Bir şeyler перевод на французский
76,596 параллельный перевод
İyi haber şu : Senin çocuk sağda solda birilerine bir şeyler söylemiyor artık.
Au moins, on n'a plus ton garçon qui parle à Dieu sait qui.
- Bir şeyler olacak, değil mi? - Ne?
- Quelque chose se prépare, hein?
Bir şeyler düşünmeye çalışırım.
J'essaierai de faire quelque chose.
Bana güzel bir şeyler söyle Peter, şimdi.
Dis quelque chose de gentil, Peter.
Bana gereken şey kalan zamanımı önemli bir şeyler yaparak geçirmek.
Mais j'ai besoin de... Le temps qu'il me reste, j'ai besoin de le faire compter.
Şunu ödünç alabilir miyim? Uçakta bir şeyler okumak istiyorum.
Je peux te le prendre pour lire dans l'avion?
Vardiyamı henüz bitirdim. bir şeyler içer misin?
J'ai fini, tu viens boire un verre?
"Tony'e arayabileceği bir şeyler vermelisin."
"Tu dois dire à Tony ce que tu cherches."
Sırada benimle beş dakika bile beklemedin yoksa bir şeyler mi çeviriyorsun?
Soit tu m'évites, soit tu passes un truc en douce.
En azından bu katıldığımız saltanat hakkında bir şeyler öğrendim
J'ai glané des infos sur cette troupe.
Onlara ne yapacağımı sorsaydım, en azından bir şeyler yazıp verirlerdi.
Si je leur demandais quoi faire, elles me l'écriraient.
Bir şeyler yapmalıydım.
Je devais faire quelque chose.
Ve bir depo buldum,... içeri girdiğimde giyecek bir şeyler buldum askılara asıImış giyindim ve yürümeye devam ettim.
Je suis tombée sur un magasin. À l'intérieur, il y avait des vêtements sur un portant. Je me suis habillée.
Âşık gibi görünen herkese bir şeyler fırlatacağım.
Je vais jeter des choses sur les gens qui ont l'air amoureux.
Sanırım Amira bir şeyler yapacak.
Je pense qu'Amira va faire quelque chose.
Isaac'in sevgilisi ya da her neyiyse bir şeyler yapacak.
La copine d'Isaac, ou peu importe qui elle est, elle prépare quelque chose.
Önce bir şeyler yiyin.
Pourquoi tu n'irais pas manger un bout d'abord.
- Belki bir şeyler biliyordur.
Elle sait peut-être quelque chose.
Bununla hiç uğraşmazsın bilirim ama belki ben bir şeyler yapabilirim.
Je sais que tu n'as jamais aimé partager, peut-être je pourrais faire mieux.
Hızlıca bu işi bitirip, bir şeyler öğrenmemiz gerekiyor ki kullanabilelim.
On ne doit pas la ménager, on doit obtenir d'elle quelque chose
Tamam. Sana bir şeyler hazırlayayım.
Je vais te préparer quelque chose.
Bir şeyler biliyor.
Il sait quelque chose. Comment?
İçecek bir şeyler?
Quelque chose à boire?
Pekala, adamları belki bir şeyler biliyor olabilir.
D'accord, il se peut que ses hommes sachent quelque chose.
O dizüstünde bir şeyler var, tamam mı?
Il doit y avoir quelque chose sur cet ordinateur, d'accord?
Bir şeyler bulduğunu söyle.
Dites-moi que vous avez quelque chose.
Bir şeyler geveledi, değil mi?
Il t'a dit quelque chose, hein?
Kimse soru sormadığı halde bir şeyler söylemeye çalışıyor.
A toujours vouloir être entendu quand personne ne lui demande rien.
Bir şeyler duydum.
J'ai entendu quelque chose.
Size teröristlerle çalıştığıma dair bir şeyler söylediğini biliyorum, lakin neden bahsettiği ile ilgili en ufak bir fikrim bile yok.
Je sais qu'il t'a raconté des histoires à propos de mon travail avec des terroristes, mais.... je te jure, je n'ai aucune idée de ce qu'il raconte.
Babasının kayıp olduğunu biliyor. Bu konuda bir şeyler yapman gerekiyor.
Et que tu y es pour quelque chose.
Naseri onu alıkoyduğu sırada bir şeyler duymuş olabilir.
Elle a peut-être entendu quelque chose quand Naseri la détenait.
Köpeğimin bir şeyler devirdiğini düşündüm.
Je pensais que mon chien avait renversé quelque chose.
Naseri adamlarından biriyle Arapça bir şeyler konuşuyordu.
Naseri parlait à un de ses hommes en Arabe.
Şu anda bir şeyler üzerinde çalışıyorum.
Je travaille sur quelque chose pour le moment.
Aslında biraz daha merkezi bir şeyler düşünüyordum.
En fait, je pensais à quelque chose d'un peu plus central.
Ne, bunun için bir şeyler almam gerekiyor mu?
C'est censé me faire me sentir mieux?
Dosyalar sadece Simms'in bilgisayarında var, Ve orada bizi orada yönlendiren bir şeyler olabilir Naseri ve Rebecca'ya.
Les fichiers ne sont que sur l'ordinateur de Simms, et il pourrait y avoir quelque chose qui nous conduira à Naseri et à Rebecca.
Ya bir şeyler yapalım ya da yapmayalım.
- Est-ce qu'on tient l'un à l'autre, oui ou non?
Şunları yerleştireyim, bir şeyler içeriz. - Bir şey ister misin?
- Je vais poser ça et me servir un verre, je vous offre quelque chose?
Bir şeyler yemek ister misin?
Voulez-vous manger un morceau?
Peki, şimdi bir şeyler yemen lazım.
D'accord, mais mange maintenant.
Araştırmaya devam edebiliriz ama daha belirgin bir şeyler lazım :
On continue de creuser, mais il nous faut un truc plus précis :
BPO'nun içinde bir şeyler oluyor.
Il se passe des trucs à BPO.
Hep bir şeyler oluyor.
Il se passe toujours un truc.
Bir şeyler yapmalıyız.
Il faut faire quelque chose.
Aramızda kalsın ama kaçış hikâyesinde ters bir şeyler var.
Entre nous, il y a un truc louche dans l'histoire de son évasion.
Ve bana bir sürü şeyler söyletti her konuşmamızı kaydetti.
Et il me rendait fou à enregistrer tout ce qu'on disait.
Bir şeyler yanlış gidiyor.
Quelque chose ne va pas.
Yeni bir şeyler var mı?
Il est abandonné, on récupère notre arme et... Rien de nouveau?
Ama artık bir kadınım, kadın olmanın bir parçası da kalplerin karmaşık şeyler olduğunu anlamak.
Mais je suis une femme maintenant, et être une femme, c'est comprendre que les cœurs sont compliqués.
bir şeyler içelim mi 27
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şeyler yanlış 26
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yemek ister misin 35
bir şeyler oluyor 92
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şeyler yanlış 26
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yemek ister misin 35
bir şeyler oluyor 92