Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ P ] / Para senin

Para senin перевод на французский

1,151 параллельный перевод
- Para senin için önemli mi?
- Y a que le fric qui compte pour toi?
Para senin.
T'as payé pour ça.
Para senin.
C'est ton argent.
Bütün o kirli para senin işine burada yaramaz.
Tout cet argent sale ne vous servira à rien ici.
Bu para senin için. Onu harcama.
Cet argent c'est pour toi, ne le gaspille pas.
Para senin diye beni ilgilendirmez demek.
C'est ton pognon et je dois m'écraser.
Pekala. Al. Para senin.
Tiens, prends la pièce toute neuve.
Para senin paran, Roy.
C'est votre argent, Roy.
Al, biliyorum, Kelly'nin bir günde kazandığı para senin 1980lerde kazandığından daha fazla diye üzgünsün.
Al, je sais que tu es déprimé parce que Kelly gagne plus en une journée que toi en une décennie.
Para senin, Cooper benim.
Vous aurez l'argent, j'aurai Cooper. Tout le monde est content.
Zaman ve para. Senin zamanın var ; benimde param var.
Tu as le temps, j'ai l'argent.
Nedir bu? - Senin için para.
- C'est à propos de ton prêt.
O alçak herifin senin gibi bir oyuncuya berbat bir para ödemesi yazık.
C'est dommage que ce salopard paie un joueur comme toi... une misère.
O para, senin karın.
Tu l'as gagné.
Bıktım sana sürekli para vermekten ve senin bu paraları boşa harcamandan.
J'en ai assez de te donner de l'argent pour que tu le flambes.
Ben de senin sandığın kişi değilim Ama neden para kazanmak seni mutsuz ediyor....
Pourquoi ça vous déprime de faire de l'argent
- Senin değil o para!
C'est pas ton fric.
Chung bana bir mektup yazdı. Senin çok para harcadığını söyledi.
A-Tchong m'a écrit que tu as dépensé beaucoup d'argent...
Senin için sadece Newman Marcus'ta öğleden alışverişi olabilir... ama bu bazı insanlar için hala büyük para.
Je sais que pour toi, c'est juste un après-midi de shopping, mais pour d'autres, ca fait beaucoup d'argent.
Neyin var senin? Para yok, anlamıyor musun?
Tu viens ici, je t'offre à boire, qu'est-ce que t'as?
Nasıl ben para kazanırken, bizim paramız oluyor da sen kazanınca, senin paran oluyor?
Alors, quand je gagne de l'argent, c'est le nôtre... mais quand tu gagnes de l'argent, c'est le tien?
Ulusal Kadınlar Derneği'ne senin adına para bağışladık.
On a fait un don en ton nom à l'Organisation Nationale Féminine.
Belki biraz para kazanmak, ve küçük bir şirket kurmak istiyorum. Ve belki başına da senin gibi zeki birilerini getiririm.
Je voudrais gagner assez d'argent pour monter une petite affaire et engager un génie comme toi pour être P.D.G.
- Bu senin para koleksiyonun.
- Votre collection de pièces!
Senin baban benim babam olsaydı, para falan alamazdın.
Si ton père était mon père, tu ne l'obtiendrais pas.
- Çünkü, buna mecbursun. Eğer, Marcie senin para kazandığını öğrenirse benim de kazandığımı öğrenecek ve Peg'in de bundan haberi olacak.
Si Marcy apprend que tu as gagné, elle saura que j'ai gagné et Peg le saura aussi.
Neden sen dışında herkes senin terinden para kazanıyor.
Ta sueur rapporte de l'argent à tout le monde sauf à toi.
Bak Frank... hükümet senin için çok vakit ve para harcadı.
Ecoute, Frank, le gouvernement a beaucoup investi sur toi.
Kimse bana senin gibi para kazandırmadı. Sinirlerin bozuluncaya kadar tam bir şeytandın.
Avant votre dépression, vous m'avez fait gagner des fortunes.
Senin para sorununu halletmemiz lazım. - Paranı istemiyorum senin.
- Je n'ai pas besoin de votre argent.
Yedi gün boyunca yatakta oturup senin gibilerin... saçmalıklarını dinlemek dışında bir yöntemle para kazanamaz mıyım?
Vous croyez que ça me rapporte de rester au lit à me faire chier dessus par vos pareils?
Ama para için değil. Bu senin iddian.
Pas pour l'argent, c'est vous qui le dites.
- Senin için para toplamalıyız.
Tu vas me faire pleurer.
Biz de senin gibi para verdik.
Nous aussi, on a payé.
Hey, sen bozuk para değilsin! Hayatımı kurtardın! Senin için yapabileceğim bir şeyler olmalı.
Voici l'épisode du monorail où Marge ouvre le placard et y trouve une famille d'opossums, et Homer dit :
- Senin için para kazanıyordum.
Ne sois pas idiot, j'étais en train de faire de l'argent!
- Senin derdin ne be? Mesele para değil.
C "est pas une question d" argent.
Bu senin seçimin. Ama, profesör olmayan ve yaşamak için para kazanması gereken pek çok avukat gibi düşündüğüm için değil.
Quand je prends une affaire... à la différence d'autres avocats qui ne gagnent pas leur vie comme profs, c'est qu'un truc me révolte.
Kimin için? Senin para kazanman yoksa onun sakat kalması için mi?
pour lui d'être handicapé?
- Bak, para kazanmaya çalışıyorum. Senin kadar istesem de Bay Barley Scott Blair'in burada olmasını sağlayamam.
Écoutez, j'essaye de gagner ma vie ici, et pas pour le compte de M. Blair.
Bir araban olabilir, çok para kazanıyor olabilirsin ama ben senin babanım.
Même si tu t'as une belle voiture, même si tu gagnes gros, je reste ton père.
Bir de senin gibi beş para etmez bir sahtekarı düşün.
Parlons même pas d'une petite chose comme toi.
Senin üzerinde bir miktar para yatırdım, Peg.
Écoute, j'ai parié de l'argent sur toi, Peg.
10,000 dolarım gitti. Belki senin için az para, ama benim için değil.
Il me manque 10 000 dollars, ça compte.
Belki senin için az para, ama benim için değil.
C'est peut-être rien pour toi, mais pas pour moi.
Bu para, senin gibi bir çocuk için çok fazla.
Ça fait un paquet pour un jeune de ton âge.
Ben Bay Hebbing'e her şeyi anlattım, senin özel müşterilerine para kazandırmak konusunda ne kadar harika olduğunu.
J'ai tout dit à M. Hebbing. Avec quel brio vous enrichissez vos... clients spéciaux.
Senin ayak işlerini yaparak para kazanamam.
Je ne suis pas votre coursier.
Meyer'le senin koyduğunuz para bağış değildi.
L'argent que vous y avez mis, ce n'était pas un cadeau.
Senin hesabından para çekmek zorunda kaldım.
J'ai dû sortir de l'argent de ton compte.
Senin yerinde olsaydım, birkaç arkadaşla dışarı çıkar ve yüklüce bir para harcardım.
A ta place, je sortirais avec des amis et je dépenserais plein d'argent!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]