Ne diye перевод на французский
22,131 параллельный перевод
Ne diye Chloe'yle sevişmemizi istiyorsun ki zaten?
- Et pourquoi tu voudrais... que Chloe et moi couchions ensemble? Pour que toi et Chloe soyez ensemble,
Junior ne diye babasıyla yalnız görüşmek istedi?
Pourquoi, je vous prie, Junior voulait-il voir son père seul?
- O masum kızı ne diye vurayım ben?
Pourquoi est-ce que je tuerais cette fille innocente?
Niye böyle yapıyorsun? Ne diye böyle davranıyorsun?
Pourquoi fais-tu ça?
Lenny.. Beni ne diye arıyorsun?
Lenny... pourquoi tu m'appelles?
Paylaşabileceğim büyük bir haberim vardı, ne diye saklıyordum ki?
J'avais un gros scoop à partager, pourquoi je le gardais pour moi?
Artık hastane masrafı falan yok. Ne diye hâlâ yarışıyorsun?
Il n'y a plus de factures à payer maintenant, alors pourquoi tu continues?
Ama artık ihtiyacım yok çünkü, kendimi iyi anlatmayı beceremediysem diye diyorum Cehenneme hiç dönmeyeceğim.
Mais je n'en ai plus besoin, parce qu'au cas où je n'aurais pas été parfaitement clair, je ne retournerai jamais en Enfer.
Ne, sırf başka bir menajerle görüştüm diye mi?
Quoi? Parce que j'ai pris un rendez-vous dans une autre agence?
Ne diye gidiyoruz ki?
Mais pourquoi est-ce qu'on part?
Kim demiş Şeytan eli açık olamaz diye?
Qui a dit que le Diable ne peut être pas charitable?
Bin yıllık duygularını inkar etmeni izlemeyi ne kadar çok sevsem de sana onlara sahip ol diye para vermiyorum.
Bien que j'adore vous voir nier vos sentiments, Je vous paye pour ne pas en avoir.
Ayırtmamı istedi ama o mekan pek sana göre değil diye düşündüm.
Elle m'a demandé d'appeller mais j'ai eu l'impression que l'endroit ne serait pas dans ton style.
- Bak, sırf istediğimin bu olduğunu düşünüyorsun diye yapmanı istemiyorum.
- Je ne veux pas que tu le fasses parce que tu crois que j'en ai envie.
Birçok kişi Alibi ne demek diye sordu.
On me demande souvent le sens d'Alibi.
- Tamika diye birini tanımıyorum ki.
Je ne connais pas de Tamika.
Hickman, takipçilik yapmadığında, yalnızca Bölge Savcı Yardımcısı Gray'in layıkıyla korunmadığını ve onu daha önce yakalamadı diye Dunn'ın beceriksizliğini kanıtladığında ısrar etti.
Hickman a insisté sur le fait qu'il ne la harcelait pas, qu'il voulait prouver que Gray n'avait pas la protection adaptée et que Dunn était un incompétent pour ne pas l'avoir attrapé plus tôt. Attendez un instant.
Rachel beni silahı bulamadım diye terk etti.
Rachel m'a quitté car je ne pouvais pas trouver le pistolet.
Artık kendini satmıyor diye, sen de ona şantaj yaparak mı çevirdiğin dümenlere sokmaya çalıştın?
Elle... elle ne voulait plus se vendre, alors tu... tu as essayé de la faire chanter en montant des escroqueries?
Bizimle tanıştırmak istemedin çünkü genç ve yakışıklı diye ha?
Je veux dire, tu ne voulais pas qu'on le rencontre. parce qu'il est jeune et sexy?
Aslına bakarsan bir parça korktum senden hoşlanabilir diye. Çünkü sen polissin.
En fait j'avais peur qu'il ne t'aime pas parce que tu es policière.
Bunu size söylemek istemiyordum çocuklar ama takımdaki bazı çocuklar steroid alıyorlardı, ve bende alayım diye baskı uyguluyorlardı.
Je ne voulais pas vous le dire, mais... Certains garçons de l'équipe prennent des steroids, et il faisait pression sur moi pour que j'en prenne aussi,
Bende kalbi kırılmasın diye 7.500 doları bir yılda benim bile 150.000 dolara dönüştüremeyeceğimi ona söyleyemedim.
Je n'ai pas eu le courage de lui dire que je ne pensais même pas pouvoir tourner $ 7500 en $ 150,000 en un an.
Ve sırf sen huysuzsun diye, herkese kötü davranma hakkı vermez.
Et être grincheux ne te donne pas le droit de rendre les autres malheureux.
Vietnam'da tehlikeyi sezince komutana haber vermedim diye.
A ne pas en contact avec le commandant lorsque je me suis rendu le danger au Vietnam.
Kimse Kenji diye birini tanımıyor.
Et personne ne connaît quelqu'un nommé Kenji.
Ben artık Bill Masters beni sekreteri olarak seçsin diye umut eden o kız değilim.
Je ne suis plus la fille qui espérait être choisie pour devenir sa secrétaire.
"Acılarım azalsın diye değil, " kalbim acıları fethedebilsin diye yalvarayım. "
"Et que je ne demande point l'apaisement de ma souffrance, mais le cœur qu'il me faut pour la surmonter."
Buradan geçiyordum ve düşündüm ki evet, ne olacak ya, neden olmasın diye düşündüm.
J'étais dans le quartier et j'ai pensé, putain, pourquoi pas, tu vois?
- Fark etmediyseniz diye söylüyorum : Hapishane sistemi çöktü.
- Au cas où vous ne l'auriez pas vu, le système carcéral s'est effondré.
