Ne zaman mı перевод на французский
17,615 параллельный перевод
Ne yapacağım o zaman?
Que sommes-nous censés faire?
Ne zaman gecenin sonunda ortaya çıkmadı, çalıştığı bütün odalara baktım.
Quand elle ne s'est pas montrée à la fin de la nuit, J'ai regardé dans toutes les pièces où elle avait travaillé.
İkimiz de benim ne yaptığımı fark ettik, her zaman başka bir acil durum olacak.
Nous avons tous deux réalisé que compte tenu de ce que je fais, il y aura toujours une autre urgence.
Ne zaman bir cinayet davası alsam, müvekkile her zaman bir soru sorarım.
À chaque fois que j'accepte une nouvelle affaire, je pose toujours la question à mon client.
Heryerde bu fotoğraf olacak, standlara çıktığımız zaman eski haber gibi duracak.
Mais elle sera dans chaque journal, alors dès qu'on sera en kiosque, ça ne sera plus un scoop.
Bay Fung, Nicole Brown'ın sarılı olduğu battaniyenin aslında kendi evinden alındığını ne zaman fark ettiniz?
M. Fung, quand avez-vous compris que la couverture couvrant le corps de Nicole Brown venait de l'intérieur de sa résidence?
Benim boş zamanım olsa ne yapardım biliyor musunuz?
Vous savez ce que je ferais si j'avais du temps libre?
Tam olarak ne zaman yola çıkacağımızı ve kimi götürdüğümüzü biliyor gibilerdi.
Ils savaient où nous trouver et qui trouver.
"İyi biri gibi gözükmekte" ne kadar iyi olduğumu düşünecek çok zamanım vardı.
J'ai repensé à combien j'étais douée, pour paraître généreuse.
Ne yapıyorlar o zaman? Am kıllarını mı kesiyorlar?
Qu'est-ce qu'ils foutent, ils se refont une beauté?
Ne zaman bir hamleyi değerlendirsem, kendime şunu sorarım : Bu hamle o sahneyi gerçekleştirmemi sağlayacak mı?
Quoi que je fasse, je me demandais toujours ce choix m'aidera-t-il à faire de cette image une réalité?
Duygularımızın, görevimizin yoluna çıkmaması gerektiğini söyleyen sendin her zaman.
Tu es celle qui dit toujours qu'on ne peut laisser nos sentiments entraver notre mission.
Benim hakkımda çok şey biliyorsan o hâlde seni bulduğum zaman ne yapacağımı da biliyorsun.
Tu en sais trop sur moi. Tu imagines donc bien... ce que je ferai quand je te trouve.
Bana hiçbir zaman sitem etmedi.
Elle ne m'a jamais fait de reproches.
Babanızdan uslu durmayı öğrendiğinizi ne zaman duyarsam ancak o zaman elimi size öptürürüm.
Quand votre père m'aura dit que vous avez appris à bien vous comporter, alors je vous donnerai ma main à baiser.
Her zaman iyi bir evlat olmadım ama tek bir serzenişte bulunmadı.
Je n'ai pas toujours été un bon fils, et elle ne m'a jamais fait de reproches.
Yani duruşma tarihin altı yedi haftadan önce verilmeyecek. O zaman bile bütün günü goş tutman lazım. Çünkü tam bir zaman belirtmiyorlar.
Donc votre comparution ne sera pas jugée avant 6 à 8 semaines, et même là, vous devrez y rester toute la journée, car ils ne vous donneront pas d'heure spécifique.
Gerçek bir güsel'i ne zaman duysam tanırım.
Je sais reconnaître un vrai "cool" quand j'en entends un. Et là, c'était pas le cas.
Göz kırpmamayı öğrenmek zorunda kaldım çünkü ne zaman gözlerimi kapatsam, yeni bir dehşet görüyorum.
J'ai dû apprendre à ne pas cligner des yeux, car chaque fois que je ferme les yeux, je vois une nouvelle horreur.
Ben de insanım, her zaman gelmiş geçmiş en havalı adam olamam herhalde.
Je ne suis d'un humain. Tu ne peux pas toujours t'attendre à ce que je sois le mec le plus cool de tous les temps.
O zaman ne diye bana astım diyorsun? Bir sonraki gün gazetelerde, televizyonlarda bu şerefsiz, bu götveren bir yerlerde bir panayırda arkasında inekler, kocaman bir dönme dolap ve şu uzun otuzbircilerden sırıtarak poz veriyor.
Alors pourquoi tu me parles d'asthme, alors que le lendemain, dans la presse et à la télé, on voit ce petit fils de pute dans une putain de fête foraine?
Çünkü aldığımız zaman insanlar ya ölüyorlar ya da makineye bağlı yaşıyorlar.
Pour ne pas finir aux urgences ou mort.
Aman Tanrım. Sana bunu ne zaman söyledi?
Mon Dieu, il te l'a dit quand?
Karargâhta yanımızdayken de adamı takıntı haline getirmişti. Sanırım her zaman böyle olacak. Ancak millî istihbarat bütçesini son durumu oldukça katatonik görünen bir operasyona harcayamayacağımı umarım anlarsın.
Elle est obsédée par Roper, elle l'était quand elle bossait ici, elle le sera sans doute toujours, comprenez que je ne peux pas dilapider le budget des renseignements pour une opération qui parait pour l'instant... quelque peu catatonique.
