iyi...
Impossible, elle serait capable de...
- Kocamla konuşmadan bir şey söyleyemem.
II faut que j'en parle à mon mari.
- Şimdilik, tam olarak bir şey söyleyemem.
- Rien de définitif.
- Bir şey söyleyemem.
- Je ne peux le dire.
- Lütfen. Başka bir şey söyleyemem.
- SVP, je ne peux rien dire de plus.
Sana zaten bilmediğin bir şey söyleyemem artık.
Tout ce que je pourrais te dire, tu le sais déjà.
Daha fazla bir şey söyleyemem.
Je ne peux rien dire.
- Bir sey söyleyemem.
- Je ne peux me prononcer.
Fazlasıyla gereksiz konuştuğu olur ama pek bir şey anlattığını söyleyemem.
Elle parle beaucoup, mais sans jamais rien dire.
Sana söyleyemem ama mükemmel bir şey.
Je peux pas te le dire, mais c'est vraiment géant.
- Pek bir şey bildiğimi söyleyemem, neden?
- Pas plus que ça. Pourquoi?
Keşke sana asla seni incitecek bir şey yapmadığımı söyleyebilseydim ama söyleyemem.
J'aimerais te dire que je n'ai jamais voulu ton malheur. Mais... c'est faux.
Başka bir şey söyleyemem.
- T'es qu'un larbin?
Şey, tam olarak söyleyemem. Fakat, şunu söylemeye cüret edebilirim ki... Mezarlıkta olanlara göre korkusu keskin bir saplantıya dönüştürmüş.
Je n'y ai pas pensé encore... mais je me permets de deviner... que l'épisode du cimetière... a transformé la peur en obsession.
Sana asla bir şey söyleyemem.
Je peux jamais rien te dire.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şey söyle 257
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şey söyle 257
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46