Yani bir İmparator'un tacı bile onun kafasında düzgünce dursun diye.
Même une couronne d'Empereur ne conviendrait pas à sa tête.
Bizim dünyamızda, anlaşma diye bir şey yoktur.
Dans notre monde, nous ne pouvons tolérer de compromis.
Ben ayrılmadan önce onu bulur diye korktum.
J'avais peur qu'elle le trouve avant que je ne parte.
Ne yani, sırf genetik başlatıcım yok diye ben ben bu bedene mi mahkum oldum?
Sous prétexte que je n'ai pas le précurseur génétique, je suis enchaîné à ce corps?
Sammy gibi farklı insanlar başlangıçta kendilerine haksızlık ederler. Onları bir dahi ne kadar ileri gidebilir diye görmek adına zorladığınızda yaşadıkları stres dayanılmaz olabilir.
Les gens comme Sammy... sont déjà durs avec eux-mêmes, alors quand on les pousse pour voir à quel point ce sont des génies, le stress peut devenir insoutenable.
Benden bir daha asla nefret etmesin diye ölmesine izin verebilirdim.
J'aurais dû laisser son mourez afin qu'elle ne veuille jamais m'a détesté.
Haber yayılmasın diye bizim evimizde kalıyor.
Il reste chez nous pour que ça ne se sache pas.
Bu adama gelince, söylentiye göre Pascal'ın karısı, ragbiye kafayı taktı diye onu terk etmiş.
Quant à ce type, on racontait que sa femme l'avait quitté car il ne pensait qu'au rugby.
Ne olur ne olmaz diye.
Au cas où.
Tasarı geçsin diye canımız çıkana kadar çalıştıktan sonra mahkemede reddedildiğini görmek istemiyorum.
Je ne veux pas qu'on se démène à passer cette loi pour que la Cour la rejette.
Hatırlamazsın diye düşündüm.
Je ne pensais pas que tu te souviendrais de moi.
Matilda seni bir daha göremeyecek diye çok korktu.
Matilda était terrifiée à l'idée de ne plus te revoir.
Bu şekilde görüntüler yayınlamanın kalabalık bir sinema salonunda'yangın var'diye bağırmaktan ne farkı var?
En quoi poster ces vidéos sulfureuses est-il différent de crier "Incendie!" dans un cinéma où il y a foule?
_ diye tahmin ediyorum.
Voici ce qu'ils ne veulent pas vous montrer. a dit non.
Bütün bunlar gerçekten bir çeşit değil mi diye soruyorum Klasik psikolojik aktarımın Kendi kişisel yetersizliklerin.
Je vous demande, docteur, si tout cela, toute cette histoire, ne serait pas finalement une simple projection, au sens psychologique du terme, de vos propres défaillances et inadéquations.
Sana hamile kadınları tarlaya gönderme diye açıkça söyledim!
Je t'ai explicitement dit de ne pas mettre les femmes enceintes dans le champ!
- Mutlu olsun diye. Şişmanlarsa koşamaz ama değil mi?
Mais s'il est gros, il ne peut pas courir.
Seni nereye götürelim diye düşünürken Barbra Streisand'ı ne kadar çok sevdiğin aklımıza geldi.
On a essayé de réfléchir à l'endroit où t'emmener, et on sait à quel point tu aimes Barbra Streisand.
Kendine şişme yatak almamak için direniyor ama ne zaman gelecek diye de peşine düşüyor.
Pour un gars qui refuse d'acheter ses propres matelas gonflables, il est très tatillon sur leur arrivée.
Bir grup yemeğinde yaptığı Vietnam çorbasını denemedim diye benden hoşlanmıyor artık.
Je n'ai pas goûté son pho fait maison à un repas partagé une fois et maintenant elle ne m'aime pas.
Acıkırsınız diye.
Pour que tu ne meurs pas de faim.
ne diyeceğimi bilmiyorum 160
ne diyecektim 16
ne diyeceğimi bilemiyorum 173
ne diyeyim 78
ne diyeceğimi bilemedim 24
ne diyeceğim 155
ne diyebilirim 136
ne diyebilirim ki 225
ne diyeceksin 63
ne diyeceğini biliyorum 38
ne diyecektim 16
ne diyeceğimi bilemiyorum 173
ne diyeyim 78
ne diyeceğimi bilemedim 24
ne diyeceğim 155
ne diyebilirim 136
ne diyebilirim ki 225
ne diyeceksin 63
ne diyeceğini biliyorum 38
ne diyecektin 22
diye 186
diyeceğim 131
diyecektim 49
diyecek 78
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyen 31
diye 186
diyeceğim 131
diyecektim 49
diyecek 78
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyen 31
diye sordu 116
diyebilir 25
diye soruyor 47
diyecektim ki 23
diyebilirsin 75
diyebiliriz 36
diye sordum 119
diyeceğim ki 17
diyebilir miyim 22
diyeceksiniz 34
diyebilir 25
diye soruyor 47
diyecektim ki 23
diyebilirsin 75
diyebiliriz 36
diye sordum 119
diyeceğim ki 17
diyebilir miyim 22
diyeceksiniz 34
diye sorar 20
diye bir şey yok 27
diyelim 115
diyebilirim 52
diyebilirsiniz 30
diyemem 38
diyeceğiz 40
diyebilir misin 32
diyebilirim ki 46
diye düşündü 47
diye bir şey yok 27
diyelim 115
diyebilirim 52
diyebilirsiniz 30
diyemem 38
diyeceğiz 40
diyebilir misin 32
diyebilirim ki 46
diye düşündü 47