Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ B ] / Bir şey yapmalısın

Bir şey yapmalısın перевод на французский

320 параллельный перевод
"Ona sahip olacaksın, ama önce benim için bir şey yapmalısın"
"Tu l'auras, si tu me rends service."
Benim için bir şey yapmalısınız.
Je veux que vous me rendiez service.
Bir şey yapmalısınız.
Vous devez agir.
Önce benim için bir şey yapmalısın.
Vous devrez d'abord me rendre un service.
General Scott onu kurtarmak için bir şey yapmalısınız.
Nous lui devons tant! Tous!
Jeeter, bir şey yapmalısın.
Jeeter, tu dois faire quelque chose.
Benim için bir şey yapmalısın.
Rends-moi service.
Bu konuda bir şey yapmalısın delikanlı. Yoksa sen yapmadıysan, olay hayli tuhaf görünecek.
Si vous ne faites rien... ce sera suspect!
Çocuk bende kalmayacak, bir şey yapmalısın.
Moi, je n'en veux plus. Faites quelque chose!
Bir yolunu bulmalısın. Bir şey yapmalısın.
Elle est sur la bonne voie et il faut l'aider.
Bir şey yapmalısın. Seni tutuklayacaklar.
Il faut faire quelque chose.
Bak, bir şey yapmalısın, biliyorsun.
Ecoute, il faut faire quelque chose.
Bunlara da bir şey yapmalısın.
Et il faudra vous coiffer autrement.
Sözünü tutacağını ve arkasında duracağını gösteren bir şey yapmalısın.
Fais un geste, donne-lui ta parole.
Bir şey yapmalısın.
Et vous? Qui êtes-vous?
- İlişki kurmakla... - Bir şey yapmalısınız.
Faut m'arranger ça, vite!
- Bir şey yapmalısın şerif.
- II faut faire quelque chose.
- O gemiye bir şey yapmalısın!
- Occupez-vous donc de ce vaisseau!
Bir şey yapmalısın.
Tu dois faire quelque chose.
Eğer kalkmak istiyorsan benim için bir şey yapmalısın.
Si tu veux te lever... tu dois faire quelque chose pour moi.
Benim için bir şey yapmalısın Dillon.
Dillon, tu dois faire quelque chose pour moi.
Evet. Bir şey yapmalısınız.
Vous devez faire quelque chose.
Benim için bir şey yapmalısın.
Je veux que tu fasses quelque chose pour moi.
Al, bir şey yapmalısın.
Al, tu dois faire quelque chose. Ah!
Benim için bir şey yapmalısın.
Tu dois faire quelque chose pour moi.
- Ama benim için bir şey yapmalısın.
- Fais quelque chose pour moi.
Al, bir şey yapmalısın.
Tu dois faire quelque chose.
Bir şey yapmalısınız.
Faites quelque chose!
Romantik bir şey yapmalısın.
Fais quelque chose de très romantique.
Bir şey yapmalısın Harry.
Tu dois faire quelque chose, Harry.
- Yeni geldi, efendim. - Will, benim için bir şey yapmalısın.
- Ceci vient d'arriver.
Bir şey yapmalısınız.
- Faites quelque chose.
Ross şu çiftleşme olayıyla ilgili bir şey yapmalısın.
Il faut faire quelque chose.
- Bir şey yapmalısın. Biliyorum.
C'est trop gros, on peut pas étouffer ça.
Alacağım ama sende benim için bir şey yapmalısın.
Oui, mais fais un truc pour moi.
- Bir şey yapmalısın.
- Fais quelque chose.
- Oz'la olayı hızlandırmak istiyorsan belki cüretkâr bir şey yapmalısın.
Si tu veux accélérer les choses avec Oz, fais preuve de cran.
Kendin için bir şey yapmalısın.
Tu devrais provoquer les événements.
Kadına benziyor olabilirsin, ama o ses için bir şey yapmalısın.
Tu es une femelle très présentable, mais il faut modifier ta voix.
Özel bir şey yapmalısın.
Il faut le fêter dignement.
Bir şey yapmalısın.
Il faut l'aider.
Dinle, şimdiye kadar senden hiçbir şey istemedim fakat bu kez Roberto'nun serbest kalması için bir şeyler yapmalısın.
Écoute, jusqu'ici, je ne t'ai rien demandé. Mais cette fois, tu dois l'aider.
Sana bir şey yapmanı söylediğimde, onu mutlaka yapmalısın. Burada kurallar var...
Il y a des règles...
Semiz maçın çıkmaza girdiğini anlamıştı, seni durdurmak için bir şey yapmalıydı.
Fats s'est senti coincé, il fallait qu'il t'arrête.
Bir şey yapıyorsan, onu en iyi şekilde yapmalısın.
Ce qui vaut la peine de faire, vaut la peine de réussir.
Yapmalısın! Askeri arazide bir şey bulamadık henüz.
Nous n'avons pas traité le système gastro-intestinal.
Beni ilgilendirmez ama bir şey yapacaksanız mutlaka yapmalısınız.
Ce ne sont pas mes affaires. Si tu dois faire quelque chose, fais-le maintenant.
Bir şey yapmalısın.
Je te crois. Bon.
Birine söylemeliymişiz veya bir şey yapmalıymışız gibi hissediyorum. Babamın polaroid makinesini alabilirim mesela.
On devrait le dire à quelqu'un ou emprunter le Polaroïd de papa.
Artık her şey burada. Bir şeyi kımıldatmak istiyorsan, aklınla yapmalısın.
Pour bouger quelque chose, tu dois le faire avec ton esprit.
Babası olarak, bence onunla açık ve dürüst bir konuşma yapmalısın, şey hakkında.
En tant que père, tu devrais avoir une franche discussion avec lui sur...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]