Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ B ] / Bir şeyler yapmalısın

Bir şeyler yapmalısın перевод на французский

404 параллельный перевод
Gerçekten hafızanla ilgili bir şeyler yapmalısın.
Vous devez faire quelque chose pour votre mémoire.
Poponla ilgili bir şeyler yapmalısın.
Regarde ton popotin.
Bir şeyler yapmalısın, tıpkı geçen gün dediğin gibi.
Comme vous le disiez, il faut agir.
Bayan Antony, bu konuda bir şeyler yapmalısınız.
Mais vous devez le pousser à faire quelque chose.
Bir şeyler yapmalısınız...
II faut faire quelque chose...
Barnaby için bir şeyler yapmalısınız hem de hemen.
Vous devez faire quelque chose pour Barnaby!
Gerçek bu ve bir şeyler yapmalısınız.
- Vous devez faire quelque chose.
Lex, bir şeyler yapmalısın.
Tu dois agir!
Dinle, şimdiye kadar senden hiçbir şey istemedim fakat bu kez Roberto'nun serbest kalması için bir şeyler yapmalısın.
Écoute, jusqu'ici, je ne t'ai rien demandé. Mais cette fois, tu dois l'aider.
Bir şeyler yapmalısın.
Fais quelque chose, pour l'amour de Dieu!
- Sanırım onun için bir şeyler yapmalısın.
- Je suppose que vous allez devoir le remplacer.
Kaptan belki de bir şeyler yapmalısınız...
Il le faut peut-être, pour tenter un coup comme ça.
Bir şeyler yapmalısın.
Tu as quelque chose à faire.
Söylediklerinin önemi yok, değil mi? Anneyle konuştuktan sonra dönmesi gerekiyordu. Bir şeyler yapmalısınız.
Mais ce qui est important... c'est qu'il devait revenir après avoir vu la mère... et il n'a pas reparu.
Bir şeyler yapmalısınız.
Faites quelque chose!
Sizi uyarmalıyım, bu çok ciddi bir durum! Kesinlikle bir şeyler yapmalısınız!
Sachez que vous êtes complices d'un fait gravissime!
- Noel'e kadar bir şeyler yapmalısın!
Vers Noël, on s'y remettra! Présent!
- Saçına bir şeyler yapmalısın.
- Tu as teint tes cheveux.
- Bir şeyler yapmalısın.
- Il faut agir.
Bir şeyler yapmalısın. Kesinlikle bir şeyler yapmalısın.
T'as intérêt à faire quelque chose.
Sivil trafiği hakkında bir şeyler yapmalısınız.
Il vous faut faire quelque chose pour la circulation des civils. C'est pire d'heure en heure.
Henry, bir şeyler yapmalısın.
Faites quelque chose.
- Bir şeyler yapmalısınız.
- Réagissez! - Comptez sur moi!
Bir şeyler yapmalısın!
Il faut agir!
Howard Beale konusunda bir şeyler yapmalısın.
Résoudre le problème Howard Beale!
Bu konuda bir şeyler yapmalısın. Acele et! Tamam.
Il faudrait que tu t'occupes d'elle en vitesse.
Onurunla yenileceksen, bir şeyler yapmalısın.
Essaie plutôt de finir en un morceau.
- Yerinden kalkıp bir şeyler yapmalısın.
- Il faut que tu te bouges un peu.
Sonra sen benim için bir şeyler yapmalısın.
Et après, je veux que tu fasses quelque chose pour moi.
Bir şeyler yapmalısın.
Il faut agir.
O haklı Willy, bir şeyler yapmalısın.
Fais quelque chose!
Korkunçlar, çığlık atıyorlar. - Bir şeyler yapmalısınız. - Çığlık mı?
Ils sont affreux et ils crient.
- Bir şeyler yapmalısın.
- Vous devez faire quelque chose.
Kendin bir şeyler yapmalısın.
Remue-toi.
Gücü uzun süre bu seviyede tutamam. - Bir şeyler yapmalısın.
Mais le félicium inhibe la souffrance de façon très efficace.
Dikkate alınmak için, bir şeyler yapmalısın.
Pour attirer l'attention, faut faire un truc.
Bir şeyler yapmalısın. Şansınızı değerlendirip, harekete geçmelisiniz.
Prenez des risques, impliquez-vous!
Bay Addison, bir şeyler yapmalısınız.
Monsieur, faites quelque chose.
- Bir şeyler yapmalısın.
- Tu dois dire quelque chose.
Önünde uzun bir hayat var... sen de kendin için bir şeyler yapmalısın.
Si on s'en est tirés comme ça. on va bien réussir à faire quelque chose.
Ted, bir şeyler yapmalısın.
- Ted, fais quelque chose.
Yeni bir erkeğin olması için bir şeyler yapmalısın.
Ce qu'il faut, c'est vous trouver un nouveau jules.
Kaptan, bir şeyler yapmalısınız.
Intervenez, capitaine.
Biliyor musun, saçların için bir şeyler yapmalısın.
Tu devrais arranger tes cheveux
Bir iblis. - Bir şeyler yapmalısınız!
- Il faut faire quelque chose.
Onu değerli kılacak bir şeyler yapmalısın.
Tu vis dans une bulle, bordel!
Onlar için bir şeyler yapmalısın.
Tu dois les aider.
Belki de haklısın. Masa başında oturup mürekkep lekelerini saymanın dışında bir şeyler yapmalıyım.
Il faut que je fasse autre chose que compter les pâtés sur le buvard derrière un bureau.
Daha önceden de böyle şeyler yapmıştır ama bu sefer kesin yapmalıdır çünkü içini o kadar güzel bir his kaplamıştır ki. "Sen benim güneş ışığımsın!" der.
Ça l'avait déjà pris, mais cette fois, il voulait essayer, parce que c'est délicieux... ll lui dit :
- Ama bir şeyler yapmalısın.
- Fais quelque chose.
Bir şeyler yapmalıyız. Bize paramızı bulacak mısın?
Mais il est grand temps qu'on agisse,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]