- Fazla zamanını almayacağım.
Je ne serai pas très long.
- Ne kadar zamanımız var?
Combien de temps est-ce que nous avons? Pas beaucoup.
Zırhımı giydiğim zaman beni öldüremezsin.
Tu ne pourras pas me tuer avec mon armure.
Ancak ne mutlu ki nekahetinde seni konuşturacak en iyi yolu düşünmek için zamanım oldu.
Heureusement, pendant votre petit somme, j'ai réfléchi au moyen de vous faire parler.
Olay yerinde her zaman ihtiyacımız olan detaylar raporlanmayabiliyor.
Les officiers ne notent pas tout dans leur rapport.
Bir serbest olarak kapımıza geldiğinde öğrenmenin zaman alacağını biliyordum. Ancak buraya takımın bir parçası olarak uyum sağlayamıyorsan...
Vous exerciez seul, je savais que vous devriez vous habituer, mais si vous ne vous intégrez pas dans l'équipe...
O zaman ne olacak? Nasıl kaçacağım?
Je m'en sors comment?
Ne zaman bu işi başkalarının yöntemiyle yapmaya çalıştıysam yüzümde patladı.
Quand j'agis selon autrui, ça m'explose toujours à la figure.
Ancak bu iş yapabileceklerimin ötesinde olsaydı, elimi taşın altına koymazdım. Zamanınızı harcamazdım.
Si j'en étais incapable, je ne proposerais pas mes services ni vous ferais perdre votre temps.
Bana sitem etmek gibi bir düşün varsa hanımefendinin hizmetçisiyle zaman geçirdiğim için af dileyecek değilim.
Je ne m'excuserai pas d'avoir passé du temps avec la bonne, si c'est ce que tu veux me reprocher.
Günüme anlam katan şeyi ne zaman bulacağım?
Quand puis-je donner un sens à ma journée?
Bu zaman ait olmayan şeylere hayranım.
Les choses qui ne sont pas de mon époque me fascinent.
O zaman bunu ileriye taşıyalım. Senin ya da benim dünyamdan hakkında ne diyeceklerini umursamaksızın.
Donc laissez nous allez de l'avant, malgré ce que tout le monde, que ce soit de votre monde ou de la miens, puisse dire de toi.
Bana ne zaman söyleyecektin?
Alors, quand vas-tu m'en parler?
Lakin şunu hiçbir zaman unutmamalıyız bu hainlerden kurtulma ihtiyacımız ne kadar fazla olursa daha vahşi bir çağa ait bu kalıntılar günümüzde hoş karşılanmayacak. Lakin bunu bilmenin doğruluk ve rahatlığı...
Mais n'oublions jamais que malgré le désir ardent d'exterminer ces traîtres, ces reliques d'une ère sauvage, nous ne prenons aucun plaisir dans l'acte bien qu'il soit empreint de rectitude.
Başka bir donör bulmak için zamanımız olmadığını bilmiyor mu?
Elle ne sait pas que si on attend un autre donneur, il sera trop tard?
Hiçbir zaman plan yapmadım.
Je ne planifie pas les choses.
- En son ne zaman bu bölgeye adımınızı attınız?
Depuis quand n'avez-vous pas mis les pieds dans ce district?
Ne zaman ve nerde olursa olsun size yardım edeceğime söz veriyorum eğer sizde farklı zamanlarda arabanızı ödünç verirseniz.
Je promets de vous aider à ce que vous voulez, quand vous voulez, si vous acceptez de me prêter votre voiture.
Ne zaman isterseniz ben burdayım.
En cas de besoin, je suis là.
Seni hiçbir zaman onu terk etmeye zorlamadım, böyle bir şey istemedim bile.
Je ne t'ai jamais poussé à ça, ni même demandé de partir.
- Seninle çıkarım. - Ne zaman peki?
J'accepte un rencard avec toi.
Ne zaman çıkalım?
Et bien, alors, quand? Quand devrait on faire ça?
Beraber geçirdiğimiz zamanlar, hayatımın en inanılmaz anlarıydı. Fakat karımla konuştum ve bence artık ne yaptığımızı dürüstçe konuşma zamanımız geldi.
Ça a été les moments les plus incroyables de ma vie, mais, j'ai parlé avec ma femme, et je pense qu'il est temps que toi et moi d'être honnêtes l'un envers l'autre à propos de ce que c'est vraiment.
Aksiyondan ne kadar zaman uzak kalacağım?
Je serai indisponible longtemps?
Varsayalım, yok edilmeni istedim... o zaman ne yaparsın? Bu bir varsayım.
C'est hypothétique.
Neden beni durdurmuyorsun o zaman?
Pourquoi tu ne m'arrêtes pas alors? Vas-y.
ne zaman oldu 58
ne zaman öldü 28
ne zaman geliyorsun 16
ne zamandı bu 24
ne zaman istersen 196
ne zaman 1956
ne zaman gidiyorsun 81
ne zamandan beri 195
ne zaman geldin 79
ne zaman olursa 26
ne zaman öldü 28
ne zaman geliyorsun 16
ne zamandı bu 24
ne zaman istersen 196
ne zaman 1956
ne zaman gidiyorsun 81
ne zamandan beri 195
ne zaman geldin 79
ne zaman olursa 26